Tarih: 10.11.2018 07:00

Işığın peşinden geldik

Facebook Twitter Linked-in

Akın Bodur
Türkiye´de sığınmacı olarak bulunan Suriyeli gazeteci Elham Esmail Hakkı, çok karanlık bir yerden geldiklerini ifade etti ve sığınmacıları kelebeğe benzetti. Hakkı, 'Bizler çok karanlık bir yerden geldik. Biz kelebeğiz ve bir ışığın peşinden geldik. Kan ülkesinden geldik' değerlendirmesini yaptı.
Ankara´da düzenlenen “Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları” adlı toplantıda konuşan Suriyeli gazeteci Elham Esmail Hakkı, “Suriyeli gazetecilerin gözünden mülteciler”i anlattı.

'Çok kalmış olabiliriz ama başka çaremiz yok'
Suriyelilere karşı olan yanlış bakış açısını yok etmek için konuştuklarını ifade eden Hakkı, 'Burada kendi vicdanımızın da ortaya koymuş olduğu perspektifle hareket etmekteyiz. Tüm dünyanın duygularına da ancak sevgiyle ulaşılabildiğine inanıyorum. Dünyaya Suriyelilerin kendi vatanlarını geride bırakıp neler yaşadığını gösteren çok fazla fotoğraf ve görüntü var. Biz bu duruma Suriyeliler olarak baktığımız zaman özellikle enkaz altından çıkarılan bir kız çocuğunun ‘Amca beni çekme, başörtüm kafamda değil. Lütfen beni çekme´ şeklindeki bir isteğinin ‘Ama bu bir kurtarma olayı´ diyerek çekilmesi konusunu anlamıyorum. Düşünebiliyor musunuz? O kimyasal silahlarla saldırıya uğrayan enkazdan çıkan insanları nasıl hiçe sayabiliriz. Ben burada içtenlikle bunu söylemek istiyorum. Kusura bakmayın. Türkiye´de çok da kalmış olabiliriz ama elimizde başka çaremiz yok. Henüz yok. Çok iyi insanlarsınız. Herkes bir şeyler kaybedebilir. Bizim de kaybettiğimiz şeylerimiz var. Ben sadece sevgiden bahsetmiyorum. Lütfen bizi yalnız bırakmayın. Siz bize destek olun, biz de size hayat boyunca kardeş' dedi. Suriye´de insanların çok çeşitli metodlarla öldürüldüğünü, kendi insanlarının organlarının ticaretinin yaptığını ifade eden Hakkı, Türkiye´de yaptıkları haber ve makaleler, katıldıkları toplantılarla, Suriyelilere karşı olan yanlış bakış açısını düzenlemeye çalıştıklarını belirtti. Suriyeli gazeteci Hakkı, yaşadıkları sıkıntıların çok fazla olduğunu anlattı. Hakkı, bir soru üzerine 'Devrimden sonra Suriye´nin hiçbir yeri güvenli bölge değildir. Türkiye´nin geçmişte uyguladığı ´açık kapı´ politikası, ölüm sayısını alattı. Onun için açık kapı politikası çok önemlidir' dedi.

'Dünya, Suriye´yi parçalamada işbirliği yapmış'
Türkiye´de çıkan bazı gazetelerin nefret söylemini çok yoğun kullandığını ve zaman zaman bunun da hedef noktasına ulaştığını vurgulayan Suriyeli gazeteci Subhi Dusouki da, “Önceleri özellikle İstanbul ve Antalya´da bizlere karşı tepki söz konusuydu ve bazı Türk gazeteciler tarafından da nefret söylemi kullanılıyordu. Açık söylemem gerekir ki burada yaptığımız konuşmalar tüm Türkiye´de bu söylemin yok edilmesi konusunda çok faydalı oldu. Bu buluşmalar ile fikirlerimizi aktarma fırsatını bulduk ve bu buluşmalar içerisinde birçok insanla bir araya geldik' değerlendirmesini yaptı. Suriye´de ´devrim´in ekmek için değil, özgürlük, onur için yapıldığını savunan gazeteci Dusouki, geldikleri günden beri bunu anlatmaya çalıştıklarını da söyledi. Türk ve Suriye halkını birbirine bağlayan çok fazla unsur olduğunu, ayrışan noktaların ise çok az bulunduğunu belirten Subhi Dusouki, 'Bizim için Türkiye ikinci vatanımızdır. Bizler Suriyeyi isteyerek bırakıp gelmedi. İki ülke vatandaşları arasında çok sayıda evlilikler de var. Bu evlilikler savaş sonrası değil, çok daha öncesinde, sınır kentlerinde oldu. Savaş öncesi iki ülke halkı arasında hiç sorun olmadı. zaten iki ülke halkı da birbirine çok benziyor. İslam dini de bizi birbirimize bağlıyor. Biz, Suriyeli gazeteciler olarak yayınlarımızda dostluk mesajları veriyoruz. Bazı Türk gazeteciler de kendi yayınlarında bu yazılarımızı kullandı ve mesajlarımızı topluma iletti.
Bizler burada öyle bir sevgiyle karşılandık, o kadar güzel hisler yaşattınız ki bizlere, biz sonsuza bu aramızdaki iyi niyetin, iyi iletişimin kalacağını düşünmekteyim” diye konuştu.
Birçok ülkenin, dünyanın, Suriye ve halkının parçalanması konusunda işbirliği yaptığının görüldüğünü ifade eden ve kendisinin adını ölüm listesinde görünce ailesiyle birlikte Türkiye´ye sığındığını anlatan Dusouki, 'Suriye´nin parçalanması konusunda işbirliği olacağını hiçbir zaman düşünmemiştik. Buna karşı hep birlikte durmak zorundayız. Birlikte biz daha güçlüyüz. Biz, aynı ailenin fertleriyiz. Ama maalesef aile içerisinde iyi ve kötü de olabilir. Bizlerin gazeteciler olarak aynı platformda buluşmamız gerekiyor' dedi. Gaziantep´te yayınladıkları gazetenin ağırlıklı olarak Arapça, ama Türkçe ve Kürtçe yazıları da bulurnduğunu anlatan Dusouki, gazetenin iki ülke arasında kültürel yakınlaşmada rol oynamaya çalıştığını kaydetti.

Mülteci haberlerine otokontrol uygulaması mı var?
Global Haber Ankara Temsilcisi Faruk Demirel de Suriyeli sığınmacılarla ilgili haberleri medyanın mümkün olduğu kadar görmediğini, bu konuda bir anlamda ´otokontrol´ uygulandığını, kendilerinin ise yaygın medya olarak sığınmacılar konusunda yaşanan olaylara insani yönüyle bakmaya çalıştıklarını ifade etti. Demirel, “Bir süre sonra bazı sosyal medya hesaplarında yer alan haberler çok yanlış ve çok abartılı olarak yayılmaya başladı. Örneğin; ‘Suriyeli sığınmacılar sınavsız üniversiteye giriyor, sığınmacılara devlet çok fazla imkanlar tanıyor, onlar sağlık sisteminden ücretsiz faydalanıyor ama biz ücretsiz yararlanamıyoruz´ şeklinde ve bir süre sonra kademeli olarak ulusal medyada haber sayıları azalmaya başladı. Bu biraz da bilinçli bir tercih oldu. Bunun sebebi, bu haberler baktık ki Türklerin Suriyeli sığınmacılara olan bakış açısını biraz değiştirmeye başladı ve bir antipati uyandırdı. Hal böyle olunca biz ulusal basında dozunu biraz düşürdük. Mesela Türkiye dış yardımlar ve insani yardımlar konusunda dünyada en cömert ülke. Bu zaten Birleşmiş Milletler´in açıklamalarında da var. Miktar olarak baktığımız zaman dünyanın en çok insani yardım yapan ülkesiyiz. Fakat Türk insanında bir tepki oluşunca biz haberlerin biraz daha dozunu düşürdük. Zannediyorum şu anda da çok büyük bir olay olmadıkça ulusal haber kanallarında haber yapılmıyor' dedi.
Kanal 24 Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel ise yaşananları bir muhtaçlık ilişkisi üzerinden kurgulamayı doğru bulmadığını belirtti. Yiğitel, “Böyle durumları sıkıntılı görüyorum. Bütün dünyada yaşanabilecek şeyler bunlar. Özellikle bu coğrafyada sıkça yaşanabilecek şeyler. Biz de benzer bir şey yaşayabilirdik. Dolayısıyla bir muhtaçlık ilişkisi üzerinden bir şeylerin kurgulanmasını ben biraz daha sosyo-kültürel ve insan hakları merkezli bir sorun olarak görüyorum. Ama burada 7 yıl oldu ve artık ne yapacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Ben şimdi bir şey soracağım samimiyetle. Şu anda Suriyeli sığınmacılara dair hissettiğiniz duygu ya da etrafınızdaki insanların hissettiği duygu sizce kabul mü yoksa tahammül mü? Eğer mesele tahammül olsaydı çok sıkıntılı bir şey ile karşı karşıya olurduk' diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) işbirliği, Mülteci Destek Derneğinin (MUDEM) katkılarıyla Ankara´da düzenlenen “Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları” adlı toplantıya Hatay, Adıyaman, İstanbul, Gaziantep, Van, Sivas, Adana, İzmir, Batman, Diyarbakır, Muğla, İzmit, Konya, Ordu, Sinop ve Samsun´dan 6´sı Suriyeli toplam 144 gazeteci katıldı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —