Tarih: 07.06.2018 10:58

“İskenderun´a borcumu ödemek için yazdım”

Facebook Twitter Linked-in

Yazar İ. Yasemin Tümkaya ´Zehra´ adlı kitabını İskenderun Ayna Sanat Kültür Derneği ve Evimiz İskenderun Süpürge Derneği´nin geleneksel Çarşamba Sohbetleri etkinliğinde anlattı, kitabını okurları için imzaladı. Tümkaya, konusunun 1946-1986 yıllarında geçen kitabı İskenderun´a olan borcunu ödemek ve İskenderun´da yaşayan herkesin yüreğine dokunmak için yazdığını söyledi.

Kitap Zehra´nın doğumuyla başlayıp Yarıkkaya fırtınasıyla devam eden, kentten o dönemin köy yaşamının sınırlarıyla taşındığı Karaağaç´ta kültürel farklılıklara ve yabancılaşmayı da içeren bir süreci içine alan öykü ve kurgusunu okurlarıyla paylaşan Tümkaya´ya göre Zehra, sevdiği birinden alıp çevreyle, siyasetle, olaylarla, dinle beslediği bir kitap. Tümkaya, bunu, “Çünkü burada hem din var, hem siyaset var, hem inancın tartışılması var, sorgulanması var, hem bütün dinlerin karışıklığından ortaya çıkan sorunlar var, ölümler var, cinayetler var. Kendisi küçük ama içi büyük, dolu bir kitap” olarak özetledi.

Zehra´da bir dönemi de anlatıyor
Aile, gelenekler, kültürel iklim, yaşam tarzının da incelendiği kitabı severek yazdığını, karekterin ise beslemelerle oluştuğunu ifade eden Tümkaya, “Bir ailenin kızını aldım onu işledim. Bu gerçek yaşanmışlıklardan alınmıştır ama bir tek ailenin, bir tek Zehra´nın öyküsü değil. Zehra´nın karakterine, yapısına hep dışarıdan beslemelerle bu hale geldi. Kitabın başı, sonu beslemelerle oluşturuldu. Bir kişiye ya da bir aileye ait değil ama bir döneme tamamen aittir. O dönemin içini anlatıyor. 1946 yılından 1986 yılına kadar olan süreyi kapsıyor. Zehra´nın doğumu ile başlıyoruz, Yarıkkaya Fırtınası ile devam ediyor” diye anlattı.

“Önemli olan yüreğe dokunabilmek”
Kentten ‘köye´ evlilikle birlikte taşınan bir yaşamla birlikte ideallerin de aktarıldığı söyleyen Tümkaya, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Zehra´da yaşanmış bir olaydan çıkılıyor. Zehra´nın kendi adına öyle bir şey yok ama yaşanmış bir olayı alıp onun hayatına ekledim. Toplama bilgisayar dediğim bu şekilde oluyor. Karaağaç´a gitmesi de kendisinin hayatı değil başka bir hayatı oraya taşıdım. Yazar olmak böyle bir şey oradan buradan alıp, sokaktan alıp, gördüğünü alıp, kafanda harmanlayıp ondan sonra bir yere oturtmak… İşte Zehra kitabının serüveni bu.  Bunu okuyan iki üç arkadaşım; ‘Sanki bir film izliyor gibiydik, okurken her şey gözümün önünde canlandı ve bu bizim için çok iyi oldu, kendimizden bir şeyler bulduk´ şeklinde yorum yaptılar. Yüreğe dokunabiliyorsam ne mutlu bana. Önemli olan yüreğe dokunabilmek. İnşallah Zehra´yla hepinizin yüreğine dokunuruz.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —