Gelişmeler Türkiye, özelikle İskenderun ve Mersin gibi güney limanlarını doğrudan etkiliyor.
Akın Bodur-Habib Akdeniz/İskenderun
İsrail’in Hamas’a yönelik başlattığı orantısız savaş sonrası yaşanan gelişmeler, Yemen’deki Husi militanlarının Kızıldeniz’de seyreden ticari gemilere yönelik saldırıları dünya ticaretini etkilemeye ve dengeleri sarsmaya devam ediyor. Gelişmeler Türkiye, özelikle İskenderun ve Mersin gibi güney limanlarını doğrudan etkiliyor.
İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) Öğretim Üyesi, Ekonomist, Uluslararası Ticaret ve Lojistik Uzmanı Prof. Dr. Birol Erkan’a göre, yaşananların arka planında dünyanın ekonomik güç merkezleri arasındaki kanallar ve koridorlar savaşı var. İste Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Vahit Çalışır da bölgedeki çatışmaların dış merkezlerden tetiklenen ekonomik temelli çatışmalar olduğunu belirtti.
Kızıldeniz gerginliği, Türkiye’yi olumsuz etkiliyor
Kızıldeniz geçişinin Dünya ticaretinde yüzde 12 ile 15 oranında pay aldığını söyleyen İSTE Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan, bu niteliğiyle Kızıldeniz koridorunun hem dünya hem de Türkiye içi ve doğal olarak Türkiye’nin olumsuz etkilendiğini anlatan Prof. Dr. Erkan, alternatif projelerin işlevsel hale getirilmesinin önemli olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Erkan, gazetemize yaptığı açıklamada, “Türkiye’de içinde olduğu Çin’in 'Bir Kuşak, Bir Yol' projesi var. Orta kuşakta da buna alternatif Hindistan geçtiğimiz aylarda açıkladığı güzergâh planı. O plan Türkiye’yi pas geçiyordu. Planda İsrail üzerinden geçiş öngörülüyordu ama İsrail-Gazze Savaşı’ndan sonra aslında biraz darbe aldı. Avrupa Birliği’nin 2021 yılında başlattığı hatta geçen ay sonunda gaz verdiği AB Küresel Geçit Yolu Projesi (EU Global Gateway) de var. Bu proje de Çin’in Kuşak-Yol Projesi Projesi’ne alternatif aslında" dedi.
"Türkiye, geçiş projelerinin hepsinde özne"
Türkiye’nin jeopolitik, jeostratejik öneme sahip olduğunu anımsatan ve Türkiye’yi Afrika’ya-Uzak Asya’ya bağlayan güney limanlarının önem taşıdığını anlatan Birol Erkan, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Türkiye, konumu itibariyle bu projelerin hepsinde özne. Çünkü, Çin’in amacı, Avrupa’ya bir şekilde daha hızlı ve güvenilir, daha düşük maliyetle ulaşmak, küresel rekabet gücünü arttırmak. Avrupa’nın amacı da kendisini Afrika’ya, Orta Asya’ya, Uzakdoğu’ya ulaştırmak. Türkiye, aslında merkezde stratejik öneme sahip ve pazarlık gücü yüksek bir ülke. Türkiye’de özellikle son zamanlarda lojistik anlamında ciddi atılımlar yapıldı. Marmaray, köprüler, demiryolları bunlar arasında. Çin’in 'Bir Kuşak, Bir Yol' Projesi’ne Türkiye’nin dahil olması, demiryolu Türkiye’yi Çin’e; Marmaray’la da kesintisiz Avrupa’ya bağlar. Bununla birlikte limanları da önemli. Spesifik konuşursak biraz pasif kalmış belki ama Güney'de, Doğu Akdeniz'deki İskenderun Limanı ve diğer işlek limanlar önemli. Husilerin saldırılarıyla İsrail-Gazze Savaşından sonra Süveyş Kanalı gündeme geldi. Mesela Ever Green gemisinin Süveyş Kanalı'nda takılı kalması ve bunun bir ay kadar sürmesi, dünya ticaretinin o zaman da sekteye uğraması o zaman da çok konuşuldu. Panama Kanalı da gündeme gelmişti bir ara. Kuraklık, suların miktarının azalmasına baktığınızda o da nihayetinde kanalın alternatiflerini arama bağlamında yine 'kanal savaşını' gündeme getirmişti. Şu an gündem Süveyş Kanalı ve bunun aksaması. Nereden baksanız bakın, dünya ticaretinin yüzde 12 ila 15’ine yakın bölümü bu kanaldan yapılıyor. Özellikle Avrupa başta olmak üzere, stratejik geçişler, hammadde ve enerji yine bu kanaldan yapılıyor. Çünkü, nihayetinde Uzakdoğu’yu Avrupa’ya taşıyan kanal. Yaşanan gerginlikler üzerine, çok büyük ticari gemiler Süveyş Kanalı’ndan geçmeme kararı alınca, kanala bir alternatif ortaya çıkarma gereği duyuldu. İsrail-Gazze Savaşı’nda Husilerin saldırılarıyla birlikte mecburen kötü bir B planı ortaya attılar. O da Ümit Burnu güzergahı. Bu da ciddi anlamda hem parasal maliyet hem zaman maliyeti. Çünkü lojistikte tek maliyet, ürünün fiyatı ya da kendi maliyeti değil ki. Özellikle de uzak mesafelerde ürünün sigortası ve navlunu (taşıma bedeli), bazen ürünün kendi birim fiyatını aşar ve böyle olduğunda da 3 dolara gelecek ürün 10 dolara gelmeye başlar. Bu özellikle en başta Avrupa’nın işine gelmeyecek bir durumdur. Nihayetinde çok daha yüksek maliyetlerle ve daha gecikmiş döneme ulaşabiliyorlar. Hem tüketim mallarını hem de ham maddeyi, enerjiyi, kış şartlarını da dikkate alırsak, bu ciddi bir maliyet tutar. Genelden özele götürecek olursak, şöyle değerlendirebiliriz; Türkiye bağlamında düşünecek olursak, bu ülkemiz açısından da olumsuz bir durum. Nedeni direkt bir negatif dışsallık. Çünkü, günümüzde Ümit Burnu’nun tercih edilmesi, Türkiye’yi tümden pas geçme anlamına geliyor. Bu yolla, Babu'l Mendeb Boğazı’ndan sonra Kızıldeniz yoluyla Süveyş Kanalından geçilerek, Akdeniz’den Avrupa’ya ürünlerin ulaşması söz konusu. Bu bağlamda ülkemiz açısından kesinlikle olumsuz bir durum. Özellikle de Mersin ve İskenderun limanları özelinde de konuşacak olursak tabii ki olumsuz. Yani hiç istenmeyen bir durum."
Amanos Tüneli, İskenderun Körfezi’nin ekonomik hacmini ve stratejik önemini artıracak
Prof. Dr. Erkan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun geçen ay ihale edildiğini açıkladığı, Dörtyol-Hassa Otoyol ve Demiryolu Tüneli Projesi’nin hinterlandıyla birlikte tamamlanması durumunda, İskenderun Limanı, İSDEMİR Limanı başta olmak üzere Körfez'deki diğer liman ve iskelelerin, ciddi bir hacim genişlemesi yaşayacağını da söyledi. İSTE Öğretim Üyesi Erkan, "Sadece liman olarak da bakmamak gerek. Pasta çok büyük. Tünel projesi, sadece Gaziantep için değil, aynı zamanda Osmaniye, Kilis, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman gibi çok sayıda ilin sanayisi için de büyük önem arz ediyor. Kilis Polateli Organize Sanayi Bölgesi çok büyük bir ekonomik hacme sahip olacak. Gaziantep’teki diğer 5 OSB ve diğer illerin hinterlandının, Amanos Tünelleriyle İskenderun Limanına bağlandığı zaman, maliyet ve birçok kalemde rekabet üstünlüğü sağlayacak. İskenderun Limanının özellikle önümüzdeki 4-5 yıllık zaman diliminde ciddi anlamda fiziksel kapasitesinin artacağını ve de ticari ağının genişleyeceğini düşünüyorum" değerlendirmesini yaptı.
"Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nde, İskenderun 'kardeş liman' kategorisine alınmalı"
Erkan, Husilerin devam eden saldırıları üzerine Kızıldeniz’de güvenliğin olmamasını gerekçe göstererek Süveyş Kanalı’nı her iki yönde de kullanmayacağını açıklayan ve deniz taşımacılığının yarıdan fazlasını sağlayan 5 büyük operatörün (MSC, Hapag-Lloyd, CMA, CGM ve Maersk) bu kararının Türkiye ve Hatay ekonomisine ve spesifik olarak ihracatına kan kaybettireceğini ifade etti ve alternatif koridorlara dikkat çekti. Erkan, “Ciddi bir kan kaybı var. Bu bizi olumsuz etkileyen bir durum. Ancak farklı alternatifler var. Çin’in kuşak yol projesi malum. Bir de Türk devletleri teşkilatı var, Türkiye’nin özellikle son zamanlarda irtibatını arttırdığı. Mesela burada 'kardeş limanlar' diye bir kavram ortaya atıldı. Özellikle başta Türk Devletleri Teşkilatı, bir de yine 'Bir Kuşak, Bir Yol' projesi zaten o güzergah. Türk devletleri de var o güzergahta. Mesela 'kardeşi limanlar'dan bir kısmı zaten Hazar Denizi’nin geçilmesinde kullanılıyor. Kazakistan’ın, Azerbaycan’ın limanları var. Özbekistan da öyle. Samsun var kuzeyde kardeşi liman. Mersin’in de bu kapsama alınacağı gibi bir durum var. İskenderun limanının da bu kapsama alınması bence projeyi güçlendirir" görüşünü aktardı.
"AB Küresel Geçit Yolu projesi’nde İskenderun ve Mersin önemli"
Avrupa Birliği’nin 2021 yılında başlattığı AB Küresel Geçit Yolu (EU Global Gateway) Projesi’nin Afrika kıtasını baş aktör haline getireceğini söyleyen Prof. Dr. Birol Erkan, "Avrupa’yla Afrika’yı bağlayabilecek limanlar, stratejik öneme sahip olacak. İskenderun ve Mersin en önemlileri" dedi. Erkan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Avrupa Birliği’nin 2021 yılında başlattığı AB Küresel Geçit Yolu (EU Global Gateway) Projesinin, 6 yıllık bütçesi 300 milyar euro olacak. 6 yıl dikkate alındığında, Küresel Geçit Yolu Projesi’nde baş aktör Afrika olacak. Avrupa ne yapacak? Afrika’ya yatırım yapacak. Bu sadece lojistik değil. Kültürel yatırım, bilimsel yatırım, hatta bilişim sektörü. Bilişim altyapısı, internet ağından tutun yeşil enerjiye kadar birçok başlıkta olacak bu yatırımlar. Bunlar Afrika’nın kalite düzeyini, yani kalkınmışlık düzeyini arttıracak, tabi sonra bunun bir lojistik ayağı da var. Burada nitelikli ve nispeten ucuz enerjiyi çekmek istiyor. Bizim limanlarımız stratejik konumda ve Avrupa’yla Afrika’yı bağlayabilecek limanlar sonuçta. İskenderun Limanı da stratejik öneme sahip."
Dr. Çalışır: Gemilerin güvenliği sağlanırsa ticaret devam eder
Türkiye’nin kriz bölgesinde çok ciddi bir ağırlığı bulunduğunu anlatan İSTE Gemi inşaatı ve Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Vahit Çalışır da, gemilerin güvenliği sağlanırsa ticaretin devam edeceği görüşünde.
"Tüm savaş ve çatışmaların arkasında ekonomi ve küresel rekabet var"
Denizdeki gemilerin güvenliğinin sağlanması durumunda normal ticaretin süreceğini ifade eden Dr. Çalışır, durumdan sadece sigorta fiyatlarının etkileneceğini söyledi. Somali bölgesinde yeniden ortaya çıkan 'korsanlık' faaliyetlerini anımsatan Dr. Çalışır, gazetemize yaptığı değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin bölgede ciddi bir ağırlığı bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, yörede yaşananlar üzerine Somali bölgesine iki firkateyn gönderdi ve her yıl bunun görev süresini uzatıyor. Türkiye’nin Somali’deki diplomatik gücünden diğer ülkelerin de istifade etmesini talep eden bir Birleşmiş Milletler var. Dışarıdan pek görünmez ama gemiler rehin alındığında genellikle Türk İstihbaratı pazarlık yapar. O bölgede şu ana kadar da bir Türk gemisine saldırı olmadı. Kızıldeniz konusuna gelirsek, şu an bölgede İran Şiiliği ve Arabistan Vahabiliği çatışıyor. Ancak biliyoruz ki bu çatışmalar dışarıdan tetiklenen çatışmalar. Navlun fiyatlarının düşmemesi için gerginlik daha artırılıyor. Bu yapay bir kriz. Tüm savaşların ve çatışmaların arkasında ekonomi ve küresel rekabet var. Bir süre sonra sönümlenir.”
10257,40%1,75
34,81% 0,01
36,74% 0,01
2977,77% 0,11
4837,03% 0,00