Akın Bodur/İskenderun
Kadının, toplumsal yapının temeli olduğunu, şiddet ve istismarın karşısında bulunduklarını ifade eden İskenderun Kaymakamı İskender Yönden, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanıma Gününde kadınlara şu sözlerle seslendi: 'En ulvi görev olan annelik başta olmak üzere, toplumsal yapımızı şekillendirip, topluma faydalı nitelikli bireylerin yetişmesinde önemli bir rol üstlenip, ayrıca da üretime katkıda bulunarak, birçok ulvi görev ifa etmekte olup, toplumsal hayatımız ile devlet ve millet yapımızın odağında yer almaktadır. ´Cennet annelerin ayakları altındadır´ buyruğuna muhatap kılınan bir anlayışın mensupları olarak bizler, kadınlarımıza yönelik şiddet, ayrımcılık ve istismarın her daim karşısındayız. Yaşamımızın her anında varlıklarıyla onurlandığımız, şefkat sevgi ve merhamet kucağı olmasının yanı sıra asil duyguların merkezi ve fazilet timsali olan tüm kadınların her daim yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ederken, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olarak idrak edilmekte olan bu özel günün vesilesiyle tüm kadınların hiç bir şiddete ve istismara maruz kalmadan huzur, mutluluk, sağlık ve esenlikle yaşayabileceği bir dünya temenni ediyorum.'
İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun şubesi de dernek binasında yaptığı basın açıklamasında, kadına yönelik şiddetin, sistemin politikaları sonucu olduğunu ifade etti. İHD adına açıklama yapan Ayten Kılınç, 'Kadınları katledenlerin cesareti, cezasızlık politikasının ürünüdür. Çünkü, siyaset ve yargı önce kadını suçluyor. Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesine ve bunlarla mücadeleye dair sözleşme olan İstanbul Sözleşmesinin hükümlerine uyulmuyor. Oysa, 2011´de imzalanmış olan bu sözleşme Türkiye Anayasındaki hükümlerle eş değerdir' dedi. Kılınç, yöneticilerin kadına karşı şiddetin önlenmesi için her türlü tedbiri alması gerektiğini, toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmak için politikaların üretilmesi gerektiğini ifade etti.
Baro, ihlalin nedenlerini sıraladı Hatay Barosu Kadın Hakları Komisyonu da yaptığı açıklamada, dünyanın her yerinde kadınların, dayanışma ve mücadele ruhuyla, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, aile içi ve toplumsal şiddete, ayrımcılığa karşı çıkmakta; kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için mücadele çağrısı yapmakta ve çözüm öneriler sunduğunu belirtti. komisyon başkanı Melahat Yılmazlar Kahramanoğulları, 'Çünkü kadınlar, ne yazık ki dünyanın her yerinde hukuki, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda saldırıya maruz kalmakta ve sömürüye uğramaktadır. Ülkemizde ise, kadına yönelik şiddette her geçen gün artış yaşanmakta; kadınlarımız fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddete maruz kalmakta ve hatta yaşam hakları vahşice ellerinden alınmaktadır. Yasal mevzuattaki tüm değişiklik ve düzenlemelere rağmen, kadına yönelik şiddetin artarak devam etmesinin nedeni toplumsal zihniyet dönüşümünün sağlanamamış olması ve şiddetin kaynağına odaklı çözümlerin geliştirilmemiş olmasıdır. Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için temel öge, mevcut toplumsal zihniyetin değiştirilmesidir. Devletin çok yönlü ve bütüncül politikalar üretmesi yanında, bu mücadelenin toplumsal düzeyde, genele yayılarak etkin ve kararlı bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Ancak pratikte devletin, zihniyet dönüşümüne yol açacak politikalar oluşturmadığı gibi tam tersi kadınların insan haklarını ve en önemlisi yaşam haklarını koruma altına alan kanunları ve uluslararası sözleşmeleri kaldırmaya yönelik talepler karşısında etkisiz kaldığını görmekteyiz. Kadın kazanımlarını hukuken ortadan kaldıracak yasal düzenlemelerin yapılmaya çalışılması, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması, Diyanet İşleri Başkanlığı´na bağlı kurumlarda üniversitelerde ve kamu-kurum ve kuruluşlarında kullanılan dil ve açıklamalar kadın mücadelesini olumsuz etkilemekte, kadının insan haklarının ihlalinin artmasına yol açmaktadır. İstanbul Sözleşmesi´ni imzalayan bir ülke olmamıza rağmen, aile hukuku ve kadına karşı şiddet alanında uzlaşma ve arabuluculuk uygulamasının düşünülmesi, nafaka konusunda yapılmak istenilen değişiklik sözleşme hükümlerinin ihlali olacağı için kabul edilemez. Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Gününde, her gün olduğu gibi, kadınların Cumhuriyetle ve uluslararası sözleşmelerle elde ettiği kazanımları ihlal edecek ve ortadan kaldıracak düzenleme ve değişikliklerin karşısında olmaya devam edeceğimizi, kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması için mücadelemizi sürdüreceğiz' dedi. CHP İskenderun İlçe Başkanı Yusuf Mansuroğlu da önceki gün partisinde düzenlenen toplantıda, 21. yüzyılda kadına şiddet olaylarının tartışılmasını ve bu nedenle bir araya gelinmesini içine sindiremediğini belirtti. Anne, eş, kardeş olan kadınları 'onurumuz, gururumuz, namusumuz' olarak niteleyen Mansuroğlu, her ailenin oluşmasında en büyük payda kadınların bulunduğunu ifade etti.
Milletvekili Şahin: Bütçe, toplumsal cinsiyet körü
'25 Kasım, Mirabel kızkardeşlerin vahşi bir şekilde katledildikleri, utanç gününün ve insanlık ayıbının yıl dönümüdür. Ne yazık ki bu utanç ve ayıp hâlâ giderilememiştir. Özellikle ülkemizde kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda önemli bir mesafe kat edilememiştir. Hatta rakamların ortaya koyduğu üzere daha da geriye gitmektedir' değerlendirmesinde bulunan Hatay CHP Milletvekili Suzan Şahin, şu değerlendirmede bulundu: 'Dünya Ekonomik Forumu 2018 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu´na göre, 149 ülke içerisinde 130. sırada olan ülkemizde, ömrü boyunca cinsiyete dayalı şiddete maruz kalma olasılığı değerlendirmesinde yüzde 42 ile OECD ülkeleri içerisinde en kötü durumdaki ülkelerden birisidir. Atatürk, kadınlarıla ilgili ´Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın´ demiştir. Atatürk´ün bizlere miras bıraktığı bu sözün karşılığı ne acıdır; günümüz AKP iktidarınca anlaşılamamıştır. Kadınlar omuz üstünde tutulmak bir yana, ekonomi, siyaset, eğitim başta olmak üzere birçok alanda eşitsizliğe ve ayrımcılığa uğramakta, hatta can güvenlikleri bile sağlanamamaktadır. Ülkemizde kadına yönelik şiddet oranları en yüksek rakamlara ulaşmış, kadınlar özellikle AKP iktidarı boyunca Cumhuriyet ile birlikte kazandığı tüm hakları kaybeder bir noktaya gelmiştir. Özellikle kadınlara yönelik ayrımcı söylemlerin devlet yetkilileri tarafından dile getirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda atılan olumlu adımları boşa düşürerek, çelişkili bir durum ortaya çıkarmakta, ayrımcılık ve eşitsizliği meşrulaştıran bir ortam yaratmaktadır. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde işgücüne katılım oranı daha da artıyor, gibi söylemler kadınların ekonomik, toplumsal ve siyasi alanda eşit görülmediğinin bir itirafı olarak ortaya çıkmaktadır. TÜİK verilerine göre kadınların istihdam oranı yüzde 32,6 ile sınırlı kalırken, istihdam edilen kadınların yüzde 43´ü kayıt dışı ve güvencesiz işlerde çalışmaktadır. Yaklaşık 2 milyon kadın ise bakım emeği nedeniyle istihdama ya hiç dahil olmamakta ya da ayrılmaktadır. Genç kadın işsizliği hızla artış gösterirken, kadın işsizliği yüzde 15,5, genç kadın işsizliği yüzde 35,5 gibi kritik bir düzeye ulaşmıştır. 15-24 yaş arası kadınların yüzde 37,2´si de ne eğitimde ne de istihdamda yer almaktadır. Siyasi temsil açısından ise seçmenlerin yarısını oluşturan kadınların parlamentodaki temsil oranı son seçimlerde yüzde 17,3 düzeyinde kalırken, bu oran dünya ortalaması olan yüzde 24,3´ün çok altındadır. Bunun dışında kadınlar birçok karar alma mekanizmalarından dışlanmakta ve temsil oranları oldukça düşük düzeylerde seyretmektedir. TBMM´de görüşülen 2020 bütçesi de toplumsal cinsiyet körüdür. Kadın ve erkeğin toplumun tüm katmanlarına eşit katılımı, bu konudaki eşitsizliklerin giderilmesi konusunda bir farkındalık ne yazık ki bütçe kalemlerinde görülemediği gibi toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı 11. Kalkınma Planı´ndan da kavram ve anlam olarak çıkarılmıştır. Bu eşitsiz politikalar kadınlara daha çok şiddet ve yoksulluk olarak geri dönmektedir.' Milletvekili Şahin, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasada belirtilen koruyucu ve önleyici tedbirlerine rağmen mevzuatın yeterince uygulanmaması nedeniyle ülkemizde yaşayan her 10 kadından 4´ü kendisini güvende hissetmediğini savundu.
AKP Hatay İl Kadın Kolları Başkanlığı ile AK Parti Kadın Kolları Hatay İl Başkanlığı, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle Antakya´da yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe, Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelik, Antakya Belediye Başkanı İzzettin Yılmaz´ın eşi Saadet Yılmaz ile partinin il kadın kolları başkanı Sara Gök ile kadın cinayeti ile gündeme gelen Sibel Kaya´nın ailesi de katıldı. Partisinin 5 milyona yakın üyesinin kadın olduğunu ifade eden açıklama yapan Gök, 'Dünyada kadın ve şiddet kelimelerini kullanarak oluşturulmuş cümleler ile ülkemizde ya da yurtdışında siyasi istismar yapanlar gibi üstünlük taslamak için de toplanmadık. Sadece kendi rahatlığını ve konforunu düşünüp, her fırsatta sahte gözyaşları dökenler gibi olmak için de burada değiliz. 17 yılı aşkın iktidarımızda, her daim ortaya koyduğumuz samimiyet ve sorumluluk bilincimizle bu derinden kanayan yaraya derman olmaya çalıştık. Bu dönem içinde, gerek partimiz gerekse kurulan tüm hükümetler ve özellikle de kadından sorumlu bakanların tavizsiz mücadeleleri ve saygın çabaları apaçık ortadadır. Bugüne kadar kadınların yaşadığı sorunlarla ilgili yapılmış yasal düzenlemelerle kadınların ekonomi, siyaset, bilim ve eğitimde güçlendirilmesine önemli katkılar sağlanmıştır' açıklamasını yaptı. Gök, geçen haftalarda ilde yaşanan acı hadiseler karşısında ülkelerin, şehirlerin, mahallelerin veya apartmanların içine münferit olarak yayılmış, birer virüs gibi sızmış bu hastalıklı hücreleri teker teker ayıklayıp bertaraf etmek için tüm tarafları dayanışmaya davet ettiklerini belirtti.
CHP Hatay İl kadın kolları Başkanı Filiz Haksöz de yaptığı açıklamada, kadınlara yönelik işlenen cinayetlerin, en yakınları tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. HBB Şehir Tiyatrosu, Kadına Şiddetle Mücadele Günü´nde ´Bir kadın uyanıyor´ adlı oyunu, Antakya´da sahneledi. Oyununu HBB Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Ülkü Tecimen ve HBB çalışanları da izledi. HBB´den yapılan açıklamaya göre, oyunla, tüm toplumları derinden etkileyen bir konu haline gelen ve özellikle son yıllarda ülkemizde sıklıkla gündeme gelen kadına yönelik psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddetin boyutlarına dikkat çekildi; Toplum tarafından kadın ile erkeğe yüklenen ve sosyal olarak kurgulanan roller, davranışlar ve eylemlerin yol açtığı şiddet ifade edilmeye çalışıldı.
CHP Arsuz Kadın Kolları adına parti binasında düzenlenen toplantıda konuşan Güler Devrim de şunları ifade etti: 'Önümüzdeki günlerde yasalaşması konuşulan yargı paketine göre, nafaka hakkımız kısıtlanmak isteniyor. Amaç; kadının erkeğe bağımlı yaşaması, şiddetin her türlüsüne ses çıkaramaz hale gelmesi. Biz eşitiz, varız. Uğradığımız şiddete karşı susmayacağız. Bir kişi daha eksilmemek için mücadele edeceğiz ve kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Geleceğimize ve hayatımıza sahip çıkmak için bir araya geldiğimiz ve şiddetsiz bir memleket hayal ettiğimiz bu günde biz daha çok bir olacağız, iri olcağız, diri olacağız. Mirabel kardeşlerden günümüze şiddete, tacize ve tecavüze uğrayan, kahkahası yasaklanan, emeği değersizleştirilen kısacası şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadınlar için mücadele ediyoruz ve edeceğiz.'
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55