İskenderun Teknik Üniversitesinde düzenlenen ´Uluslararası İnşaat Mühendisliğinde İnovasyon, Sürdürülebilirlilik, Teknoloji ve Eğitim Konferansı´nın Hatay özel oturumunda Prof. Dr. Semir Över, Hatay Deprem Riskinin İncelenmesi üzerine
İskenderun/SES
Över, “Hatay´da olası deprem 7.0 büyüklüğünde olursa 1997 tarihinde meydana gelen 5.7 büyüklüğündeki depremin yaklaşık 90 katı enerji açığa çıkaracaktır. Hatay´ı etkileyen faylar suskunluk döneminde ve bu suskunluk yaklaşık 147 yıldır sürüyor' değerlendirmesini yaptı. Prof. Dr. Över, Hatay´ın deprem master planı kapsamında, sayılan tehlikeli alanların ortaya çıkarılıp haritalanarak alınabilecek önlemlerin belirlenmesi, olası bir deprem tehlikesine karşı mevcut yapıların deprem güvenliklerinin incelenmesi, yeterli güvenliğe sahip olmayan yapılar için teknik raporlar hazırlanarak kentin yapılandırılmasına katkı sağlanacak, toplumun deprem bilincini ve refleksini sürekli açık tutacak araçlar geliştirilmeli, büyük depremlerin afete dönüşerek yıkıcı ve ölümcül olmasının önüne geçecek yöntemler geliştirilip uygulamaya konulmasını da istedi.
'Hatay´da bir sismik boşluk var'
Hatay´ın, dünyada aktif bir zon olarak tanımlanan ve Alp-Himalaya Deprem Kuşağı üzerinde yer aldığını, tektonik açıdan bakıldığında, bölgedeki depremlere neden olan Afrika, Arabistan ve Avrasya levhalarının kesiştiği bölgede olduğunu belirten Prof. Dr. Semir Över, Hatay yöresini etkileyen tektonik unsurların bölgede etkin olan levhaların birbirlerine göre göreceli hareketlerinden kaynaklandığını, Hatay´ın, sırasıyla Avrasya (Anadolu)/Arabistan, Arabistan/Afrika ile Afrika/Avrasya (Anadolu) arasındaki levha sınır fayları olan Amanos Fayı (Doğu Anadolu Fayı´nın güney uzantısı) Ölü Deniz Fayı ve Kıbrıs-Antakya transfom Fayı´nın kesiştiği alandır. Amanos Fayı (AF), Doğu Anadolu Fayı´nın Türkoğlu (Kahramanmaraş)´dan güneye doğru devam ettiğini kaydetti. Amik Ovası´na kadar uzanan 145 kilometre uzunluğundaki bu fayın, Anadolu ile Arabistan arasındaki levha sınır fayı olduğunu anlatan Över, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: 'Normal bileşenli sol yönlü doğrultu atım özelliğindeki bu fay Karasu Fayı olarak da bilinir. Hatay´ı etkileyen diğer önemli levha sınır fayı Arabistan ile Afrika arasındaki hareketi sağlayan Ölü Deniz Fayı´dır. Bu fay, güneyde Akeba Körfezinden (Kızıl denizinin kuzeyi) kuzeyde Amik Ovası´na kadar uzanan yaklaşık 1000 kilometre uzunluğunda sol yönlü doğrultu atımlı bir özelliğe sahip. Hatay´ı etkileyen diğer levha sınır fayı ise Kıbrıs´ın güneyinden Amik Ovası´na kadar uzanan normal bileşenli doğrultu atımlı Kıbrıs-Antakya Transform Fayı. Hatay´ın deprem aktivitesinden sorumlu olan bu faylar Amik Ovası´nda birleşerek Antakya üçlü eklem noktasını oluşturur. Tarihsel depremlerin büyük kısmı bu alan ve civarında yoğunlaşıyor. Bölgenin aletsel ve tarihsel deprem dağılım haritasına bakıldığında levha sınır faylarının aktif olduğu görülmekte. Aletsel dönemde (1900´lü yıllardan günümüze kadar ki dönem) meydana gelen depremler söz konusu faylar boyunca dağılım göstermekte. Bu dönemin en büyük depremi 22 Ocak 1997 yılında meydana gelen orta büyüklükteki (Mw=5.7) depremdir. Ancak, tarihsel kayıtlar pek çok büyük ve yıkıcı depremin meydana geldiğini göstermiştir. Bu kayıtlar bölgedeki fayların 7.0 ve daha büyük bir deprem üretebilecek potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Bölgede meydana gelen son iki büyük deprem 23 Ağustos 1822 (M>7.0) ve 3 Nisan 1872 (M>7.0) depremleri Hatay´ın son aktif dönem depremleridir. Aletsel ve tarihsel depremler, Hatay´ı etkileyen fayların suskunluk dönemlerinde olduğunu bunun 147 yıldır sürdüğünü göstermektedir. Bu da Hatay´da bir sismik boşluk olduğu anlamına gelmektedir. Son 2000 yılın tarihsel deprem verileri Hatay´da farklı periyotlara sahip toplam 12 adet suskunluk dönemi yaşandığını göstermiştir. Hesaplanan ortalama suskunluk süresi 116 yıldır. 147 yıldır süren ve devam etmekte olan 13. suskunluk dönemi ortalama değerden çok daha uzun sürdüğü görülmekte. Hatay´daki suskunluk dönemin ne kadar süreceği tam olarak bilinmemekle birlikte her an büyük bir deprem olabileceği böylece sismik boşluğun dolabileceği unutulmaması gerekir. Yapılan araştırmalara göre Hatay´da meydana gelmiş son iki yıkıcı depremlerden 1822 depreminin yaklaşık 140 kilometre uzunluğunda bir yüzey kırığı ve 5 metre büyüklüğünde bir atıma sahiptir. 17 Ağustos 1999 Kocaeli depremi yaklaşık 100 kilometre uzunluğundaki yüzey kırığı boyunca yaklaşık 4.5 metrelik atıma sahip olduğu göz önüne alınırsa 1822 Hatay depreminin büyüklüğünün en azından Kocaeli depremine eşdeğer olduğu söylemek yanlış olmayacaktır. Depremin açığa çıkardığı enerji açısından bakıldığında Hatay´da olası deprem 7.0 büyüklüğünde olursa 1997 tarihinde meydana gelen 5.7 büyüklüğündeki depremin yaklaşık 90 katı enerji açığa çıkaracak. Bu oran olası depremin büyüklüğüne bağlı olarak değişecektir; 7.2 olursa 178 katı 7.5 olursa 500 katı enerji açığa çıkabileceği ön görülmekte. Bu da yaklaşık 17 Ağustos 199 Kocaeli depreminde açığa çıkan enerjiye eşit olacaktır.Hatay´ın jeolojik haritası incelendiğinde, bölgenin yerleşim alanının daha çok Miyo-Pliyosen-Kuvaterner yaşlı depolar üzerinde yer aldığı görülmekte. Hatay´da olası deprem esnasında oluşabilecek yüzey kırığı, sıvılaşma, oturmalar, zemin büyütmesi gibi önemli tehlikelerin yanı sıra Hatay´ın farklı alanlarında heyelan, kayaç düşmesi gibi olaylar da gerçekleşebilir. Hatay bina envanterinin olası büyüklükteki depreme yeterince dayanıklı olmadığı ve büyük hasarlar oluşabilecektir. '
9411,13%0,46
34,56% 0,25
36,04% -0,51
3000,45% 1,31
5010,37% 1,12