İstanbul'da Semih Çelik tarafından yarım saat arayla iki kadının katledilmesi, İskenderun Kadın Platformu tarafından kınandı. İskenderun Kadın Platformu adına açıklama yapan Meryem Çolak Keskin, "Yarım saat arayla katledilen iki kadın gösteriyor ki her yer suç mahalli. Hiçbirimiz güvende değiliz. Öfkemiz, isyanımız can güvenliğimizi sağlayamayan siyasi iktidara" dedi.
“Hayatlarımıza sahip çıkmak bir aradayız”
Eğitim Sen İskenderun Şubesin'de dün düzenlenen basın açıklamasında konuşan Keskin, "Şiddet faillerinin, istismarcıların korunduğu, aklandığı, cezasızlık politikalarıyla ödüllendirildiği coğrafyamızda haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkmak bir aradayız. İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılması ile cesaret bulan eril şiddet yaşamlarımızı hedef alıyor. Yargı paketleri adı altında şiddet failleri aklanıyor, sokağa salınıyor. Biz 'Bir kişi daha eksilmeyeceğiz' dedikçe, kadın katliamları her geçen gün daha vahşi boyutlar kazanıyor. Çocuklar da güvende değil! Çocuk istismarı giderek artıyor ve çocukları hayattan koparıyor. Biz bu satıları yazarken Tekirdağ’da istismara uğrayan iki yaşındaki Sıla bebeğin hayatını kaybettiğini, Manisa’da 3 haftadır kayıp olan Pelin Karaca’nın erkek arkadaşı tarafından öldürüldüğünü öğreniyoruz" diye konuştu.
“Kanun, etkin uygulanmıyor”
Kadına şiddetin artması ve meşrulaştırılmasının bir tesadüf olmadığını ifade eden Keskin, İskenderun Kadın Platformu adına yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Kadın cinayetleri münferit olaylar değildir, politiktir! Biliyoruz ki 22 yıllık iktidar döneminde AKP-MHP ortaklığı kadınları kamusal alandan silmek için elinden geleni yaptı, yapmaya da devam ediyor. İktidarın sürekli tekrar ettiği 'şiddete sıfır tolerans' sözlerinin ve 'kadına yönelik şiddet azaldı' iddiasının gerçekliği yansıtmadığı, her yeni kadın cinayetinde, kadına yönelik şiddete yapılan her ihmalde bir kere daha ortaya çıkıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı yıl olan 2021’de toplam 280 kadın cinayeti işlenmişken, 2022’de bu sayı 334’e, 2023’te ise 315’e çıktı. 2024 yılında ise bugüne kadar en az 300 kadın cinayeti veya şüpheli ölümü gerçekleşti. Siyasi iktidar kadına yönelik şiddetle mücadele etmek yerine kadına yönelik şiddeti önleyecek tüm mekanizmalar hedefine koymuş durumda. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, etkin uygulanmıyor; hatta kanun doğrudan cemaat ve tarikatlar tarafından hedef alınıyor, iktidarın bir pazarlık malzemesine dönüştürülüyor. Medeni Kanun, yine değiştirilmek isteniyor. Bu değişim kadının eşitsiz, şiddete açık bir hale getirilmesinin önünü açacak şekilde düzenlenmek isteniyor. Biz kadınlar bu yasayı da püskürtmeye hazırız. Kadınlar boşanmak istedikleri için öldürülürken boşanmaları engellemek, kadınları şiddet dolu evliliklere mahkûm edecek aile arabuluculuğu iktidar sözcülerinin dilinden düşmüyor. Şiddetle burun buruna kalan kadınlar, koruma kararı aldırmak için kendisini hırpalarken, iktidarın kolluk kuvvetlerinden mahkemelerine kadar şiddet görmezden geliniyor. Kadınlar şiddetle, öldürülme tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarında şikâyetleri hakkında 'kovuşturmaya yer yoktur' kararları veriliyor, verilen koruma kararlarının uygulanmaması ise kadınların ölümlerine sebep oluyor. Kadınları şiddete karşı koruyan tüm kanunlar ve politikalar 'aile birliğini bozuyor' denilerek hedefe alınıyor. İktidar “kutsal aile” dedikçe kadınlar ve çocuklar o ailelerin içinde katlediliyor. Asgari ücretin açlık sınırının altında kalması, kadınların kayıt dışı çalıştırılmasının yaygınlaşması, yeteri düzeyde sığınma evinin olmaması gibi faktörler; kendisi, çocukları için güvenli bir yaşam kurmak isteyen kadınların önüne koyulan engellerdendir. Kadına yönelik şiddetin önünü açan, önleyici mekanizmaların etkin çalışmasını engelleyen, kadınların kazanılmış haklarını hedefe koyan siyasi iktidara karşı en büyük gücümüz birliğimizdir. Bizler, katledilen kadınların adını bir an bile dilimizden düşürmeden bu öfke ve isyanla mücadele etmeye devam edeceğiz. Mücadelemiz, özgürce yaşadığımız, sokaklarda güvenle yürüyebildiğimiz, evlerden, iş yerlerinden, kampüslerden tacizcileri, katilleri yok edeceğimiz güne kadar sürecek."