İnsan hakları Derneği (İHD) İskenderun Şubesi, 12 Eylül askeri darbesinin ülkede çok ağır insan hakları ihlallerine yol açtığını belirtti.
12 Eylül´ü ülke tarihindeki ´kara gün´ olarak niteleyip, lanetlediğini ifade eden İHD şube başkanı Coşkun Selçuk, ülkenin yeni bir ´toplumsal sözleşme´ye; anayasaya ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Coşkun, yazılı yaptığı açıklamasında şunlara yer verdi: 'İdamlar gerçekleştirildi, işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden politika ve uygulamalar yaşandı, sendikalar, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri kapatıldı, ifade özgürlüğü ihlal edildi. Yurttaşlar ülkesini terk ederek sürgüne gitmek durumunda kaldı. Araştırmalara göre 12 Eylül Askeri Darbesi´nin toplumsal ve siyasal bilançosu şöyledir; 1 milyon 683 bin kişi ‘fiş´lendi, 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 bin kişi idam istemiyle yargılandı, 517 kişiye idam cezası verildi, 259 kişinin idam dosyası Yargıtay´ca onandı, 49 kişi idam edildi, 71 bin kişi 141, 142 ve 163´den yargılandı, 98 bin 404 kişi ‘örgüt üyesi´ olmak suçundan yargılandı, 388 bin kişiye pasaport verilmedi, 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı, 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti, 300 kişi ‘kuşkulu bir şekilde´ öldü, 171 kişinin ‘işkenceden öldüğü belgelerle kanıtlandı, 14 kişi cezaevindeki uygulamaları protesto etmek için yaptıkları ‘açlık grevi´ sonucu yaşamını yitirdi, 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı, 1402 sayılı yasa nedeni ile 3 bin 854 öğretmenin ve 120 öğretim görevlisinin işine son verildi, 1402 sayılı yasa nedeniyle 9 bin 400 kişi kamu görevinden atıldı ya da sürüldü, 47 yargıç görevden atıldı,7 bin 233 devlet görevlisi bölgeleri dışına sürüldü, 937 film ‘sakıncalı´ bulunduğu için yasaklandı, 23 bin 667 derneğin faaliyeti durduruldu, İstanbul´da gazeteler toplam 300 gün yayımlanmadı, 13 büyük gazete için 303 dava açıldı, 31 gazeteci cezaevine konuldu, gazeteciler hakkında toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi, gazetecilere toplam 3 bin 715 yıl hapis cezası verildi, 300 gazeteci saldırıya uğradı, 3 gazeteci öldürüldü, 49 ton gazete, dergi ve kitap, sakıncalı olduğu için imha edildi. Her ne kadar 12 Eylül darbesinde yer alanlar hakkında yargılama başlatıldıysa da etkili bir çözüm olmadı. Dahası var olan cezasızlık politikası sonucunda darbeci zihniyet devam etti. En son yaşanan 15 Temmuz 2016´daki darbe girişimini de bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir. Başarısız olan darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016´da ilan edilen OHAL ise iki yılın ardından resmi olarak kaldırılsa dahi mantalitesi hala uygulamadadır. Bu nedenle, gösteri hakkı, ifade özgürlüğü engellenmekte. Muhalif olan veya muhalif olarak addedilen gazeteciler, siyasetçiler, avukatlar, insan hakları savunucuları hala baskıya maruz kalmaktadır. Yeni bir ´toplumsal sözleşme´ye yani anayasaya ihtiyaç vardır. Bu sözleşmenin ilk adımı öncelikle ´toplumsal barış´ olma durumundadır. Yargı bağımsızlığına, acil olarak da adil ve adaletli bir yargıya ihtiyaç vardır. Farklı inanç ve kimlik sahibi grupların karşı karşıya olduğu sorunlar ele alınmalı ve çözüme kavuşturulması için katılımcı, şeffaf, kapsayıcı çalışmalar yürütülmelidir. Bu süreçte, darbelerle ve darbeci siyasetle, Geçiş Dönemi Adaleti çerçevesinde yüzleşme sağlanmalıdır. Darbeler ve darbeci siyaset bütün yanlarıyla halka anlatılmalıdır. Bunlar için de demokratik güçlerin barış ve demokrasi talepleri etrafında birleşmesi gerekiyor.'
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55