Tarih: 09.03.2020 10:55

“İfade özgürlüğüne gözdağı'

Facebook Twitter Linked-in

İskenderun/SES

Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez´in aralarında yeraldığı 45 baro başkanı, gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç´ın tutuklanması, gazeteciler Murat Ağırel, Ferhat Çelik, Aydın Keser´in tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilmesi ve ODATV haber sitesine erişimin engellenmesinin ifade özgürlüğüne açık bir baskı ve gözdağı olduğunu bellirtti.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ile gazeteci Hülya Kılınç´ın bir MİT görevlisinin Libya´da şehit olmasını haberleştirmeleri nedeniyle tutuklandıkları hatırlatılan ortak açıklamada, tutuklama kararının ardından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu´nun 05/03/2020 tarihli kararı ile odatv.com haber internet sitesine idari tedbir mahiyetinde erişim engeli getirildiği, yine aynı haber sebebiyle Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan´ın da tutuklandığı; aynı gün Yeniçağ Yazarı Murat Ağırel, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser´in de tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiği kaydedildi. Gazetecilerin tutuklanması ve erişim engeline ilişkin açıklamada, ‘hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü içinde´ olamayacağı vurgulanarak, “Ancak hukukun üstünlüğüne uygun olmayan, siyasi hesaplaşma tarzı yöntemlerle soruşturma yapıldığı algısı doğuran ve kaygıları güçlendiren her soruşturma hak ihlali yaratır” denildi.

“İfade özgürlü öne geçer”
Kuvvetler ayrılığının yok edildiği, tarafsız ve bağımsız yargı yerine, yargının yürütme emrinde bir araç halini aldığı algısının verdiği görüntünün yarattığı rahatsızlığa da dikkat çekilen açıklamada, şunlara yer verildi: “İfade özgürlüğünü, günlük siyasi çıkar ve sonuçlara bağlayan, ayrımcı ve ayrıştırıcı bir dile kurban eden bir dönemden geçiyoruz. Bir ülkede demokrasinin egemen olduğunu gösteren en önemli verilerden biri bireylerin kendini özgürce ifade edebiliyor olmasıdır. Kamuoyunu ilgilendiren, halkın öğrenme ve tartışma hakkı bulunan hallerde, devletin güvenlik ihtiyacı ile halkın bilme hakkı ve gazetecilerin ifade özgürlüğü çatıştığında, ifade özgürlüğü belli konularda devletin güvenlik ihtiyacının önüne geçer.”

“En büyük tehlike keyfiliktir”
Yargı ve Yürütme makamlarının Anayasa ve insan hakları hukukuna açıkça aykırı karar veremeyecekleri ifadesine de yer verilen aynı açıklamada, basın özgürlüğüyle ilgili şu görüşlere yer verildi: “Hak ve özgürlüklerden yoksun bırakılan gerçek ve tüzel kişilerin, eşitliğe aykırı uygulamalarla karşı karşıya kaldıkları bir ortamda; tam tersi olarak, bulunduğu sıfat ve ekonomik varlık sebebiyle devletin tüm olanaklarından sınırsızca yararlanan ve de hukuk kurallarının kendisine işlemediği bir avuç yurttaşın varlığı ya da böyle bir algıya yol açılması, sahip olduğumuz anayasal değerlere terstir. Anayasamıza göre basın hürdür ve sansür edilemez. Yargıya, adalete, ülkenin temellerine ve geleceğine yönelmiş en büyük tehlike keyfiliktir. Ülkemizde iktidar erkiyle yargı erki iç içe geçmiş bir görüntü vermektedir. Bu görüntüden bir an önce uzaklaşılması aynı zamanda bir milli beka sorunudur. Gazeteciliğin suç olmadığını bildirir; keyfi, anayasaya, hukuka ve demokratik toplum gereklerine aykırı uygulamaların son bulmasını beklediğimizi kamuoyu ile paylaşırız.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —