'İnsan doğanın sahibi değil, parçası'

Ekoloji örgütleri, 22 Nisan Dünya Gününü kutladı.

Hatay´ın Defne ilçesindeki ekoloji örgütleri adına değerlendirmede bulunan Selver Büyükkeleş, çevre sorunlarının doğal yaşamı ve insanlığı tehdit eder noktaya geldiğini ifade etti. 'Çevre olgusu, çevre sorunları ve bu sorunların çözümü yönündeki politikalar, son dönemde politik-ekonomik tartışmaların odağına yerleşmiştir. Dünyayı tehdit eden bu sorunlar, konuya bütünsel ve çevrebilimsel bir yaklaşımla çözüm getirme gereğini tartışılmaz kılmıştır' ifadesini belirten Büyükkeleş, insanın doğanın sahibi değil, parçası olduğunu anlaması gerektiğini anlattı. 

Büyükkeleş, gazetemize iletilen yazılı açıklamaya göre, şunları ifade etti: '1968 gençlik hareketlerinin sistemi sorgulayan mesajları arasında nükleer denemeler önemli bir yer tutmuştur. Bu doğrultuda 22 Nisan 1970´de ABD‘de 2 milyon kişinin katıldığı gösteri, insanların geleceğe sahip çıkmaları yönünde önemli bir toplumsal çıkış olmuştur. Büyük eylemin yapıldığı tarih, yıllar sonra ´Dünya Günü´ ilan edilmiş ve özellikle sivil, demokratik gruplar geleceğe ve yaşama sahip çıkma noktasında benimsemişlerdir. 70´lerde çevre sorunlarının doğal kaynakları tahrip etmesi, tüketmesi ve kalkınmayı engelleyebileceği kaygısından hareketle, bir grup sanayici, iş insanı ve aydının girişimi ile bilim çevrelerine bir rapor hazırlatılmıştır. Dünya kamuoyuna 'Büyümenin Sınırları' adıyla açıklanan ve Roma Kulübü Raporu olarak da bilinen bu çalışmaya göre; “doğal kaynaklar nüfusun hızlı artışına yetmeyecek ve içinde yaşadığımız çevre, 150 yıla varmadan yaşanabilirlik niteliğini yitirecektir. Bu nedenle çevreyi korumak ve geliştirmek amaç ise, gelişme hızla yavaşlatılmamalı, hemen durdurulmalıdır. Çünkü mevcut gelişme seyri, insanlığı acı bir sona doğru yaklaştırmaktadır. ´Sıfır Büyüme´ olarak da bilinen rapor, ne yazık ki gelişmiş sanayi ülkelerinden yoğun eleştiri alırken, az gelişmiş ülkeler açısından da kalkınma girişimlerini önleme yolunda bir komplo olarak değerlendirilmiştir. Bir başka örnek Kyoto Protokolü tartışmalarında yaşanıyor: Kyoto Protokolü ile yürütülmeye çalışılan süreçte hayatın vazgeçilmez öğesi soluduğumuz hava ve onu içinde barındıran atmosfer alınır-satılır, ticari bir metaya dönüştürülmeye çalışıyor. Çağlar boyunca doğaya hakim olabileceğini, ona hükmederek şekillendirebileceğini düşünen insanlar hala doğanın bir parçası olduğunu ve onun milyonlarca yılda oluşturduğu denge içinde doğanın kuralları ile yaşaması gerektiğini kabul edemiyor, ekolojik yıkım sadece insanı değil, diğer tüm canlıların yaşam hakkını tehdit ediyor. Bugün, bir milyar insan açlık ve yoksulluk sınırında yaşamaktadır. 200 milyon insan ise evsiz ve barınaksızdır. Temel insani gereksinimlerinden yararlanamayan, sağlıksız koşullarda yaşam mücadelesi veren, örneğin temiz ve kullanılabilir suya sahip olamayan insanların sayısı 1 milyar civarındadır. Dahası, bu koşullara mahkum olanların, mahkum edilenlerin büyük bir bölümünü çocuklar, gelecek kuşaklar oluşturmaktadır. Temel yaşam haklarından olan tek tür insan değildir, bütün canlılar koşullardan etkilenmektedir, canlıların nesilleri tükenmekte, değişen iklim koşulları ve doğal ortamlarının talanı sebebiyle yaşayamaz hale gelmektedir. Bu nedenledir ki, 22 Nisan Dünya Günü felsefesi, geleceğe ve yaşama sahip çıkma anlayışı bir kez daha önem ve öncelik kazanmaktadır. Küresel kapitalizm ve tüketim çılgınlığı girdabında insanlar, doğayla yürüttüğü bu hakimiyet mücadelesinde yaptığı her etkinin karşılığında doğadan defalarca aldığı uyarıları görmezden gelmeye devam ediyor. Ozon tabakasındaki incelmeyle verilen uyarı Covid-19 pandemisiyle devam ediyor. Dünyanın karmaşık ve canlı yapısını tam anlamıyla çözerek yönetmeyi başaramayan insanların yeni senaryosu, yaşamın son bulacağı üzerine kurulmuş durumda. Bizler ekolojik yıkıma en yakından ülkemizde tanık oluyoruz; Kazdağları´ndaki, Hatay´ın Arsuz´un Hüyük Mahallesindeki ve İskenderun´un Akçay Mahallesindeki madencilik faaliyetleri; Şırnak, Mardin, Hatay´daki orman yangınları, ülkenin her yerinde yapılmaya çalışılan kömürlü termik santraller, Kanal İstanbul gibi ekolojik yıkım projeleri bunun örneğini oluşturuyor. Dünya Günü‘nde dünyanın gelecek kaygısı, ne yazık ki devam ediyor. Daha güzel ve yaşanabilir bir dünya için, ekolojik krize köklü çözümler getirmek gereği her geçen gün daha çok aciliyet kazanıyor.'



"Vatandaşın feryadını duymanın zamanı gelmiştir"

Yollarda ağır tonajlı araçlara 'park yasağı'

"Demokrasi talebi, sokaklardan sandıklara taşındı"

Belen'de "Ramazan Çocuk Festivali"

Hatay'da Özgürlük Nevruz'u kutlaması

Down Sendromu Farkındalık Günü

Başkan Amaç'tan üretiye destek çağrısı

Baro Başkanı Tut: Hukuk devletini savunmaya devam edeceğiz

Şam Geçici Maslahatgüzarı'nın Hatay ziyareti

Kütüphane inşaatında inceleme

"ÇED Gerekli Değildir" sürüyor

Kaçak yapı şikayetinde 'işlem yok'

Beton santralleri ve hava kirliliği...

İSSOS tarihi mirası koruyacak

Gelişim Hastanesi, 20. yılında

CHP, 'ön seçime' devam ediyor

Grev 273. gününde

Hatay, kurak iller arasında

Üniversite alanına, 'sanayi alanı' kararı

İskenderun Engelliler, Avrupa Kupası'nda oynayacak

AÇKD: Dikmece’nin yüzde 80’ine el konuldu

Atık bertarafına 50 milyon hibe çabası

Çalışkan: Hatay kutlama değil, çözüm bekliyor

Muammer Aksoy Caddesi 3 şeritli oldu

Suriye'deki katliam Cevevi'ne protesto edildi

Kurum, 'fahri hemşehrilik beratını' aldı

HTO'dan 56 hekime plaket

Hekimler 14 Mart'ta buluştu

"Tozlu havada maske kullanın"

Prof. Yılmaz'dan gastroenteroloji bilgilendirmesi

Yükleniyor

  • BIST 100

    10275,75%0,46
  • DOLAR

    39,81% 0,10
  • EURO

    46,90% 0,33
  • GRAM ALTIN

    4274,45% 0,36
  • Ç. ALTIN

    6794,97% -0,20