Yapılan zamları ve zamlar karşısında belirlenen ücret artışını protesto eden Eğitim Sen İskenderun Şubesi, TÜİK´in sanal enflasyon farkını değil, insanca yaşamaya yetecek bir ücret istediklerini belirtti.
Akın Bodur/İskenderun
TÜİK, enflasyon oranını Aralık´ta yüzde 13,58 olarak, yıllık genel enflasyonu da yüzde 36,08, son altı aylık enflasyonu ise 25,4 olarak açıklamıştı.
İskenderun´daki Ulucami Caddesi üzerindeki Sağlıklı Yaşam parkı önünde yapılan basın açıklamasında konuşan sendikanın şube başkanı Mustafa Ünsal, 2021´de aralıksız devam eden ´zam yağmuru´nun, 2022´nin ilk dakikalarından itibaren ´zam kasırgası´na dönüştüğünü söyledi. Bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin de katılımıyla destek verdiği basın açıklamasında konuşan Eğitim Sen İskenderun Şubesi Başkanı Mustafa Ünsal, 'Elektrikten doğalgaza, akaryakıt ürünlerinden ulaşıma yapılan fahiş zamlar hepimizin üzerine kabus gibi çökmüştür. İktidarın döviz kurunu düşmesi ile övündüğü koşullarda yapılan bu zamlarla ekonomik krizin yükü yine halka, emeği ile geçim mücadelesi veren milyonlara yıkılmaktadır. Elektrikte yüzde 127, doğalgazda yüzde 25, vergi, resim ve harçlarda yüzde 36, halkın vergileri ile yapılan ve normal koşullarda ücretsiz olması gereken köprülerin geçiş ücretlerinde yüzde 25 oranında yapılan iyat artışlarının adı zam değil, zulümdür. Buna rağmen yıl boyunca yaşanan zam yağmuru TÜİK vasıtası ile açıklanan resmi enflasyon rakamlarına yansımamıştır' dedi.
'Bizi ezen TÜİK´in resmi enflasyonu değil hayatın gerçek enflasyonu'
'Zamlar geri alınsın, sefalet ücreti istemiyoruz' dövizi ve 'Her gün zam, her gün zam, bıçak kemiğe dayandı; Sermayeye değil, emekçiye bütçe; Sermayeye para pul, halka din iman' sloganları arasında konuşmasını sürdüren Ünsal, şunları söyledi: 'Kamu emekçileri ve kamu emekçisi emekliklerinin maaşları ´toplu sözleşme´ gereğince 2021 yılının ikinci altı ayı için yüzde 3 artırılmıştır. Buna göre Temmuz-Aralık arasını kapsayan altı aylık enflasyonun yüzde 3´ü aşan kısmı yani yüzde 22,4 kamu emekçilerinin ve emekliklerinin maaşlarına enflasyon farkı olarak yansıtılacaktır. Ardından söz konusu maaşlarda, 7. dönem toplu sözleşme gereği Ocak ayından itibaren yüzde 5 artırış yapılacaktır.Siyasi iktidar tarafından verilen yüzde 2,5 lik zam da kamu emekçilerine sus payı, yandaş sendikaya da jest olmuştur. İktidar yanlısı medya ´memura, memur emeklisine müjde, maaşlara yüzde 30,5 zam´ manşetleri atmaya başlamıştır. Evet, kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşları Ocak ayından itibaren yüzde 2.5´lik zam, enflasyon farkı ve ´toplu sözleşme´ zammı ile yüzde 30,5 artacaktır. Ancak iğneden ipliğe zam kasırgasının sürdüğü mevcut koşullarda TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon verilerinin kamu emekçileri, işçiler, emekliler başta olmak üzere halk nezdinde hiçbir karşılığı kalmamıştır. Çünkü TÜİK çok uzun süredir emekçi kesimlerin maaşlarını, ücretlerini baskılamanın, düşük maaş-ücret politikasının aracı haline getirilmiştir. Bizi ezen suni rakamlardan ibaret TÜİK´in resmi enflasyonu değil hayatın gerçek enflasyonudur. Bizi ezen, nefes almaz hale getiren iğneden ipliğe yapılan fahiş zamlardır. Temel gıda maddelerinde sadece son bir ay içinde yaşanan artış 25´i aşmıştır. Son bir yılda yaşanan artış ise yüzde 80´i bulmuştur. Son bir yılda elektrik yüzde 155, doğalgaz yüzde 43 zamlanmıştır. Dört kişilik bir ailenin hem açlık hem de yoksulluk sınırı son bir yılda yüzde 55 artmıştır. Açlık sınırı 4 bin TL´yi, yoksulluk sınırı 13 bin TL´yi aşmıştır. Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre ise 2021 yılında tüketici enflasyonu yüzde 82,81 artmıştır.'
Sendika, hükümete ´iki adımlı plan´ önerdi
Kamu çalışanlarının maaşıyla alabildiği dolar oranının da her gün daha da azaldığını anlatan ve emeğin hakkını korumak için birlikte mücadele etmeye çağıran Ünsal, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Milyonlarca çalışan gibi kamu emekçileri de TÜİK vasıtası ile açıklanan sanal rakamların enflasyon diye yutturulmasından bıkmıştır. Tüm çalışanlar gibi kamu emekçileri de bu süreçte daha fazla yoksullaşmıştır. Bu koşullarda altı milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sahte verilerden türetilen enflasyon farkı ile çoktan kadük hale gelmiş toplu sözleşme artışları ile yetinmesi beklenemez. Bunun için: Öncelikle emeği ile geçim mücadelesi veren tüm kesimlerin biraz nefes almasını sağlamak için son yapılan fahiş zamlar geri alınmalı, temel tüketim maddelerinde KDV sıfırlanmalıdır. Kamu emekçilerinin ve emekliklerin yıllardır artan kayıplarını gidermek için iki adımlı bir plan hayata geçirilmelidir. İlk adımda kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaşları Ocak ayından itibaren en az asgari ücrete yapılan artış oranında, yani yüzde 50,4 oranında artırılmalıdır. İkinci adımda mevcut ´toplu sözleşme sistemi´ derhal değiştirilmeli, grev hakkı ile tamamlanan evrensel gerçek toplu sözleşme sistemine geçilmelidir. Bunun devamı olarak en geç üç ay sonra toplu sözleşme masası kurulmalıdır. Tüm tarafların ve bağımsız iktisatçıların katılımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı tespit edilmelidir. En düşük maaşı alan, eşi çalışmayan, iki çocuklu kamu emekçisinin geliri maaş zammı, kira yardımı, ulaştırma yardımı, yemek yardımı gibi kalemlerde yapılan artışla tarafların birlikte belirlediği dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı rakamının üzerine çıkarılmalıdır. Kamu emekçilerinin maaşları en düşük maaşı yoksulluk sınırı üzerine taşımak üzere yapılan artış oranında artırılmalıdır.'
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55