İskenderun/SES
Milletvekili Kaşıkçı, şöyle konuştu: "Deprem bölgesi tamamen hazır olmadan mücbir sebep hâlinin sonlandırılması, bir yandan vergi verenler ile mali idare arasında köprü görevi gören mali müşavirler ve yeminli mali müşavirleri diğer yandan da mükellefleri telafisi güç durumlara düşüreceği bilinmelidir. Depremden etkilenen bölgeler hâlen yıkık dökük vaziyette olduğu gibi, vergilendirmenin muhatabı olan tüm kesimlerde psikolojik, sosyolojik ve ekonomik çöküntüler de devam etmektedir. Mevcut tahribatın giderilmesi aşamasında devletimizin imkânları seferber edilirken özel sektörün de üzerine düşen katkısını teminen kademeli geçişe olan ihtiyaç tartışmasızdır. Mevcut teklifin yasalaşması ve bu düzenlemeden hareket ederek sürenin uzatılmasında mükellefleri kategorize hâlde ayrıştırmak ve belirlemeleri bu eksende uygulamak depremin etkisi ve yükünü daha da ağırlaştıracaktır. Mücbir sebep hâli süresinin uzatılmasının reel ekonomide birtakım olumsuz etkiler yarattığı tartışmasızdır. Ancak, getireceği faydaların oluşturduğu maliyetlerle mukayese edilmeyecek kadar yüksek olduğu da bir diğer gerçektir. Depremin büyüklüğü ve doğurduğu tahribat dünya genelinde "asrın felaketi" olarak adlandırılmıştır. Bu hâlde, mükelleflerin belirlenen kriterlerin bir veya birkaçıyla kategorize edilmesi varılmak istenen amaca hizmet etmeyecektir. Örneğin kanuni merkezi İskenderun'da olmasına rağmen vergilendirilecek gelir unsurlarının kahir ekseriyetini Kırıkhan veya Hassa bölgesinden elde eden bir mükellefte bölgesel kriteri esas almak veya organize sanayi bölgesi, teknoloji geliştirme bölgesi veya serbest bölgede faaliyet göstermesine rağmen henüz yatırım harcamalarını tam bitiremeyen bir mükellefte çalışma bölgesi kriterini uygulamak veya aktif toplamı belirli bir büyüklükte olmasına rağmen finansal sıkıntılar içerisinde bulunan ya da bu aktif büyüklüğünü bankalardan alınan kredilerle sağlayan mükellefleri aktif büyüklük kriterleriyle sınıflandırmak veya ciroları çok yüksek olmasına rağmen cüzi kârlarla çalışan bir demir çelik işletmesinde ciro miktarını nazara almak veya istihdam sorununun çözümünde kamu yararını gözeterek fazla sayıda işçi çalıştıran işletmelerde çalışan sayısından hareketle mücbir sebep hâlinin dışına çıkmak hem mükellefleri cezalandırmak hem de adil olmayan bir uygulamanın ötesinde haksız rekabetin oluşmasına meydan verecektir. Bu nedenle, temel beklentimiz hiçbir kritere bağlı olmadan ve ayrıştırmadan genel manada 30/11/2024 tarihinde sona eren mücbir sebep hâli uygulamasının 1/12/2024 tarihinden geçerli olmak üzere, bir defaya mahsus ve son olacak şekilde 31/5/2025 tarihine kadar uzatılmasıdır. Bu uzatmada karışıklığın önüne geçilmesi için de ayrıca bir tasnif yapılmalıdır, bu tasnifte de önerimiz 2022 ile 2023 yılları için son tarihin 31/5/2025, 2024 yılı için son tarihin 30/9/2025 ve 2025 yılı için son tarihin de 31/12/2025 olması doğru olacaktır."
Amme alacaklarının tahsili hakkında da değerlendirmede bulunan MHP Hatay Milletvekili Kaşıkçı, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un hâlâ yürürlükte bulunan ve vadesi geçmiş borçların tecil ve taksitlendirilmesini düzenleyen 48. maddesini de mücbir sebep hâli uygulamasından ayrıştırmak mümkün değildir. Bahse konu madde, vadesi geçmiş borçların yapılandırılmasını düzenleyen ana maddedir. Bu maddenin verdiği yetkiye istinaden de Tahsilat Genel Tebliği yayımlanmıştır. Bahse konu madde ve genel tebliğde mücbir sebep hâlinin uygulandığı bölgelerde mükelleflerin vadesi geçmiş vergi borçlarının talep edilmesi durumunda faizsiz olarak yirmi dört ay eşit taksitlere bölüneceği düzenlemesi mevcuttur. Uygulamada tecil talebinin kabulünde mali idareye şartları belirleme, taksit sayılarının düzenleme, gerektiğinde tecil talebini kabul etmeme ve icrai işlemlere devam edebilme, çok zor duruma düşürüldüğünün ispatını isteme, borcun bir kısmının ödetme ve borç karşısında teminat talep etme hakları da verilmiştir.
Yani bir diğer ifadeyle, mücbir sebepten mütevellit tescil işlemlerinde defterdarlıklar birçok subjektif yetkilerle donatılmış durumdadır. Biz kısaca bu durumla ilgili de şunu önermekteyiz: Doğması muhtemel ihtilafları önlemek, mükelleflerin maddi yaralarını sarmak ve her türlü ödeme kolaylıklarını da uygulamaya sokmak için yeniden yayımlanacak Tahsilat Genel Tebliği ile mükelleflerin müracaatı hâlinde idarece hiçbir kural ve şartlar belirlenmeden ve borç karşılığı rasyolar ve teminat istenilmeden Haziran 2025 tarihinden başlamak üzere ikişer aylık taksitler hâlinde ödenmek üzere faizsiz şekilde tecil ve taksitlendirmenin yapılması yönünde takdir ve değerlendirme yetkilerini de ortadan kaldıran düzenlemenin acilen yürürlüğe konularak mükelleflere finansal planlamayı yapma imkânı oluşturulmalıdır."
MKÜ ve İSTE adına geliştirme ödeneklerinin arttırılmasını isteyen MHP'li Kaşıkçı, Mühendislik Meslek Kanunu'nun da çıkarılmasını istedi. Kaşıkçı, "Mühendisler Türkiye'nin kalkınma gücüdür, devletimizin güzide kurumlarında ülkemizin kalkınması için çaba gösteren mühendis, mimar, şehir ve bölge plancısıyla, teknik kadrolarda çalışan çok sayıda insanımız bulunmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak mühendislik meslek kanunu çıkarılarak mesleki gelişimin teşvik edilmesi, bilgi ve tecrübenin ödüllendirilmesi, kamu mühendisi maaşının yakın geçmişe kadar mühendisle aynı maaşı alan dengi meslekler seviyesine çıkarılması, tüm kazanımların emekliliğine de yansıtılması görüşündeyiz" dedi.
10422,2%-0,81
36,58% 0,08
39,74% 0,34
3404,67% 0,29
5532,22% 0,00