Hatay´da 100 bin kişide vaka oranı 7,95
Akın Bodur/İskenderun
Koronavirüs salgınına karşı önlem ve denetimler sürüyor. İskenderun´da ´kademeli normalleşme dönemi denetim faaliyetleri´ kapsamında oluşturulan ekiplerler, kademeli normalleşme dönemi tedbir ve kararlarını esas alarak, maske kullanımı, sosyal mesafe ve hijyen gibi genel konularda denetimde bulundu. Sağlık Bakanlığı, 29 Mayıs-04 Haziran tarihleri arasında illere göre haftalık vaka sayısını açıkladı. Açıklanan haritaya göre Hatay´da her 100 bin kişide vaka sayısı 7,95. Bu da Hatay´da 127 vaka bulunduğunu ifade ediyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal iletişim sitesinden yaptığı paylaşımda, illere 100 bin nüfusa karşılık gelen haftalık vaka sayılarını harita üzerinde paylaştı. Koca, 'İllerde 100.00 nüfusa karşılık gelen bir haftalık toplam vaka sayısını gösteren insidans haritasının güncel halini görebilirsiniz. Vaka sayılarının düşük eğilimi devam ediyor. Bu güce güvenin' açıklamasını yaparken, haftalık vaka sayısında 100 binde 10´un altındaki iller ´düşük riskli´, 11-35 arası olanlar ´orta riskli´, 36-100 arası olanlar ´yükse riskli ´, 100´ün üstündeki illerin de ´çok yüksek riskli´ sayılacağını belirtti.
Hatay, vakada ´düşük riskli´ il
Hatay´da her 100 bin kişide vaka sayısı 7,95 olurken, bu oran Osmaniye´de 9,44; Adana´da 10.92; Kilis´te 44,78; Gaziantep´te 51,26; Mersin´de ise 16,35 oldu. Açıklanan haritaya göre Hatay 29 Mayıs-04 Haziran tarihleri arasında vaka oranında ´düşük riskli´ iller arasında yer aldı.
Üniversite personeline aşı başladı
Sağlık Bakanlığı, 50 yaş üstü yurttaşların ardından üniversite öğretim üyesi ve görevlileri ile personelin de aşılanmaya dün başlandığını duyurdu. Üniversitelerin 13 Eylül´de açılması kararı alındığını anımsatan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 13 Eylül´den önce üniversite öğrencilerinin de aşılanacağını ifade etti. Sağlık Bakanı Koca, sosyal iletişim sitesi üzerinden üniversite öğrencilerinin aşınmamasının eleştirilmesi ve öğrencilerin aşınmadan yüz yüze eğitimin başlanmaması yönündeki bir eleştiri üzerine, '13 Eylülden önce üniversite öğrencileri de aşılarını olacak' açıklamasını yaptı.
SP GİK Üyesi Necmettin Çalışkan, yeni normalleşmeye ilişkin yaptığı değerlendirmede şunlara yer verdi:'Normalleşme süreciyle birlikte okullar yeniden açılmış gibi görünüyor. Belli günler okula gidilecek ama bu zamandan sonra ne kadar faydası olacak belli değil. Üç hafta eğitim var ama bu süreç telafi eğitimi mi? Sil baştan mı? EBA´nın devamı mı? Belli değil. Kaldı ki bugüne kadar ne anlatılabildi o da ayrı bir sorun. Öğrenciye not da verilmeyecek. Yoksa sadece öğretmen-öğrenci tanışması için mi gidiliyor. Eğitim sistemimiz tepeden tırnağa sorunlu. Yukarıdan aşağı, -yüksek öğretimden liseye, ortaokula, ilkokula- indikçe sorun artıyor. Bir türlü millileşemeyen, değerlerimize tam uyarlanamayan, öğrencileri yarış atı gibi sınavdan sınava koşturan, yabancı kültürlerin müfredatının temel alındığı ve yap-boz tahtasına dönen bir sistemle devam etmekteyiz. Bir ülkenin geleceğini belirleyen en önemli unsurların başında maddi-manevi eğitim ve adaletin geldiği unutulmamalı. Bir toplumda eğitim oranı düştükçe suç oranı artar. Ekonomik problemler de eğitim ve adaletin zayıflığının bir sonucudur. Sorunun çözülemeyişi, konunun kimsenin umurunda olmayışından. Yetkililerin kulakları, uyarılara tıkalı. 'Biz yaptık oldu' denilerek ciddiye alınmıyor. Eğitimdeki problemin temeli pandemiyle birlikte gündeme gelen aşı sorunu. 'Aşı geldiydi, gelecekti. Alman aşısıydı, Çin aşısıydı, kapanmada bitecek, Haziran´da bitecek' denilerek net, inandırıcı ve doyurucu bir bilgi verilmediğinden muallakta beklendi. Anlaşıldığı kadarıyla Haziran veya yaz sonuna kadar hızlı aşılama ile üniversitelerin açılacağı söyleniyor, hayırlısı. Asıl üzerinde düşünülmesi gereken sorun şu; geçen iki yılın telafisi nasıl olacak? Bu konuda kamuoyunu rahatlatacak herhangi bir açıklama, plan veya çözüm önerisi sunulmuyor. Teorik eğitim verilen yerler hafife alınıyor. Peki mühendislik, tıp, diş hekimliği vb. gibi pratik olan yerlerde ne yapılacak? ´Yarım doktor candan...´ atasözünün anlamı, bugünlere ışık tutarcasına ne kadar anlamlı ve düşündürücü değil mi? ´Teorik eğitim problem değil, yeter ki pratik eğitim çözülsün´ sözünü de doğru bulmuyoruz. Teorik de olsa eğitim bütünüyle, yüz yüze hocadan alınır. Mesela bir İlahiyat Fakültesi, teorik eğitim gibi görünse de mezunların kaçta kaçı Arapça öğrenip, Kur´an ı Kerim´i düzgün okuyabilir...'
Samandağlı Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği önergesinde şu sorulara yer verdi: 'Yüz yüze eğitimin başlatılma kararı neden açılmanın bir gün öncesinde açıklanmıştır? Yüz yüze eğitim bir plan dahilinde mi başlatılmıştır? Öyleyse bu planlamadan kamuoyu neden haberdar değildir? Mekân planlaması, ders programı, okula kaç öğrencinin geleceği, okullarda alınan önlemler gibi konular belirlenmiş midir? Telafi eğitimlerinin hangi ders ve konular dahilinde olacağı belirlenmiş midir? 1 Haziran itibariyle açılan ve 18 Haziran´da karnelerin dağıtılacağı bu süreçten beklenti nedir? Lise ve ortaöğretim öğretmenlerinin aşıları tamamlanmadan neden okullar tekrar açılmıştır? Aşıların hızlandırılması konusunda çalışmalarınız var mıdır? 12 yıllık zorunlu temel eğitimin ‘isteğe bağlı´ hale getirilmiş olması çocukların eğitimden kopuşuna zemin hazırlamaktadır. Bu konuda Bakanlığınızca önlemler alınacak mıdır? Hangi önlemler alınacaktır? 1 Temmuz itibariyle öğretmenler tatile girecek ise öğrencilere telafi dersleri kimler tarafından verilecektir? Eğitim olanaklarına ulaşamayan, ailesi rehberlik edemeyen çocuklarda pandemi süresince ciddi kayıplar yaşanmıştır. Bu kayıpların telafisi için Bakanlığınızın çalışmaları var mıdır? Son 1,5 yılda kaç öğrenci eğitim hayatından ayrılmıştır? Eğitimi terk eden/ayrılmak zorunda kalan bu öğrencilerin yaş, cinsiyet ve okul dağılımı nedir?'
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55