'İklim değişikliği ´insanlığa karşı suç´ olmalı'

Doğu Akdeniz Çevre Derneklerinin (DAÇE) avukatı İsmail Hakkı Atal, küresel ısınma ve iklim değişikliğine neden olanlara karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi benzeri Uluslararası Çevre-İklim Ceza Mahkemesinin kurulmasını ve bu suçlarını

Akın Bodur/İskenderun

 Atal, Adana Barosu, DAÇE, Adana Tabip Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesinin ortak açtığı davalar ve aldığı kararlarla bölgede termik santrallere karşı mücadele ettiklerini söyledi.
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği´nin Antalya´daki kongresinde sunum yapan Atal, şöyle konuştu: 'Termik santraller başta olmak üzere kirletici tesislerin bölgesel halk sağlığı üzerindeki yıkıcı-öldürücü etkisine ek olarak iklim değişikliği etkisi, geleneksel tanımlama içinde üçüncü kuşak haklar arasında yer alan çevre hakkının kuşak atlayarak birinci .kuşak haklar arasında yer alan yaşama hakkının ihlaliyle eşdeğer hale gelmesine neden oldu. 2017 Ekim ayında Suudi Arabistan´ın Riyad kentinde düzenlenen ekonomik forumda konuşan IMF Başkanı Christian Lagarde ´iklim değişikliğine karşı önlem almazsak 50 yıl içinde kızararak, pişerek öleceğiz´ diye konuştu. 2018 yazında ise Kuzey Buz Denizi sınırında bulunan Kuzey Sibirya´da 5 Temmuz´da sıcaklıklar 32 dereceye kadar çıktı. Birleşmiş Milletler İklim masası eski Başkanı Christiana Figueres ve bilim insanları geri dönülemez sınırın geçilmesine neden olacak sıcaklık eşiğinin geçilmemesi için 2020 yılına kadar kalıcı olarak emisyon değerlerinin düşürülmesi gerektiğini 2017 Haziran ayında söyledi. Biliminsanı Naom Chomsky 05 kasım 2018 tarihinde verdiği bir röportajda; iklim değişikliği nedeniyle organize edilmiş insan uygarlığının tehdit altında olduğunu, Trump yönetiminin Paris İklim Anlaşmasından çekilme politikası doğrultusunda yaptıklarının Hitler´den daha büyük bir canavarlık olduğunu ve insanlık tarihinde şimdiye kadar hiçkimsenin tüm insanlığın geleceğini tehdit edecek kadar büyük bir canavarlık yapmadığını söyledi. Biliminsanları ve yetkililerin tehlikenin bu kadar büyük olduğunu ve 7 milyar insanın geleceğinin tehlikede olduğunu hassasiyetle belirtmelerinin altında yatan bilimsel gerçeklikler neler? Gezegen atmosferinin altında canlı yaşamının sürebilmesini sağlayan koşullar ve iklim sistemi fosil yakıt tüketiminin neden olduğu sera gazları nedeniyle değişirken, bilim insanları endüstri öncesi döneme göre gezegenin ortalama ısısında meydana gelecek iki derecelik artışın küresel ısınmada geri dönülemez sınır (irrevocable line) olduğunu tespit edildi. Yapılan hesaplamalara göre atmosfere 721 milyar ton daha sera gazı saldığımız takdirde sanayi öncesi döneme göre gezegendeki ortalama ısı artışı iki derecelik geri dönülemez sınırı (irrevocable line) geçecek. Şu anda sanayi öncesi döneme göre gezegenin ortalama ısısında 1,1 derecelik ısı artışı meydana gelmiş durumda. İki derecelik geri dönülemez sınırı geçmek için belirlenen gezegenin karbon bütçesinde yer alan 721 milyar ton sera gazını atmosfere salmamızın ise 18 yıl süreceği hesaplanmış. Ancak iklim sistemi (Gaia hipotezinde belirtildiği üzere) biyosfer, litosfer, kriyosfer ve hidrosferin karmaşık etkileşimi sonucunda oluştuğundan; iklim sistemindeki bozulma da doğrusal (lineer) değil ve daha kısa sürede geri dönülemez sınr (irrevocable line) iki derece geçilebilir. İklim sistemini oluşturan gezegenin bileşenleri içinde, iklim sistemindeki bozulmaya bağlı olarak atmosfere salımı olabilecek sera gazları barındırıyor. Biliminsanlarının tespitlerine göre, donmuş topraklar olan Permafrostların sadece üç metre altında 1.024 milyar ton sera gazı içeren donmuş insan, hayvan ve bitki organizmaları var. Okyanusların ise karbon yutak alanı olarak tabanında biriktirdiği 500 ile 2.500 milyar ton arasında olduğu tahmin edilen Gazhidrad bileşiklerinden, sıcaklığın artması sonucunda metan gazının ayrışarak atmosfere karışma ihtimalinin olduğunu biliminsanları tespit ettiler. Bilim insanları tarafından çok yeni tespit edilmiş olan (Avrupa ve Kuzey Amerika´nın iklimini ılımanlaştıran) Kuzey Atlantik Akıntısının durma noktasına gelmesi, şu anda ilişki kurulamayan başka pozitif geri besleme sistemlerini tetikleyebilecek. Üstelik 2008 yılında IPCC ´Gulf Stream akıntısının 2100 yılına kadar durması olasılığını yüzde 10´dan daha düşük bir ihtimal´ olarak belirlendi. Dünyanın geldiği kritik dönüm noktasımda iklim değişikliği tehdidi altında küresel hukuk sistemi kurulması zorunludur. Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde ise iklim değişikliğine neden olmanın insanlığa karşı suç kapsamına alınabilmesinin yasal altyapısı da oluşmuştur. 2016 Eylül ayında bir mütalaa (politika belgesi–policy paper) yayınlayan Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılık ofisi çevre suçlarının da UCM kapsamında yargılanabileceğini açıkladı. UCM savcılığı görüşü, UCM´nin önüne çıkarılacak olan suç tipleri seçilirken ´doğal çevrenin tahribatı, doğal kaynakların kötüye kullanılması, toprağa yasal olmayan yollardan elkonulması´gibi suçlar hakkında da yargılama yapılması niyetini ortaya koydu. Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü açısından baktığımızda madde 7 /1 a-b-d-k fıkralarında belirtilen İnsanlığa karşı suç tiplerini incelediğimizde; Küresel ısınma ve iklim değişikliğine neden olma fiilinin bu fıkralarda belirtilen sonuçlara yol açtığı görülmektedir.'

'Uluslararası Çevre-İklim Ceza Mahkemesi kurulmasını' önerdi
Atal, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Buzulların erimesi sonucunda gezegenin kıyı kenar çizgilerinin değişebilecek olması ve deniz seviyesinin yükselebilecek olmasıyla yaklaşık üç milyar insanın kıyı alanlarından göç etmek zorunda kalabilecek olması ve yine iklim değişikliğinden en çok etkilenen Doğu Akdeniz, Ortadoğu, Kuzey Afrika bölgesi başta olmak üzere bölgelerde, hava sıcaklıklarının insan organizmasının dayanabileceği sınırların üstüne çıkabilecek olması nedeniyle nüfusun sürgün edilmesi veya zorla nakil suçunun oluşması ihtimal dahilindedir. Nitekim Pasifik´teki Kribati Takım Adaları Başkanı Anote Tong, üç yıl sonra, deniz seviyesinden iki metre yüksekte olan takım ada ülkelerinden göç etmek zorunda kalacakları için 100 bin kişillik ülke nüfusu için Fiji´den toprak satın almıştır. Önümüzdeki bir kaç 10 yıl içinde Kuzey Afrika, Ortadoğu bölgesinde yükselen hava sıcaklıklarının insan organizmasının dayanabileceği sınırların üzerine çıkabileceğini bu nedenle yaklaşık 500 milyon insanın bölgeden göç etmek zorunda kalabileceğini ortaya koyan 2016 Mayıs tarihli Max Planck Enstitüsünün çalışması da olayın vahametini gözler önüne sermektedir. İklim sistemi karmaşık ve doğrusal olmayan bir sistemdir. İçinde bir çok pozitif geri besleme sistemi, gizli eşik noktaları (thresholds) ve geri dönülemez devrilme noktaları (tipping points) bulundurmaktadır. Bu karmaşık yapı iklim sisteminin ve iklim değişikliğinin anlaşılmasında büyük sorun olmaktadır. İnsanlığın, politikacıların ve yargıçların büyük çoğunluğu, iki derecelik geri dönülemez sınıra ne kadar az zamanımız kaldığınıanlamakta güçlük çekmekte; insanlığın ve politikacıların büyük çoğunluğu 10´larca yılımız daha olduğunu varsayarak sorunun çözümünü ötelemektedirler. İklim değişikliği bölgesel değil, küresel bir sorundur. Ulusal hükümetler küresel iklim değişikliği sorununa çözüm getirmekte isteksiz davranmakta, ulusal yargı makamları ise yetersiz kalmaktadırlar. Ulusal hükümetler gelir düzeyi düşen ve nüfusu katlanarak artan halklarının beklentilerine bağlı olarak kısa vadeli ve yenilenebilir enerji yerine fosil yakıta bağlı ekonomik büyüme hedefli politikalar uygulamaktadır. Bu kısır döngü iklim değişikliğini beslemektedir. Dünya üzerindeki halkların kısa vadeli beklentilerini besleyen bir sebep-sonuç ilişkisi içinde işbaşına gelen politikacılar küresel iklim değişikliği sorununa çözüm getirebilecek yeterlilikte değildir. Ulusal yargı organlarının ise küresel bir soruna karşı verdiği bölgesel kararlar yeterli , bütünsel ve homojen bir sonuç doğurmamaktadır. Bu nedenlerle küresel sorunlara küresel bir çözüm üretmekten başka çaremiz yoktur. 2015 COP 21 Paris İklim Zirvesi sonrasında ABD´nin Paris İklim anlaşmasından çıkma kararı alması göstermektedir ki; küresel sorunun çözümü için işbaşına gelecek liderlerin iklim değişikliğini anlama yeterliliğine sahip olmasını beklemekten daha akılcı bir çözüme ihtiyaç vardır. Bu çözüm yolu İklim değişikliği ve fosil yakıt arasındaki sebep sonuç ilişkisini insanlığa karşı suç-ekosid suçu olarak değerlendirilmesi ve çevre-iklim suçlarını yargılayacak Uluslararası Ceza Mahkemesi benzeri Uluslararası Çevre-İklim Ceza Mahkemesi´nin hemen şimdi kurulması ve faaliyete geçirilmesidir. Diğer çözüm yolu ise UCM Savcılık Ofisinin 2016 Eylül ayında yayınladığı politika belgesi (policy paper doğrultusunda iklim suçlarının ´insanlığa karşı suç´ kapsamında Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılama kapsamına alınmasından geçmektedir.'



Erzin AKP'de başkan Musa Kürtül

Güzelmansur: Mücbir sebep, en az iki yıl uzatılmalı

TBMM’de ‘Hatay’a sahip çıkın’ çağrısı

Çalışkan, depremzedelere vergi affı istedi

İskenderun'da trafikten incelemesi

HBB'den 2 milyonluk lokum ihalesi

AKP Kırıkhan'da başkan değişti, Hassa'da değişmedi

Hak sahipliği için 2 günlük ek süre

"Kira yardımı, tapuyu verene" mi?

İskenderun'da 'silahlı tehdit' operasyonu

Akçalı'da ilkokula kütüphane

Nardüzü Ortaokulu'na kütüphane

Depremde ölenlerin anısına fidan

Süheyla Sultan gemisi barınaktan ayrıldı

İskenderunlu kadınlar yendi

Öntürk: Serinyol-Madenli yolu 2025 yazında tamamlanacak

"Ben geldim diye vali ve başkan izne ayrıldı" polemiği

Yaşam iki dakika durdu… Sonsuza kadan onunlayız

İskenderun Engelliler, Şanlıurfa'yı 83-60 yendi.

AKP Dörtyol'da başkan değişmedi

İmamoğlu: Depremin faturası büyük

Kaymakamı Muhammet Önder, görevine başladı

Erzin OSB'de 'yol ve altyapı temeli' atıldı

43 yabancı 'kaçak kişi' sınır dışı

Polisten üç mahallede 'asayiş toplantısı'

Zeytinyağı fabrikalarına denetim sürüyor

Medeniyetler korosundan konser hazırlığı

İskenderun'da filtre operasyonu

Dr. Kanatlı'dan ürküten tablo

Aile hekimleri iş bıraktı

Yükleniyor

  • BIST 100

    9549,89%1,94
  • DOLAR

    34,54% 0,18
  • EURO

    36,00% -0,62
  • GRAM ALTIN

    3005,99% 1,50
  • Ç. ALTIN

    5006,70% 1,01