Tarih: 28.04.2022 15:55

İskenderun İHD: Hak savunuculuğu cezalandırılamaz

Facebook Twitter Linked-in

Yargının adalet dağıtıcısı olmaktan çıkıp siyasal iktidarın baskı aygıtına dönüştüğü savunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun Şubesi, 'Adaletsizliğin kurumsallaştığı rtık hiçbir şekilde örtülemeyecek kadar çıplak hale gelmiştir' açıklamasını yaptı.

İstinaf mahkemesi tarafından beraat kararının bozulmasının ardından Gezi Parkı davasının 2021 yılında tekrar görülmeye başlandığını ve karar duruşmasında, adaletin yargıçlar eliyle derin yara aldığını ifade eden İHD İskenderun Şube Eşbaşkanı Ayten kılınç, mahkemenin 1.37 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala´nın ´hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs´ gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman´ın da ´hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etmek´ suçlamasıyla 18´er yıl hapisle cezalandırılıp, salonda bulunan kişinin tutuklanmasına hükmettiğini ifade etti. Kılınç, dernek binasında düzenlediği basın toplantısında, 'Bu kabul edilemez kararl, sadece yaşadığımız ülke için değil tüm yeryüzü için adalet talep eden insan hakları savunucularına yargı eliyle zulmedilmiştir. Karar tümüyle akla, vicdana ve hukuka aykırıdır. Çünkü adeta bir komediye dönüşen yargılama sürecinin hiçbir aşamasında hak savunucuları hakkında cezalandırılmalarını gerektirecek, her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı hiçbir delil ortaya konulamamıştır. Var olan tek delil ise Yargıtay içtihatlarına göre yasak kabul edilen kanuna aykırı dinleme kayıtlarıdır. Nitekim, mahkemenin karşı oy kullanan üyesi de “dosyada yer alan söz konusu dinleme kayıtlarının yasak delil mahiyetinde olduğunu, dolayısıyla da hükme esas alınamayacağını” karşı oy yazısında açıkça ifade etmiştir' dedi.

'İktidarı uluslararası sözleşmeler ve AİHM kararlarına uymaya davet ediyoruz'

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Osman Kavala´nın Gezi olayları sırasında güç ya da şiddet kullandığına, şiddet içerikli fiilleri teşvik ettiğine ya da bu fiillere izin verdiği veya bu türden suç oluşturan hareketlere destek sağladığına ilişkin herhangi bir delil bulunmadığını dile getirdiğini anlatıp, hak savunuculuğunun cezalandırılamayacağını ifade eden Kılınç, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Daha da ötesi AİHM, Kavala hakkında suç olarak iddia edilen konuların tümüyle temel hak ve özgürlüklerin kullanımına ilişkin olduğunu belirterek Türkiye aleyhine ihlal kararı vermiştir. Ayrıca AİHM, Kavala´nın tutukluluğunun bir tedbir olmaktan öte, ulusal ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde ve tamamen siyasi amaçlarla sürdürüldüğünü vurgulamaktadır. Kavala, Mücella Yapıcı ve diğer insan hakları savunucularına verilen ceza, yurttaş olmanın gereği olarak yapılan toplumsal ve demokratik itirazın cezalandırılmasından başka bir şey değildir. Bu kararla, yargının adalet dağıtıcısı olmaktan çıkıp siyasal iktidarın baskı aygıtına dönüştüğü ve adaletsizliğin kurumsallaştığı artık hiçbir şekilde örtülemeyecek kadar çıplak hale gelmiştir. Gezi, nasıl ki yurttaşların hak ve haysiyet mücadelesinin ifade bulduğu tarihsel bir an ise; bu vahim karar da çok daha koyu bir karanlığa yönelişin tarihsel eşiğini oluşturmaktadır. Bu kararla birlikte zaten içinde yaşadığımız zor ve baskı ortamının daha da katmerleneceği ilan edilmiştir. Buna rağmen, şimdi acil görev ve sorumluluğumuz böylesi bir baskı ortamının bizleri teslim almasına izin vermemektir. Topluma reva görülen bu adaletsizliğin karşısında kayıtsız ve sessiz kalmamalıyız. Aksine insan hakları ve demokrasi ilkelerine sahip çıkmakta, hak siyaseti yapmakta ısrar etmeliyiz. İnsan haklarına saygının, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün korunması için yıllardır mücadele eden bir kurum olarak, bu kararı en sert şekilde kınıyor ve reddediyoruz. Siyasal iktidara öncelikle Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi´nin tüm hükümlerine uygun bir şekilde insan hakları savunucularını korumakla yükümlü olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Siyasal iktidarı yargı üzerinde sürdürdüğü baskıya derhal son vermeye, anayasaya ve başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere imzalanan uluslararası sözleşmelere ve bu bağlamda oluşan yükümlülükler gereği AİHM kararlarına uymaya davet ediyoruz.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —