Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu´nun Dışişleri Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü oturumunda CHP Hatay Milletvekilleri Mehmet Güzelmansur, Serkan Topal Hatay´ın sınır kenti olarak sorunlarını ele aldı,
Sadet Berkyürek/İskenderun
Aynı komisyonun bir sonraki gün yapılan oturumunda ise MHP Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı, Hassa, Kırıkhan ve Reyhanlı´nın sınır güvenliğinin sağlandığını, Yayladağı´nın da sınır güvenliği için koruculuk sistemine geçmesini, tahsis edilen 604 güvenlik korucusu kadrosunun arttırılmasını önerdi.
Kaşıkçı: Korucu kadrosu arttırılsın
MHP Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı, Hatay için tahsis edilen 604 güvenlik korucusu kadrosunun arttırılmasını istedi.
TBMM Plan Bütçe Komisyonu´nda İçişleri Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü oturumunda Hatay´da sınır güvenliği konusunu ele alan Kaşıkçı, Amanoslarda PKK yönelik operasyonların amacına ulaştığını, ancak terör geçişinin önlenmesi için sınır güvenliği için yürütülen uygulamaya Yayladağı´nın da dahil edilmesinin önem taşıdığını söyledi.
Güvenlik korucularının sosyal güvenlikle ilgili taleplerinin de değerlendirilmesini öneren Kaşıkçı, İçişleri bakanı Süleyman Soylu´nun da katıldığı oturumda sınır güvenliğine yönelik şu öneride bulundu: “Sayın Bakanım, Hatay´da sınır güvenliğine son derece önem verdiğinizi biliyorum. Defalarca da Hatay´a geldiniz gittiniz. Bu kapsamda bizlerin de Hatay´ın güvenlik konforunu daha da artıracağına inandığımız birtakım tespitlerimiz var. Bunları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Sayın Bakanım, Afrin operasyonuyla sınır ilçelerimiz olan Hassa, Kırıkhan ve Reyhanlı´nın bir bölümü terör geçişi noktasında artık güvenli hâle geldiler ancak İdlib´in ve Lazkiye´nin karşısına düşen iki ilçemiz var. En son Yayladağı´na gelmiştiniz hatırlarsanız. Yayladağı´ndaki o sınır köylerimizin de bu güvenlik koruculuk sistemine geçmesi sizin takdirinizedir. Yine, 604 kadro verildi ancak bu kadroların biraz daha artmasını istiyoruz. Özellikle Samandağ, Antakya, Defne, Kırıkhan, Hassa, Erzin, Dörtyol, Payas, İskenderun için.”
Topal: Yayladağı kapısı açılmalı
CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, Dışişleri bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü Plan Bütçe Komisyonunda Suriye sınırındaki Yayladağı kapısının açılmasının zorunluluğuna dikkat çekti.
Yayladağı´nın em Hatay ekonomisi için hem ülke ekonomisi için çok önemli bir kapı olduğunu kaydeden Milletvekili Topal, Bakan Mevlüt Çavuşoğluna hitaben şöyle konuştu: “Bu kapının açılması noktasında mevcut Hükûmetle, mevcut Devlet Başkanıyla bir girişim yapılamaz mı? Ya da bir komisyon kurulup bu noktada bir girişim yapılamaz mı? Çünkü ben şunu düşünüyorum: Devlet yönetiminde duygusallık olmaz, kişisel husumetler de olmaz. Dolayısıyla hem ülkemizin çıkarı hem milletimizin çıkarı önde gelir.”
Güzelmansur: Hatay savaşın gölgesinde
Türkiye´nin hatalı dış politikası sonucu ‘elinde 3,5 milyon Suriyeli, milyarlarca dolarlık mali bir yük, toplumsal, kültürel, psikolojik, ekonomik yüzlerce sorun, yerine getirilmemiş birtakım Avrupa vaatleriyle orta yerde´ kaldığını savunan CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, Hatay´ın da 7 yıldan bu yana iç savaşın gölgesinde yaşayan bir kent olduğunu belirtti.
Güzelmansur, Plan ve Bütçe Komisyonu´nda bakanlığının bütçesinin görüşülmesine katılan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu´na yönelik yaptığı konuşmada Türkiye´nin Suriye politikasını değerlendirerek, “Suriye´de çıkan yangını söndürmek yerine alevlendirmeyi tercih etti, bu alevin bize sıçrayacağı hesap edilmedi” eleştirisinde bulundu.
Hatay´ın iç savaştan buyana kayıplarını dile getiren Milletvekili Güzelmansur, “Rejimin karşısında, Amerikan ve Batı emperyalizminin yanında yer aldı. Suriye´nin yönetimi ile Rusya ve İran ilişkileri fark edilmedi. Emperyalizmin rejim sonrası dönem için planları doğru okunamadı. Sonradan kabul ettiğiniz diplomatik hatalar yapıldı. Suriye rejimine birkaç ay ömür biçildi, 'Gitmesi yakındır.' denildi. Yedi yılın sonunda hâlâ Suriye rejimi orada duruyor. Üç saatte Şam´a gidecek Emevi Camii´nde namaz kılacaktınız, dokuz saatte Süleyman Şah Türbesi´ni taşıdık. Açık kapı politikası uygulanmaya başlandı, 100 bin Suriyelinin geleceği öngörülüyordu. Bugün bunun 35 katı, 3,5 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyoruz. Yanlış Suriye politikalarının sadece Suriyeli göçmen ayağında 35 milyar dolar millî servet harcadık. Açık kapı politikası sonucu sınırlarımız kevgire döndü, ülkemizde teröristler cirit atar oldu, terör saldırıları arttı, turizmimiz, ekonomimiz baltalandı” diye konuştu.
Hatay´ı bugünün Türkiye´sinin en mutsuz 4.kenti olduğunu da sözlerine ekleyen Güzelmansur, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yanlış Suriye politikasının bir de daha derin Hatay boyutu vardır. Yedi yıldır Suriye´de süren iç savaşın gölgesinde yaşayan bir şehirdir Hatay. Hatay, 1,5 milyonluk nüfusa göre yapılan hesaplardan pay alan, ama bu payı gerçekte Suriyelilerle birlikte 2 milyonun paylaştığı bir şehirdir; Suriye iç savaşından, ekonomik, sosyolojik, psikolojik anlamda en derinden etkilenen şehirlerin başında geliyordur. Suriye iç savaşının başlaması ve yanlış Suriye politikası nedeniyle ihracat yollarımız daraldı, sınır kapılarımız kapandı, nüfusunun üçte 1 ´i kadar Suriyeliye ev sahipliği yapmak zorunda kaldık, lojistik sektörü çökme noktasına geldi, Suriye erişimi sayesinde 14 Orta Doğu ülkesine ihraç ettiğimiz yaş sebze, meyve ve hububatı ihraç edemez olduk, karşılıklı vizelerin kaldırıldığı dönemde günü birlik giriş çıkışlarla yapılan, yüz binlerce insanın geçim kaynağı olan ve kentin ekonomisine de katkı sağlayan bavul ticareti bitti, en önemlisi imajı zedelendi, savaşla, tehlikeyle anılır oldu Hatay.”
HDP Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç, bölge güvenliğinde radikal gruplarla ilişkilere dikkat çekerek, “Suriye´de 2011´den beri devam etmekte olan bir savaş söz konusu ve uluslararası güç dengelerinin elbette belirleyiciliği söz konusu fakat aynı zamanda Türkiye bu süreçte oynaması gereken rolü oynamadı bu bölgede. Barışı daha çok savunabilirdi, sınırlarını IŞİD, El Kadide, Nusra gibi cihadist çetelere açmamayı tercih edebilirdi ama tam tersi oradaki iktidardan kendine göre kurtulmak ve kendine yakın bir iktidarın oraya yerleşmesi için ne yazık ki IŞİD, El Kaide, El Nusra ve şimdi en son ÖSO´yla oldukça açık ilişkiler söz konusu” dedi.
Dışişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinde Plan Bütçe Komisyonu turumunda konuşan Oruç, şu iddiaları dile getirdi: “IŞİD´le ilişkileri kanıtlayan elbette birçok veri var ama bir tane daha burada paylaşmak istiyorum. 10 Ekim Gar katliamı davasının tutanaklarını incelemeniz yeterli olacaktır. Davanın gönüllü avukatlarının kendi emekleriyle ortaya çıkarmış oldukları kanıtlarla Türkiye´de MİT, polis ve birçok resmî kadro ile o katliamı gerçekleştiren IŞİD militanlarının diyalogları somut bir biçimde belgelenmiştir. ÖSO´yla ortak iş yürütülüyor. ÖSO parlatılarak bizlere, kamuoyuna sunuluyor. Hâlbuki ÖSO´nun El Kaide ve IŞİD terör örgütlerinden kopma olan çetelerin oluşumundan, birleşiminden olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunlar 40 haramiler; asan, kesen, kelle uçuran bir örgüttür. Bunlarla nasıl bir ilişki tutturmayı hedefliyorsunuz? Bu asla anlaşılır bir şey değildir, kabul edilebilir bir şey de değildir.”
İdlib´de Türkiye´nin üstlendiği sorumluluğa karşın bölgenin ağır silahlardan arındırılmasıyla ilgili kamuoyuyla sağlıklı bilgilerin paylaşılmadığını vurgulayan Oruş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ankara dâhil olmak üzere ama elbette başta Hatay, Antep ve Urfa gibi sınır illerimiz başta olmak üzere Ankara bile güvende değildir. Bugün İdlib´te kümelenmiş olan selefi cihadist çetelerin Türkiye´de yaşayan ve aslında dünyadaki birçok halk için nasıl problem teşkil ettiğini ve tehdit teşkil ettiğini görüyoruz.”
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55