Akın Bodur/İskenderun
İçişleri Bakanlığının, 31 Mart yerel seçimlerinde göreve getirilen Diyabakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınıp, yerlerine valilerin kayyım olarak atanmasına tepkiler sürüyor.
Hatay Akademik Meslek Odaları Koordinasyon Kurulu (HAMOK), kayyım atamasına tepki gösterdi. HAMOK dönem sözcüsü Nebil Seyfettin, 'Seçime saygı yoksa, demokrasi de yok demektir' değerlendirmesinde bulunduğu açıklamasında şunlara yer verdi: 'HAMOK, meslek örgütü olarak iki yılda bir seçimle yöneticilerini belirlemektedir. Uyguladığımız bu demokrasi geleneğini ülkedeki tüm kurular için talep ediyor, bütün demokratik ülkelerde bulunan, tersi düşünülemeyecek olağan işleyişin bu olduğunu, demokrasinin de bunu gerektirdiğini düşünüyoruz. Meslek birliklerinde var olan bu demokratik işleyişin, ülkemizdeki belediye başkanlığı seçim süreçlerinde uygulanmaması düşünülemez. Demokraside öncelik, halkın oyları ile seçilmiş kişi ve organlara saygı göstermektir. Aralarında meslek odalarımızın mensuplarının da bulunduğu belediye başkanlarının, antidemokratik ve hukuka uymayan bir şekilde görevlerinden alınmaları, halkın benliğinde ve yüreğinde yeni yaraların açılmasına neden olacaktır. Kayyum atamak, ‘sizin seçtiklerinizi beğenmiyorum, benim atadığıma mecbursunuz´ anlayışıdır. Oysa seçme ve seçilme hakkına saygı, halkın kendi yöneticilerini seçme hakkına saygı demokrasi için vazgeçilmezdir. Henüz yerel seçimlerin üzerinden kısa bir zaman geçmesine rağmen, YSK tarafından seçime girmesinde bir sakınca bulunmayan başkanların haklarında ‘yargı kararı olmadan´ görevden uzaklaştırılmalarını antidemokratik bir karar olarak görüyor ve içimize sindiremiyoruz. Hangi ilin yurttaşlarına karşı uygulandığından bağımsız olarak, kayyum yönetimi herkes tarafından reddedilmeli, demokrasiye ve demokratik işleyişe sahip çıkılmalıdır! Bugün Diyarbakır, Van ve Mardin´e kayyum atanmasına sessiz kalınması ve olağan kabul edilmesi, yarın İstanbul başta olmak üzere, bütün belediyelere kayyum atanabilmesine de onay vermek, tüm meslek odalarına iktidar müdahalesini kabullenmek, emekten yana sendikaları ve STK´nı kapatma girişimlerini desteklemek anlamına gelir. Demokrasiye saygı göstermenin kriteri, hangi şehre ve hangi şehrin yurttaşlarının seçim iradesine karşı yapıldığına göre değişim gösteremez. HAMOK, ülkemizin her döneminde, kime karşı yapıldığından, kimin çıkarına ya da zararına olduğundan bağımsız olarak, demokrasi dışı uygulamalara karşı her zaman karşı durmuştur. Seçime saygı yoksa, demokrasi de yok demektir. Ülkeyi yönetenleri, demokratik olmayan bu uygulamadan vazgeçmeye ve halk iradesine saygı göstermeye çağırıyoruz.'
'Halkın iradesine idari darbedir'
Eğitim İş Sendikası Hatay 1 Nolu Şube Başkanı Suad Sadış, milli irade sözünü dilinden düşürmeyen iktidarın, ifade ettiği bu sözle çelişmeye devam etttiğini ifade etti. Sadış, 'Ne yazık ki; Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarının İçişleri Bakanlığı´nca görevden alınması ve yerlerine kayyum atanması bunun son örneği olmuştur. Kayyum, daha önce Diyarbakır ve Van Büyükşehir Belediyelerini birer buçuk milyar lira, Mardin´i ise bir milyar lira borca batıran sistemin adıdır. Kayyum, belediye emekçisi yoklukla boğuşurken, belediyeye alınan 1.600 kilo fıstıklı baklavanın faturasıdır. Kayyum, altın varaklı, ceylan derisi koltuklu makam odalarında tarikat şeyhleri ağırlanacak, diye halkın cebinden çıkan denetimsiz paralar, halkın iradesine idari darbedir. Kayyum, AKP ile demokrasinin ne kadar yan yana gelebileceğinin turnusolüdür. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi´ne atanan kayyumun ilk icraatını, Atatürk portresinin yerini değiştirerek ortaya koymuştur. Bu bir ´bölge´ meselesi değil, Türkiye meselesidir. Bir kez daha anlaşılmıştır ki, AKP, kendisine yaramayan hiçbir iradeyi milli irade kabul etmemekte; cumhuriyetin yapıtaşı olan demokrasiyi sindirmemektedir. Bu gerçeği anlayan, darbeyi aratmayan bu hamleye tepki gösteren kamuoyu ise her zamanki gibi iktidar ve yandaşları tarafından teröre destekle suçlanmaya başlamıştır. Memur zammı için yapılan görüşmelerdeki yalanlara tepki gösterenlerin bile terörist olmakla suçlandığı şu günlerde bilinsin ki, bu taktik artık işe yaramamaktadır. Bu mesele bir terör meselesi değildir. Bu mesele bir ‘bölge´ meselesi değildir. Bu mesele, Türkiye´nin meselesidir ve bunun sadece iki tarafı vardır: Demokrasiden yana olanlar ve olmayanlar. Başkanların suçu varsa; ‘yargı kararı ile ispatlanmamış hiç kimsenin suçlu kabul edilemeyeceği, evrensel masumiyet karinesinin çiğnenmemesi gerekmekle beraber´, suça karışanların görevlerine nasıl son verileceği ve yerine nasıl başkan seçileceği hukuki kurallarla sabittir. Bu antidemokratik, çağdışı tablonun reva görüldüğü ülkemizde, biz eğitimcilerden, öğrencilerimize demokrasi eğitimi vermemiz beklenmektedir. Oysa ülkemizi, bir yerel seçimi bile yapılamayan; insanlarımızı da kendi yerel yöneticisini bile seçemeyen bir pozisyona düşürmek, demokrasi eğitiminde neyin ‘nasıl olmaması´ gerektiğini gösteren ibretlik bir örnektir. Eğitim-İş olarak, demokrasiyi savunmaya devam ediyor ve bu antidemokratik kayyum operasyonunu protesto ediyoruz. Darbeyi aratmayan bu hamleyi yapanlar bilmelidir ki, adalet ve demokrasi, gün gelip onlara da lazım olacaktır' açıklamasını yaptı.
Eğitim Sen Hatay şube yönetimi de yaptığı açıklamada, 3 büyükşehir belediye başkanının görevden alınarak, aynı illerin valilerinin belediye kayyum olarak atanması uygulamasını eleştirerek, bunun halkın iradesine darbe olarak niteledi. Eğitim Sen Şube Başkanı Deniz Ezer, iktidar partisi AKP´yi, bu yanlıştan vazgeçme çağırdı.
Kaşıkçı ve Gül´ün paylaşımları
MHP Hatay Milletvekili Lütfü Kaşıkçı da AKP´nin kurucuları arasında yer alan ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün sosyal medyada yaptığı bir paylaşıma sosyal medya üzerinden yanıt verdi. Milletvekili Kaşıkçı, eski Cumhurbaşkanı Gül´ün 'Daha yeni seçilmiş Belediye Başkanlarının bu şekilde görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır' ifadesine şu yanıtı verdi: 'Makamınız sizi yanıltmasın. Devlet, ‘bekası´ için terörle mücadele içerisinde, örgütle bağı olan herkese hesap sorar. Sıra belki bir gün…'
SP´li Çalışkan: Hukuki olan idari bir karar
Saadet partisi GİK Üyesi Necmettin Çalışkan da üç belediyeye valilerin kayyım olarak atanmasını 'Hakikaten ilginç günler yaşıyoruz' ifadesiyle yorumladı. SP´li Çalışkan şunları belirtti: 'Gerçekten yaşananları anlamak çok zor. Lafı gevelemeden direkt soralım; acaba bu işlemi AK Parti kendi iradesiyle mi yaptı? Yoksa AK Parti´ye rağmen mi yapıldı? 2002´de başlayan demokrasi, insan hakları söylemlerinin 2019´da geldiği noktayı, açıkça bir çöküşün başlangıcı ve virajı alma teşebbüsü olarak değerlendirmek mümkündür. Yapılan işlemin halk nezdinde destek veya tepki almasından daha önemlisi, yapılan işlemin doğru olup olmadığıdır. Bu görevden almalar, toplumun büyük çoğunluğu tarafından tepkiyle karşılanıyor. AK Parti taraftarları bile kem-küm diyerek olayı savunmakta güçlük çekiyorlar. Yaşananların seçimin üzerinden dört ay geçtikten, bir başka ifade ile 23 Haziran İstanbul yenilgisinden hemen sonra gerçekleşmesi ilginç. İktidar seçim yenilgisinin ardından daha yeni başını kaldırabildi ki hemen karşı operasyona geçti. Acaba seçimden bir gün önce terörist başının kardeşi Osman Öcalan´ın TRT´den yaptığı çağrısına kulak vererek İstanbul seçimlerinde AK Parti adayına oy verselerdi, yine bu süreçler yaşanacak mıydı? Bundan sonra kimse siyasi iradenin terörle mücadele ettiğine inanmaz. Korkarız bir süre sonra bu durum ´çoban-kurt´ hikâyesine döner. Hani çoban köylülere kuzularımı kurt kaptı diyerek üç defa yalan söylemesinden sonra dördüncüsünde gerçekten kuzuları kurt kapınca gidip söylediğinde hiç kimse nasıl inanmayıp desteğe gelmediyse bugün de böyle bir durum yaşanıyor. ´Terörle mücadele ediyoruz´ sözüne ve icraatlarına artık hiç kimse inanmayacak. Bu görevden almalar konusunda bir başka önemli husus şu; hukuku gerekçe göstererek görevden almalara karşı çıkan herkes kolayca ´hain´ ilan ediliyor. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu´nun da diğer muhalefetle beraber bu görevden almalara karşı çıkması kanaatimizce önemlidir. Görevden alınanlar seçilme yeterliliğine sahip değilse niye aday olup seçilmelerine izin verildi? Şayet seçimden günümüze kadar geçen süre içerisinde yeni bir olay olduysa somut belgelerinin kamuoyu ile paylaşılması gerekirdi. Hele ilgili zevatın ´seçimden önce görevden alacağız demiştik´ diyerek savunmaya kalkışması vicdanları rahatlatmıyor, tersine işin tuzu-biberi oluyor. Seçim yalnızca bir partinin kazanmasına yönelik kurulan bir kurgu mu? Kazanamazsam hukuk-mukuk dinlemem görevden alırım mı denmek isteniyor? Şayet görevleri esnasında suç işlemişlerse yetkili merciler, mahkemelerdir. Evet, bu kararlar uygulayıcı/infazcılar tarafından açıkça itiraf edildiği üzere hukuki bir karar değil, idari yetkiyle iktidarın aldığı siyasi bir karardır. Daha orijinal ve trajik bir şey bulmuşlar ´hukuki olan idari bir karar´. Literatüre yeni bir kavram sokarak çağ atlıyoruz. Hukuka, hukuk (!) öğretiyorlar artık.'
Belediye başkanlarının görevden alınıp, kayyım atanması üzerine Diyarbakır´a giden siyasetçiler arasında yer alan Türkiye İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu, bölge halkıyla toplanda değerlendirmede bulundu. Cumhuryet gazetesinin haberine göre, milletvekili Mengüllüoğlu, HDP ile sağladıkları ittifakı her alanda sürdüreceklerini belirterek, 'İttifakımızı hem sokakta hem Meclis´te yan yana durarak göstereceğiz' değerlendirmesinde bulundu.
Samandağ Demokrasi Platformu da demokrasinin ilk ve olmazsa olmaz şartı seçmen iradesini tanımak olduğunu ifade etti ve kayyımlara tepki gösterdi. Samandağ´da örgütlü bulunan CHP, HDP, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Aka-Der, Kaldıraç Samandağ Okurları ile Eğitim Sen´in de arasında bulunduğu yapılardan oluşan ve demokrasi güçlerini dayanışmaya çağıran platform, şu açıklamayı yaptı: 'Bu iradeye saygı göstermek ve sahip çıkmak, barış ve demokrasiyi korumak, yurttaş olmayı sürdürebilmek için herkesin görevidir. Siyasi iktidarı kayyum atamalarından vazgeçmeye ve seçilmiş belediye başkanlarını göreve iade etmeye, tüm yurttaşları da barış ve demokrasiyi korumaya dolayısıyla kendilerine sahip çıkmaya davet ediyoruz. Kayyımlar döneminde bu 3 büyükşehir başta olmak üzere bütün belediyelerin kaynakları tüketilmiş, bir enkaz geride bırakılmıştır. Bugün gerçekleştirilen görevden alma ve belediyeye el koyma operasyonu Anayasa´ya mutlak aykırı olup siyasi iktidarın seçimlerle ele geçiremediği belediyeleri anti-demokratik yasa ve yetkilerle ele geçirme operasyonudur. Bu uygulamaları halkımız asla kabullenmeyecektir. Daha önceden olduğu gibi iradesine, seçilmişlerine, partisine sahip çıkacaktır.'
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55