Tarih: 11.09.2024 18:47

İHD İskenderun: Şiddet neredeyse meşru hale geldi

Facebook Twitter Linked-in

İskenderun/SES

Dernek binası önünde yapılan basın açıklamasında konuşan İHD İskenderun Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Mizgin Doğan, 6-7 Eylül olaylarıyla yüzleşilmesini istediklerini ifade etti. Doğan, "Eylül ayı barış nöbetimizde toplumsal olarak her gün yüz yüze kaldığımız şiddete dikkat çekmek istiyoruz. Toplumsal şiddet çok farklı şekillerde her gün önümüze çıkmaktadır. Bunu görmek için günlük basını takip etmek yeterlidir. Kadın ve çocuk istismar ve cinayetleri toplumu tehdit eden en büyük şiddet alanlarındandır. Yılın ilk sekiz ayında erkekler 245 kadın ve 31 çocuğu öldürdü, 52 kadını taciz etti, 103 çocuğu istismar etti, 398 kadına şiddet uyguladı, 8 kadına tecavüz etti, 190 kadının ölümü basına şüpheli olarak yansıdı. Mesem adı altında 1 gün okulda 4 gün işyerinde çalışan çocuklardan hayatlarını kaybedenler olduğunu biliyoruz. Diyarbakır’da kaybolan Narin Güran adlı çocuk 15 gündür aranmaktadır diye konuştu.

Farklı kimlik ve siyasi düşüncede olan insanlara yönelik sokak şiddetinde artış gözlendiğini ifade eden İHD şube yöneticisi Doğan, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Özellikle sığınmacılara yönelik şiddet neredeyse meşru hale gelmiştir. İstanbul’da Metro da satıcı bir sığınmacı çocuğun saldırıya uğradığı görüntüleri izledik, Nevşehir’de Amedspor forması giyen işçilere saldırı düzenlendi ve yaralananlar oldu. Artvin’de orman kesimine engel olmak isteyen bir kişi silahla vurularak öldürüldü. Bunlar sadece son günlerde yaşanan şiddet olaylarından bazılarıdır. Bunların dışında toplumda sürekli bir gerginlik halinin olduğu ve her an şiddete maruz kalınabilecek bir ortamın olduğu bilinmektedir. Mafyalaşan çıkar grupları her gün basında boy göstermektedir. Son aylarda çok sayıda uluslararası mafya örgüt mensubu Türkiye’de yakalanmıştır. Uluslararası mafya hesaplaşmaları AVM lere kadar girmiştir. Toplum içerisindeki silahlanma şiddeti yükseltmekte ve en küçük bir gerginlikte silah kullanılmaktadır. Trafikte yaşanan bir tartışmanın ölümle sonuçlandığı olaylara tanık oluyoruz. Türkiye’de cezaevlerindeki doluluk oranı ve her yıl onlarca cezaevinin yapılmasının planlanması toplumda yaşanan şiddetin sonucudur. Toplumsal şiddetin bu kadar artmasına neden olan sebeplerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. En başta siyasi iktidarın kullandığı dil şiddetten arınmalıdır. İktidar mensuplarının hakaret ve tehditleri toplumda yansımasını bulmakta ve bu tarz meşruiyet kazanmaktadır. Toplumsal şiddet durmadan barış sağlanamaz. Toplumsal barışı sağlamak en başta yaşam hakkını güvenceye almakla mümkün olur. Başta siyasi iktidar kullandığı dilin topluma doğrudan yansıdığı bilinciyle hareket etmeli, tehdit, hakaret, ötekileştiren dilden uzak durmalıdır. Özellikle şiddet uygulayanların kimliğine bakıp tolerans gösterilmesi diğerlerine uygulanan şiddeti meşrulaştırmaktadır. Toplumda şiddet uygulayan kişilere karşı adalet doğru işlemelidir. Birilerinin makbul suçlu olması kabul edilemez. Ekonomik olarak toplumda ciddi bir eşitsizlik ve sıkıntı yaşanmaktadır. Ekonomik dengenin kurulması insanca yaşanacak imkanlara kavuşulması toplumsal barışın sağlanmasına büyük katkı yapar. Toplumsal şiddetin yaşanmadığı özellikle kadın ve çocukların güvenle yaşadığı bir ortam için mücadelemizi sürdüreceğiz."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —