Türkiye Kamu-Sen Hatay Temsilcisi Hayrettin Şahin, 1-3 Kasım tarihleri arasında Antalya´da toplanan başkanlar kurulu toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı.
Antakya/SES
Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulunun, Konfederasyonun kuruluşunda belirlediği ilkeleri, tavizsiz bir biçimde koruduğu çizgisini, kararlı mücadelesi ve sendikal harekete sunduğu katkıyla bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk memur sendikacılığının öncüsü olmak için her türlü çabayı göstereceğini, kararlı ve cesur sendikacılık çizgisinde Türk milletinin değerleriyle ters düşmeyecek şekilde kamu görevlilerinin hak mücadelesini yükselteceğini ifade eden şahin, yazılı açıklamasında şunlara yer verdi: '3 milyon dolayında kamu görevlisi, 2 milyon emekli ve aileleri ile toplam yaklaşık 20 milyon vatandaşımızın 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin olarak mali ve özlük haklarının belirlendiği 5. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri, mutabakatsızlıkla sonuçlanmış, ardından başvurulan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu ise hükümetin maaş artış teklifini aynen kabul ederek, etkisiz ve yetkisiz bir Kurul olduğunu adeta tescil etmiştir. Toplu sözleşme sürecinin sonuçsuz kalması, kamu görevlileri ve emeklilerinin sorunlarının da çözümsüz kalmasına neden olmuştur. Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu aşağıda sıralanmış olan taleplerinde ısrarcı ve sorunların çözümü noktasında inisiyatif almakta kararlıdır. Kamu görevlilerinin en büyük sorunlarının başında, ülkedeki vergi sisteminin adaletsizliği gelmektedir. Gelir dağılımındaki adaletsizliğin kaynağı da vergi sistemindeki bu adaletsizliktir. Ücretli kesimden alınan gelir vergisi oranlarının kısa sürede yüzde 20 ve yüzde 27´lik dilimlere yükselmesi nedeniyle kamu görevlilerinin maaşları yıl içinde düşmekte, alınan maaş zamları artan vergi yüküne gitmektedir. Her ne kadar görüşülmekte olan tasarı ile yüksek gelirli kesimin gelir vergisi oranları artırılacak olsa da gerek vergi istisnaları gerekse sonradan getirilen vergi afları nedeniyle yüksek gelirli kesimin ödeyeceği vergi miktarının artmayacağı, vergi yükünü yine çalışan kesimin taşıyacağı aşikardır. Bu nedenle Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu, gelir vergisine ilişkin mevzuatta çalışanlar lehine bir düzenleme yapılmasını, yüzde 15 ve yüzde 20´lik vergi dilimlerinin matrahlarının en az iki katı seviyesine çıkarılmasını talep etmektedir. 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilen seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı öğretmen, polis, hemşire ve imamların ek gösterge rakamlarının 3600´e yükseltileceğini ifade etmiştir. Ancak aradan geçen süreye rağmen verilen sözlerin tutulmadığını üzülerek görmekteyiz. Bu çerçevede en doğru yol; Cumhurbaşkanı tarafından verilen söze paralel olarak öğretmen, din görevlisi, hemşire ve polisler yanında müdürler, müdür yardımcıları, şefler, merkez taşra ayrımına tabi tutulanlarla, kurum içi yükselme sınavıyla gelen uzmanlar, idareci konumundaki kamu görevlileri, denetmenler, avukatlar, ek gösterge uygulamasından hiç faydalanamayan mübaşir, teknisyen yardımcısı, şoför gibi Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil olan personel gibi bütün kamu görevlilerinin ek gösterge rakamlarının yeniden ve adaletli bir şekilde düzenlenmesi olacaktır. Bu konuda hazırlanmasına katkıda bulunduğumuz ve uzun süreden beri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu´nda beklemekte olan kanun teklifinin bir an önce gündeme alınmasını talep etmekteyiz. Kamu görevlilerinin çalışırken elde ettiği ücret ile emekli olduğu zaman alacağı maaş arasındaki uçurumu kapatmak, özellikle emekli kamu görevlilerini yoksulluk sınırında yaşamaktan kurtarmak amacıyla, memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, döner sermaye, ek ders, sosyal denge sözleşmesi gibi tüm ödemelerin emekli keseneği dâhil edilerek, yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi, bu yolla her çalışanın eline geçen ücret ile orantılı emekli maaşı almasının sağlanması gerekmektedir. Kamu görevlilerinin atanmalarında, görevde yükselmelerinde, tayin ve terfilerinde tarafsızlık ve liyakat ilkelerinden vazgeçilmemesi; hak eden memurun hak ettiği göreve gelmesi; kamu kurum ve kuruluşlarında, çalışma barışının, birlik, dayanışma ve verimlilik artışının sağlanması için en temel gerekliliktir. Kamu görevlilerinin ayrıştırılmasının, kadrolaşmanın, adam kayırmanın, haksızlığın, hukuksuzluğun son bulmasının, kamu kurum ve kuruluşlarının idarelerinin tarafsızlığının sağlanmasının adil bir sınav ve atama sistemi ile çağdaş bir yönetim anlayışının oluşturulmasından geçtiği bilinmelidir. Bu kapsamda özellikle yönetici atamalarında yazılı sınava dayalı adil, şeffaf ve tarafsız bir sistem oluşturulmalı, kamuya personel alımlarında mutlak surette yazılı sınava itibar edilmeli, taraflı değerlendirmelere açık sözlü sınav uygulamasından bir an önce vazgeçilmelidir. Kamuda iş güvencesini zayıflatan, her türlü baskı ve istismara açık bir yapı arz eden 4/B´li, 4/C´den 4/B´ye geçen sözleşmeli, geçici, vekil, idari hizmet sözleşmeli gibi adlar altında güvencesiz istihdam modelinin kaldırılarak isteyen personelin memur kadrolarına geçirilmesi sağlanmalı, kamu kuruluşlarında memur işi yapan işçiler de aynı çerçevede kadroya geçirilerek kamu istihdam yapısı güvenceli bir şekilde düzenlenmelidir. Sözleşmeli personel arasından 4+2 yıl zorunlu hizmete tabi olanların bu sürelerinin 3+1 yıla düşürülmesi bir kazanım olsa da sorunu kökten çözecek bir uygulama olmamıştır. Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu, hak ve sorumluluklarda eşitlik, aile birliğinin sağlanması ve adaletin bir gereği olarak istisnasız tüm güvencesiz sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi hususunda kararlı ve ısrarcıdır. Kamuda liyakat ilkesinin bir gereği olarak Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil personel bir defaya mahsus olmak üzere Genel İdari Hizmetler Sınıfına geçirilmeli, bu yolla kamu görevlilerimiz arasında oluşan adaletsizlikler giderilmeli, herkesin eğitim seviyesinin gerektirdiği kadro derecesine yükselmesi sağlanmalıdır. Geçmiş yıllarda yaşanan gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda Kamu Görevlileri Hakem Kurulu´nun 2020 yılı için verdiği yüzde 4+4, 2021 yılı için yüzde 3+3 maaş zammı kararı, yetersiz ve mesnetsizdir. Bu artış 2020 yılının ilk yarısı için en düşük dereceli memur maaşına 120 TL, ortalama memur maaşına ise 160 TL dolayında bir artış anlamına gelmektedir. Her ne kadar yetkili mercilerce yıllık enflasyonun yüzde 8,5´e düştüğü ifade edilse de son bir yıl içinde doğalgaz yüzde 53,8, tütün ve çay yüzde 50, meyve yüzde 25, sebze yüzde 13, ortalama gıda harcamaları yüzde 17, ulaşım yüzde 14,5, kira yüzde 12 zamlanmışken son yapılan zamla birlikte elektrik fiyatlarındaki yıllık artış da yüzde 43´lere ulaşmıştır. Vatandaşın zorunlu harcamaları yüzde 15´ler dolayında zamlanmışken yeniden değerleme oranları yüzde 22,58 artırılıp vergi, resim ve harçlara bu oranda zam yapılırken memur ve emeklilere yıllık ortalama yüzde 8,2 maaş artışı yapılması adalet ve hakkaniyetle bağdaşmayan bir durumdur. TBMM gündemine taşınmış olan 2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı´nda memur maaşlarına yapılması planlanan artışların revize edilmesi yerinde bir karar olacaktır.'
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55