Tarih: 15.08.2020 09:25

Korona denetimleri sürüyor

Facebook Twitter Linked-in

Akın Bodur/İskenderun

Antakya Kaymakamı Mustafa Harputlu, Antakya Belediye Başkanvekili Ahmet Bebek, kentte esnafa yönelik denetim yaptı, Covid-19 salgınının bulaşmasını önlemeye yönelik alınması gereken tedbirleri anımsattı. Kaymakam Harputlu ve belediye başkanvekili Bebek, esnaf ve halka ´maske, mesafe ve temizlik´ kuralına uyulmasıyla salgının yayılımını önlenebilineceğini ifade etti. Hatay Büyükşehir Belediyesi de, Covid-19 tedbirleri kapsamında denetimlerde bulundu. HBB´den yapılan açıklamada, 'HBB Zabıta Daire Başkanlığına bağlı zabıta ekipleri, ildeki toplu taşıma hizmeti veren otobüs, minibüs ve taksilerde denetim ve kontrol gerçekleştirdi. Araç şoförleri ile yolcuların maske takıp takmadığını ve araçlarda havalandırma sisteminin çalışıp çalışmadığını denetleyen zabıtalar, ana arterlerinde vatandaşlara sosyal mesafe kuralarına uymaları konusunda da uyarıda bulundu. Koronavirüsle mücadelenin sürdüğünü hatırlatan zabıtaları, kurallara uyulmasını istedi. Öte yandan Antakya Belediyesi ekipleri de koronavirüs ile mücadele kapsamında Antakya İTarım Müdürlüğü, Çocuk Evleri Sitesi Md. hizmet binası, SGK Hatay İl Md. hizmet binaları ve Hz. Ebubekir yatılı Kur´an kursunda dezenfekte çalışması yapıldığını duyurdu.

MKÜ hastanesinde kaç korona hastası tedavi görüyor?
MKÜ Rektörü Hasan Kaya, üniversite hastanesinde tedavi gören 8-10 Covid hastasının tedaisin sürdüğünü belirtti. Rektörü Kaya, 'MKÜ Araştırma Hastanesinde doluluk oranı bayramdan sonra biraz arttı ama son zamanlarda valilikler aracılığıyla yapılan denetimler neticesinde hasta sayısında düşüş var. Şu anda hastanemizdeki hasta sayısı 8-10 civarındadır' açıkmamasını yaptı.

Milletvekilinden bakana 11 sorulu önerge
Samandağlı olan Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç, korona salgıına yönelik çalışmalarla ilgili Sağlık Bakanı Koca´ya 11 maddelik soru önergesi yöneltti. Milletvekili Oruç, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca´ya yönelttiği önergesinde, 'Sağlık Bakanlığı tarafından günlük açıklanan ´Türkiye Günlük Korona Virüsü Tablosunda´ 30 Temmuz´da ilk kez yoğun bakım ve entübe hasta sayısına yer verilmedi. ´Ağır hasta sayısı´ ve ´Hastalarda Zatürre Oranı´ başlıklarının eklendiği tabloda, pandemi seyrine dair işaret veren yoğun bakım ve entübe hasta sayısı verilerinin kaldırılması kamuoyunda gerçeklerin saklanmak istenmesine dair endişe yaratmıştır. Türkiye Tabip Odası (TTB)´nın dikkat çektiği üzere; aktif vaka sayısı ve yoğun bakımda yatan hasta sayısı oranı maalesef dünya standartlarına göre yüzde 2´nin altında olması gerekirken Türkiye´de yüzde 10´dur. Pandemiye ilişkin ilk günden beri sağlıklı veri paylaşımı yapılmadığına defalarca dikkat çekilmesine rağmen, bu paylaşım yapılmadığı gibi Sağlık Bakanlığı tarafından yaklaşık 5 aydır bilgisi kamuoyuna sunulan yoğun bakım ve entübe hasta sayısı verisi paylaşımı da ortadan kaldırılmıştır. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından Covid-19 salgınına ilişkin yaptığı açıklamada; Türkiye Günlük Korona Virüsü Tablosunda, salgın boyunca oluşan uluslararası standarda uygun olarak, ağır hasta sayısı da verileceğini, yeni ve toplam hasta sayısına ek olarak, seyir hakkında detaylı bilgi sunması için zatürre oranının gösterileceğini belirtmiştir. Oysa Dünya Sağlık Örgütü´nün kodları halen kullanılmamaktadır. Testleri negatif olan ancak klinik ve radyolojik olarak pozitif olan hastaların varlığı ortada olmasına rağmen bu veriler yok sayılmaktadır. 1 Haziran tarihinden itibaren hayata geçirilen ‘normalleşme adımları´ nedeniyle vaka sayısında düşüş yaşanmamıştır. TTB Başkanı Sinan Adıyaman; ´Yeni açılma hızlı yapılmasaydı biz şu anlarda günlük 300 vakanın altına düşmesini bekliyorduk. Toplum sağlığı gözetilmeden ekonomik ve siyasi çıkarlar göz önüne alındığı için bu hale geldik. Birinci basamak bastırılamadı ve salgında büyük bir hızlanma var. Bunu biz Ankara´da İstanbul´da görüyoruz. Ankara şu an en yoğun olduğu zamandan daha yoğun´ ifadeleri ile Türkiye´nin pandemi karşısındaki durumunu belirtmiştir' ifadesine yer verdi.
Milletvekili Oruç, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği önergesinde şu sorulara yer verdi: 'Sağlık Bakanlığınca günlük olarak paylaşılan Türkiye Günlük Korona Virüsü Tablosundan yoğun bakım ve entübe hasta sayısı neden çıkartılmıştır? Aktif vaka sayısı ve yoğun bakımda yatan hasta sayısı oranı ile pandeminin Türkiye´de dünya standartlarına göre seyri izlenebiliyorken, neden verilerin açıklanmasına son verilmiştir? Dünya standartlarına kıyasla bahsi geçen oranın bilinmesi mi engellenmek istenmektedir? Bu oranın Türkiye´de yüzde 10´un üzerinde olduğu TTB tarafından açıklandıktan sonra Sağlık Bakanlığının bu verileri açıklamaya son verdiği iddiası doğru mudur? Aktif vaka sayısı ve yoğun bakımda yatan hasta sayısı oranı Türkiye´de yüzde 10. Diyarbakır´da yüzde 15. Dünya standartlarında yüzde 1,5-2 olan bu oranın düşürülebilmesi için Bakanlığınızın planladığı çalışmalar var mıdır? Tarafınızca açıklanan ‘uluslararası standartlara göre paylaşımlar yapılacaksa´ DSÖ´nün önerdiği tanı kodları neden kullanılmamaktadır? Bakanlık neden bugüne kadar RO değeri açıklamamıştır? Mart ayının ilk haftalarından bu yana RO değeri ve bu değerdeki değişim nedir? Normalleşme süreci ile pandemi seyri azaltılamadığı gibi Ankara, İstanbul gibi büyük kentlerde salgında ciddi oranda hızlanma olduğu vurgulanmaktadır. Buna ilişkin Bakanlığınızca önlemler alınmakta mıdır? Salgının birinci dalgasının halen bastırılamamış olması nedeni ile acil olarak uygulamaya almayı planladığınız çalışmalar var mıdır? Ankara, Diyarbakır ve Urfa´da hastanelerde yoğun bakım bölümlerinin dolu olduğu iddiası doğru mudur? Bu şehirlerdeki korona virüs tanılı yoğun bakım hastaları için tedavi planınız nedir? Diyarbakır´da 27 Temmuz´da covid-19 tanısı konulan, koah hastası bir yurttaş; bakanlıkça yoğun bakım ünitelerinde yeterince yer var denilmesine rağmen, başvurulan hastanelerden yeterli yatak yok denilerek yoğun bakıma alınmamıştır ve hayatını kaybetmiştir. Diyarbakır´da hastanın yoğun bakım sevkinin gerçekleştirilmemesi nasıl açıklanabilir? Yurttaşların gereken tedaviye erişimini sağlamak yükümlülüğü gereğince Bakanlığınızın bu konudaki adımları nelerdir? 16 bin kişinin çalıştığı Manisa´daki Vestel Fabrikasında pozitif vaka sayısının bin, ölüm sayısının 17 olduğu iddiası doğru mudur? Dardanel ve Vestel gibi binlerce işçinin çalıştığı fabrikalarda kovid-19´dan korunmak üzere Bakanlığınızın, Çalışma Bakanlığı ile eşgüdümlü çalışmaları ve denetimleri nelerdir? Bu fabrikalarda salgının durumuna ilişkin gerçek verilerin kamuoyu ile paylaşılması sağlanacak mıdır?'

Aşı tartışması
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşının tescil edildiğini ve aşının adının “Sputnik V” olacağı açıklamasına, bilim dünyası temkinli yaklaşmayı tercih ediyor ve güvenin sarsılabileceğini belirtiyor. ´Kızıma da yapıldı´ diyen ve koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşının tescil edildiğini açıklayan Putin, aşının ulaşacağı ilk ülkeler arasında Türkiye´nin de bulunduğunu belirtti. usya Sağlık Bakanlığı´na bağlı Gamaleya Ulusal Epidemioloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü Direktörü Alexander Gintsburg, geliştirilen Covid-19 aşısının enjekte olanları 2 sene boyunca Covid-19´dan koruyacağını açıkladı. Gintsburg, 'Aşının etki dönemi ve koruyucu özellikleri en az 2 sene boyunca sürecek' açıklamasını yaptı.
ABD ve Almanya aşının güvenliliği ve etkinliği konusunda endişelerini ifade ederken, Moskova ise eleştirilerin temelsiz olduğu ve rekabet endişelerinden kaynaklandığını savundu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de aşının DSÖ´nün ön yeterliliğini sağlamasıyla ilgili görüşmeleri sürdürüyor. DSÖ, Rusya´daki yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısı çalışmalarının takip edildiğini, virüse karşı verilen mücadelede sürecin hızlandırılmasının aşı güvenliğinden ödün vermek anlamına gelmeyeceği konusunda uyarıda bulundu. DSÖ Sözcüsü Tarık Jasarevic, herhangi bir ülkedeki Covid-19 aşı adayının DSÖ tarafından onaylanması için klinikte elde edilen verilerin sıkı bir güvenlik incelemesinden geçirilmesi gerektiğini kaydetti. DSÖ verilerine göre, Rusya´nın tescil ettirdiğini açıkladığı aşı, dünyadaki 26 aşı adayı arasında ´birinci aşama klinik deneme´ safhasında görülüyor. Bir aşının yaygın olarak kullanılabilmesi için 3 aşamada insanlar üzerinde test edilmesi gerekiyor. Klinik denemelerin ilk aşamasında, az sayıdaki gönüllü sağlıklı denek üzerinde aşı adayının güvenli olup olmadığı ve olası yan etkileri araştırılıyor. İkinci aşamada, güvenilirliği doğrulanan aşı adayının etkinliği 100´den fazla denek üzerinde test ediliyor. Üçüncü ve son aşamada ise aynı işlem birkaç bin denekle tekrarlanıyor. Bu süreç, aylar ve hatta yıllar alabiliyor. ABD Sağlık Bakanı Alex Azar´ ise, Rusya´nın aşı açıklamasına karşı önemli olanın ilk aşıyı bulması değil, aşının dünya için etkili ve güvenli olması gerektiğini belirtti.
En hızlı geliştirilen kabakulak aşısının 3-4 yılda geliştirildiğini anımsatan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, 'Ebola aşı çalışmaları var mesela 5-5,5 yıl süren. En hızlı geliştirildi denilen kabakulak aşısı 3-4 yılımızı aldı. Beş aydan daha önce doğan bir bebeğin yaşama şansı yok. Rusya´nın yaptığı açıklama bana bunu çağrıştırıyor. Bilimsel gelişmelerin politikacılar tarafından açıklanıyor olması bilim çevreleri tarafından çok kabul görmüyor. Aşıya olan inanç sarsılabilir, ciddi yan etkileri olabilir' açıklamasını yaptı. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre Prof. Dr. Şenol, bilim dünyasının daha önce böylesi hızlı bir çalışmaya tanık olmadığını söyledi. Koronavirüs aşısında bazı süreçlerin biraz daha hızlandırıldığını, emniyetli olarak hızlandırılan süreçlerle birlikte 1,5-2 yılda birden fazla aşının olmasını beklediğini belirten Şenol,
'Bu aşıların birinci ve ikinci fazını geçtik. Bu, aşıların büyük bir güvenlik problemi olmadığını gösteriyor. Ve umut verecek düzeyde de bir koruyucuk geliştirdiğini gösteriyor. Ama bu faz 3 dediğimiz, büyük miktarda insanda yapacağımız etkililik çalışmalarının garantisi değil. Sadece ön göstergesi. Biz şimdi çok büyük insan gruplarında, farklılıkları da olan alt gruplarda etkililik çalışması yapıyoruz. Dolayısıyla bu çalışmanın sonuçlarını alabilmek için minimum altı aylık bir süreye ihtiyaç olduğu görülüyor. Bu yüzden de şöyle bir benzetmeyi yapıyorum 9 aylık bir bebeğin 5 ayda doğduğunda artık tıp dünyası yaşatabiliyor bu bebeği ama en azından akciğerlerinin gelişmiş olması gerekiyor yaşatabilmeniz için. 5 aydan daha önce doğan bir bebeğin yaşama şansı yok. Rusya´nın yaptığı açıklama bana bunu çağrıştırıyor.”
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da, Putin´in koronavirüse karşı aşı açıklamasını şöyle değerlendirdi: 'Rusya Devlet Başkanı kızına aşı yaptığını söylemiş. Bu aşının bulunup da insanlara yapılır durumda olduğunu göstermiyor. Rusya´nın yaptığı aşılamada, aşının henüz klinik testlerine başlanmadığını, Birleşik Arap Emirlikleri´nde testlere başlanacağı söyleniyor. Fiyatı ne olursa olsun bu kadar büyük bir pazardan pay elde etmek için son zamanlarda görülen, daha çok bilim adamlarından değil devlet idarecilerinden ya da aşının sponsoru olan firmadan yapılan açıklamaları biraz temkinli karşılamak lazım. Rusya´nın açıklamasından anladığımız, etkili bir aşı geliştirilmiş değil henüz bunların testlerine başlanacağı söyleniyor. Testlere başlamak´ demek zaten bunun aylar alacak bir sürenin başladığını gösteriyor. Bu testler 4 aşamalı. Önce bu testlerde aşıların güvenirliğinin test edilmesi lazım. Bunun için az sayıda insanda güvenirlik testleri yapılacak, sonra giderek artan vaka miktarları ile 3 fazla daha testler yapılacak. Bunların her birinde aşı yapılacak, aşının etkinliği için kan testleri yapılacak. Klinik deneyler yapılacak. Bu daha uzun süre alan yöntemdir. Binlerce insana aşı yapılacak, binlerce insana da yapılmayacak ve iki grup karşılaştırılacak; ´Ne sıklıkta hastalanıyorlar´ diye. Bu da nereden bakarsanız bakın daha Rusya´nın aşısının önünde çok uzun zaman olduğunu gösteriyor.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —