Sadet Berkyürek/SES
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hataylı iş insanları, tarım sektörü temsilcileri, apartman görevlileri ve muhtarlarla buluştu.
Siyaseti sosyal kimlikler üzerinden yaptıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Genelde kimlik lafı bizde farklı algılanır sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Muhtarlar bir sosyal kimliktir, apartman görevlileri bir sosyal kimliktir, işçiler bir sosyal kimliktir, milletvekilleri bir sosyal kimliktir, devlet memurları bir sosyal kimliktir, ev kadınları bir sosyal kimliktir. Dolayısıyla belli bir sosyal kimliğe sahip olanların sorunlarını oturup düşünmemiz ve tartışmamız lazım. Çünkü o kimlik içerisinde herkes var. İşsiz dediğiniz sadece muhtarların çocuğu işsiz değil ki, her partiden insanların çocukları işsiz. Sanayici dediğimizde hepsi bir partili değil ki, çok farklı siyasi görüşte olan sanayicilerimiz var, çiftçilerimiz var, üreticilerimiz var. Dolayısıyla politikamızı sosyal kimlikler üzerine inşa edip o sosyal kimlikte yaşayanların ya da olanların sorunlarını çözmeye çalışıyoruz ve çaba harcıyoruz” diye konuştu.
Kılıçdarloğu´ndan demokrasi vurgusu
Demokrasiyi ‘güçler ayrılığı ilkesi´ tanımıyla da ele alan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Demokrasi ne demek? Düşüncelerimizi özgürce ifade etmek demek. Demokrasi ne demek? Can ve mal güvenliği demek. Demokrasi ne demek? Eğer bir yerde haksızlığa uğrarsam mahkemeye başvururum ve adalet tecelli eder ve adalet benim hakkımı bana teslim eder. Demokrasi budur. Demokrasi gazeteler, siyaset kurumu yerin geldiğinde siyasi otoriteyi iktidar muhalefet ne olursa özgürce eleştirebilmektir. Demokrasi budur. Demokrasi güçler ayrılığı ilkesi demektir aynı zamanda. Meclis hata yapabilir, 600 milletvekili hata yapabilir, yanlış bir kanun çıkarabilir. Kim denetleyecek? Anayasa Mahkemesi denetleyecek. Diyecek ki, 600 kişi bir araya geldiniz kanun çıkardınız bu kanun yanlıştır düzeltin diyecek ve düzelteceğiz. Yürütme organı bir karar alır bakanı, başbakanı, cumhurbaşkanı karar alır karar yanlışsa gidersiniz mahkemeye hakkımı teslim edin dersiniz. Bu karar yanlıştır. Yargı onu düzeltir, hatayı düzeltir. Dolayısıyla demokraside hiçbir güç bağımsız ve denetimin dışında değildir. Her güç mutlaka denetlenir. Çünkü kontrolsüz güç güç değildir felakettir. Felaketten kaçınmak istiyorsanız her gücün denetlenmesi lazım.”
“Demokrasinin temel taşı muhtarlardır” diyen Kılıçdaroğlu, muhtarların öncelikle kendi tarihlerini bilmesini istedi, Anadolu´da yapılan ilk seçimin 1833 yılında Kastamonu´nun Taşköprü ilçesinde bir muhtarlık seçimi olduğunu hatırlattı. Seçimlerin demokrasinin temeli ve özü olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, işin temelinde milletin iradesinin yattığını hatırlattı. Muhtarlık yasası, muhtarlık evi, muhtarlık bütçesi ile ilgili iktidarlarında yapılacaklara da işaret eden Kılıçdaroğlu, köy tüzel kişiliklerini de iade edeceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Muhtarlık kamu kurumu olarak kabul edilmiyor. Bunun değişmesi lazım. Belediye yasasında muhtarların kamu kurumu olarak tanımlanması lazım. Tanımlandığı zaman belediyeyle muhtarlar arasında işbirliği olacak, ortak proje geliştirecekler, ortak çalışma yapacaklar, hem mahalleli, hem belediye rahat etmiş olacak. Bunun yapılması lazım.”
´Ortadoğu´da barış´ sözü
Ortadoğu´da Barış ve İşbirliği Teşkilatını kuracakları, Ortadoğu´yu bir barış havzasına döndürecekleri sözünü veren Kılıçdaroğlu, Hatay´da Suriyeli göçmen sorununa da değindi, üç aşamalı bir çözüm önerdi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Yaşadığınız bölgede Suriyelilerde var. Bazen Suriyelilere kızıyoruz, vay efendim Suriyeli geldi şöyle yaptı, böyle yaptı diye kızıyoruz, bağırıyoruz, çağırıyoruz. Suriyelinin bir kabahati yok arkadaşlar. Adam kaçmış canını kurtarmış. Çoluk çocuk, kadın, genç, yaşlı herkes gelmiş. Kime kızacağız? Suriyelileri buraya getirene kızmamız lazım. Bu Suriyeliler buraya niye geldi? Nasıl oldu da bu böyle oldu? Efendim işte sınır boylarındaki ilçelerde Suriyeli nüfus sayısı çok daha fazla. Bende biliyorum fazla. Kim getirdi, kim bu tabloyu önümüze çıkardı? Çözemiyorlar, çözemezler. Ama çözmeye kararlıyız. Nasıl göndereceğimi anlatayım. Bir; Suriye yönetimiyle iki ülke karşılıklı büyükelçiliklerimizi açacağız. Kavga yok. Onların büyükelçisi bizde olacak, bizim büyükelçimizde orada olacak. Yeter mi? Hayır yetmez. İki; burada var olan Suriyelileri kendi ülkelerine gittiği zaman can ve mal güvenliklerini garanti altına almalıyız. Üç; Suriyelilerin yolunu, köprüsünü, okulunu, kreşini, hastanesini yapacağız. Nasıl yapacağız? AB fonlarıyla. Gene yetmez, gene gitmezler. Bunlara diyeceğiz ki, Hataylı işadamlarına, Antepli, Urfalı sanayicilere, kardeşim gidin Suriye´ye barış geldi, her türlü desteği vereceğiz, sizden tek istediğimiz kazandığınız paranın dövizini Türkiye´ye getirin ondan da vergi almayacağız. Böylece Suriyelinin işi de hazır olacak. Can güvenliği var, okulu var, fabrikası var, kreşi var her şeyi var niye dursun Türkiye´de asgari ücretle çalışsın veya asgari ücretin yarısına çalışsın veya niye sefil bir hayat sürsün. Oraya gidecektir. Bunu en geç iki yıl içinde hayata geçireceğiz. Böylece bizde rahatlayacağız, Suriye´de rahatlayacak.”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hatay´da ayrıca Büyükşehir Belediyesi Taş Bina´yı ziyaret ederek Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile makamında bir araya geldi; Hatay´ın Kırıkhan İlçesinde Hatay Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen´in çocuklarının mezarlarını ve Bayezid-i Bestami Türbesi´ni ziyaret ederek dua etti.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, daha sonra hayatını kaybeden CHP Hatay İl Başkanlığı eski yöneticilerinden Mehmet Gezmen´in ailesine taziye ziyaretinde bulundu.