Tarih: 08.06.2017 10:31

´İlin saklı hazineleri´

Facebook Twitter Linked-in

Akın Bodur/İskenderun

Yazarlar Halil Uzunoğlu ve Hatice Yakut, Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneği ile Evimiz İskenderun Süpürge Derneği´nin geleneksel Çarşamba sohbetinin konuğu oldu.
Söyleşinin açılışında konuşan derneğin kurucu başkanı ve yazar Kemal Düz, birçok olayın bilgiye seslenirken, sanatın duygulara hitap ettiğini belirtti. Derneğin kurucu felsefesinden de de duyguya hitap etme olduğunu belirten ve ´Ayna´ isminin oradan gelip, yansımayı, sanatın yansımasını anlattığını ifade eden Düz, günümüzde dilekçe yazmaktan imtina edenler varken, kitap yazmanın oldukça zor olduğunu söyledi.

Araştırmayı projesini romana çevirdi
Eskişehirli olan ve tesadüfen geldiği İskenderun´da uzun süredir yaşamını sürdürdüğünü belirten yazar Halil Uzunoğlu, tarihle ilgilendiğini, kitap çalışmasına da 1570 yılında yaşanan Celali isyanlarına ilişkin Balkanlara yapılan göçü araştırma olarak anlatmak istediğini, ancak arşivlere girmenin ve Osmanlıca´sının olmamasının bunu zorlaştırdığını ifade etti.
Araştırmalarını, gezip, gördüğü şehirler ve ülkeler ile çevresindeki karakterler ve yaşanmış olaylarla birleştirip, kurguyla romana çevirdiğini anlatan yazar Uzunoğlu, yeni bir roman çalışmasının da olduğunu ifade etti. Kitabını sekiz ayda tamamladığını, çok efor sarfettiğini, geceleri evde, gündüzleri de işyerinde çalışmak durumunda kaldığını anlatan ´sen uyurken Ayşe´ kitabının yazarı Halil Uzunoğlu, 'Bazı zamanlar oldu ki, bir kelime için bir hafta beklemek durumunda kaldım. O kelimeyi bulabilmek için bekledim' diye konuştu.
Görsel hafızasının çok iyi olduğunu ve bunun kurgu roman yazmaya katkı sunduğunu anlatan yazar Uzunoğlu, 'Kitap, yaşananlarla kurguyu birleştiren romanı oluşturunca, zaman zaman bu birleştirmelelerde zorlandım, Özellikle geçmiş zaman ve farklı mekanlarda yaşananlar beni zorladı' dedi. Kendisini yazar olarak görmediğini de belirten, kitabında eksik ve hataların olduğunu anlatan Halil Uzunoğlu, söyleşide Celali İsyanlarına ilişkin sohbette de bulundu.

´Diyemediklerimi, söyleyemediklerimi satırlara döktüm´
Ev kadını olduğunu ve okuma-yazmayı 50´sinden sonra öğrendiğini belirten Hatice Yakut da, kurs sonrası üç yıl sürekli yazıp, yazımını güçlendirmek, güzelleştirmek için çalıştığını belirterek, 'Okuma-yazmayı öğrenmekteki amacım, yaşadıklarımı, ezilmişliğimi anhlatmaktı' dedi.
Çok zor bir hayat yaşadığını, töreler gereği doğmadan babasının adının karıştığı bir cinayet üzerine iki ailenin barışması için 14 yaşında, ´Berdel´in bir değişik türü olan töre nedeniyle 8 çocuklu ve kendisinden 20 yaş büyük birisiyle evlendiğini belirten Yakut, 'Evlenince bir gecede 8 çocuk annesi oluverdim. O törenin köyümüzdeki son örneği ben oldum. Benden sonra o gelenek kalmadı, çünkü gençler karşı çıktı. Babama, anama kahrettim. Ben doğmadan yaşanan bir olayın bedeli oldum. Ama babaya karşı çıkılamazdı, bunun nedeni saygıdan çok korkudandı. Yazmak, kitabı çıkartmak bana iyi geldi. ´Ödek kızı´ adlı 344 sayfalık kitabı çıkartıp, yaşadıklarımı anlatmak beni rahatlattı. Diyemediklerimi, söyleyemediklerimi, içimdeki çığlığı satırlara döktüm' dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —