Akın Bodur/İskenderun
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri avukatı İsmail Hakkı Atal, bakanlıklara müdahil olmaları yönündeki dava bildgirimine ilişkin yaptığı açıklamada, '2018 Temmuz ayında nükleer santral temelinde çatlak oluştuğunu, bunun üzerine çatlak oluşan bölümlerin kırılarak tekrar beton döküldüğünü ve yeniden çatlak oluştuğunu öğrendik. Nükleer santral sahasındaki temelin üzerine henüz reaktör inşa edilmeden temelin çatlaması, üzerine oturacak sadece reaktör basınç kabının 500 ton ağırlığında olduğu düşünülecek olursa (http://www.nukleer.web.tr/nukleer_santral_turleri/pwr_ana.html) Türkiye´nin geleceği, çocukların geleceği için Akkuyu nükleer santrali projesinden derhal vazgeçilmesi gerektiği görülmektedir. Pasifik okyanusunda meydana gelen bir deprem ve tsunami sonrasındaki Fukushima nükleer faciasının 2iki yıl içinde Pasifik Okyanusunu tamamen nadyoaktif hale getirmesi nedeniyle, insanlık nükleer santral kaynaklı ´sınıraşan kirliliğin´ boyutlarını net bir şekilde deneyimlemiştir.'
Atal, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Fukushima nükleer felaketiyle Japonya´da sadece çocuklardaki troit kanseri vakalarında 500 kat artış görülmesi sonrası Akkuyu´daki olası bir nükleer felaketin halk sağlığında uğratacağı yıkımı aklımıza dahi getirmek istemiyoruz. Ekonomik açıdan ise Japonya Fukuşima nükleer felaketinin etkilerinin giderilmesi için yapılacak masrafın, tahmin edilenin çok üzerinde, 180 milyar dolar civarında olacağını açıkladıktan sonra ilk 10 yıl için nükleer felaket maliyetinin 600 milyar dolar olduğu resmi kurumlarca açıklanmıştır. Fukushima nükleer felaketinin maliyetine ilişkin haberler, Akkuyu nükleer santralindeki olası bir facianın Türkiye ekonomisini çökertebileceğini göstermesi açısından çok önemlidir. Adana Barosu, DAÇE, Adana Tabip Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası olarak açtığımız Ankara 12. İdare Mahkemesi 2018/1553 E. Akkuyu nükleer santralinin önlisans iptali ve Ankara 12. İdare Mahkemesi 2018/2301 E. sayılı lisans iptali dava dosyalarında, nükleer reaktör inşaatındaki çatlak haberinden sonra, Akkuyu nükleer sahasının zeminin dayanıksız karstik yapıdan oluştuğunu ve sahanın aktif Kuzey Anadolu ecemis fay hattının 30 kilometre batısında yer aldığını gösteren bilimsel verilerle birlikte 10.05.2019 tarihinde her iki dava dosyasında da; jeofizik ve jeoloji yönlerinden zemin etüdü de yapılmak suretiyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını, yüksek deprem riski olan ve zemini karstik boşluklar barındıran bir alanda yapılacak nükleer santraldeki bir deprem sonrası felaket Türkiye´yi ekonomik çöküşe götürebileceğinden davanın hazine, Maliye Bakanlığına ihbarıyla Maliye Bakanlığının davacılar yanında müdahil davacı olarak yer almasını, olası nükleer felaket Türkiye´de halk sağlığını çöküşe götürebileceğinden davanın Sağlık bakanlığına ihbar edilerek, Sağlık Bakanlığının müvekkil davacıların yanında müdahil davacı olarak yer almasını mahkemeden talep ettik. Hazine, maliye Bakanlığı ile Sağlık Baanlığının, davacılar yanında müdahil davacı olmaları, bakanlıkların yasal sorumlulukları ve görevleri gereğidir. İşletildiği takdirde her an hükleer bir felakete açık, zemini dayanıksız, karstik yapıdan oluşan Akkulu nükleer Santrali projesi, Türkiye ve Akdeniz havzası için büyük tehdit oluşturmaktadır ve biran önce vazgeçilmelidir' açıklamasını yaptı.