Maden arama işleminin sahadaki başlangıcının sondaj olduğunu anımsatan Mustafa Kemal Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Berkant Ödemiş, 'Her bir ruhsat döneminin, doğaya, çevreye, insana, topluma, tarihsel ve kültürel değerlere, ekonomiye verdiği zarar, yarattığı tahribat artarak devam eder. Sondaj ve zararları bu faaliyetlerin ilk adımıdır' değerlendirmesini yaptı.
Akın Bodur/İskenderun
Hatay´ın 5 ilçesindeki 9 kırsal alanda, ülkede ise 68 ilde 766 noktada 883 bin hektarlık alanda maden arama ihalesinin yapılmasına karar verilmesine tepki sürüyor. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün (MAPEG), Dörtyol, Belen (Müftüler ve Maraş Boğazı), Arsuz (Tatarlı ile Tülek) ve Antakya (Şenköy) ve Hassa´daki 9 noktadaki alanına 74.772 dönüm alanı kapsadığı biliniyor. Maden sahaları, bugün (7 Eylül Pazartesi) ihaleye çıkacak. İhalelerde 4. gurup madenler olarak tanımlanan sodyum, potasyum, lityum, iyot, bor tuzları gibi 100´e yakın endüstriyel ham madde, linyit ve taş kömürü gibi enerji üretim hammaddeleriyle, altın, gümüş, alüminyum gibi metalik madenlerin aranacağının ifade edildiğini belirten Mustafa Kemal Üniversitesi Biyosistem Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Berkant Ödemiş, maden arama işleminin sahadaki başlangıcının sondaj olduğunu anımsattı.
Kaz Dağları yöresinde 279 ruhsat verildi
Prof. Dr. Ödemiş, 'Sondaj, belirli sebepler ve amaçlarla, kayaları parçalamak, yer kabuğunda özel ekipmanlarla delikler açmak suretiyle yapılan işlemlerdir. Su sondajları, petrol sondajları, maden sondajları, enerji sondajları, temel sondajları gibi yeraltındaki arama ve tespit amaçlarına göre çeşitlendirilir. Hangi amaç için yapıldığına bağlı olarak da ekipmanları farklılaşır. Yeryüzünün en üst tabakalarında yapılan sondajlar, daha çok yaşam alanlarının kurulacağı bölgelerde yer kabuğunun tanınması içindir. Başta alet ekipman olmak üzere, lojistik desteğin sağlanabilmesi için sondaj noktasına nakliye yolu yapmak, su hattı döşemek için genelde bakir doğada, orman içinde, doğal yaşam habitatları bölünmekte, ekosistem içindeki simbiyotik yaşam olumsuz etkilenmekte ve sondaj sahalarının sıklığına göre de ortadan kalkmaktadır. Maden sondajları, son yıllarda sayıları hızla artan maden ruhsat sahalarında, rezerv tespitinin tam ve kayıpsız yapılabilmesi için, ortalama derinliği 300 m olan yüzlerce kuyudan oluşmakta, toplam derinlik, ortalama bir arama ruhsatı sahasında binlerce metrelere ulaşmaktadır. Son bir yılda sadece Kaz Dağları yöresinde 279 ruhsat verildi. Bunun, Türkiye ölçeğindeki mukayesesi sadece sondaj faaliyetlerinin, doğa üzerindeki baskısını anlatmaya yeter' değerlendirmesini yaptı.
Sondaj, tahribatın ilk adımı
Sondajlarda kullanılan zararlı maddelerin polimerler (Çamur yoğunlaştırıcı olarak kullanılır. Doğal çevreye zararlı zehirli madde), bentonit (Sondaj çamuru oluşumunda kullanılan kil çeşidi), gres yağı (Sondaj delicisinin ısınmasını önlemek, vibrasyonu azaltmak, delicinin hızını artırmak için yağlama maddesi), mazot (Dizel makine, motor ve pompalar için), barit, hemarit (Sondaj çamuru ağırlığını ayarlayıcı), kostik (Sondaj çamurunun pH değerini ayarlamak için) kullanıldığını belirten Ödemiş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
'Maden sondajlarının çevreye bir diğer olumsuz etkisi ise birbirinden bağımsız yer altı suyu haznelerinin (akiferler) delinerek iyi su ile kötü suyun birbirine karışmasına neden olmasıdır. Kaynak sularının kimyasallarla kirlenmesi sonucu, bunların beslediği kır çeşmelerinden su içen hayvanların zehirlenmesi sık görülen olaylardan. Arama sondajlarında, yüzlerce sondaj kuyusundan toplamda binlerce ton kirletici ve zehirli çamur, doğrudan bu yer altı su haznelerine basılmaktadır. Bu kadar zehirli çamur, fay kırıkları boyunca geniş alanlarda, yer altı su haznelerine karışarak kaynak sularını içilmez ve kullanılmaz hale getirmektedir. Sondaj kuyularında görülen çamur kaçakları, kayaların çatlaklık derecesine, kırık yoğunluğuna bağlı olarak değişkenlik gösterir. Sadece bir kuyuda günlük, birkaç tanker dolusu sondaj çamuru kaçağı mümkündür. Toplam sondaj kuyusu sayısı, sondaj derinliği ve kuyunun tamamlanma süresi de sonuca etki eden faktördür. Madencilik faaliyetleri arama ruhsatı, gayri sıhhi müessese ruhsatı ve işletme ruhsatı olmak üzere üç ruhsat aşamasından geçer. Her bir ruhsat döneminin, doğaya, çevreye, insana, topluma, tarihsel ve kültürel değerlere, ekonomiye verdiği zarar, yarattığı tahribat artarak devam eder. Sondaj ve zararları bu faaliyetlerin ilk adımıdır.'
Madencilik faaliyetlerinin doğal çevreye etkilerini de ´doğrudan bozulma´ (Maden ocakları çalışma sahalarındaki örtü ve atık yığınları ile madencilik binalarının inşa edildiği diğer alanlardaki toprak ve bitki örtüsünün yok edilmesi) ve ´dolaylı bozulma´ (Eski maden hafriyat yerleri, örtü ve atık yığınları, maden binaları ile mineral zenginleştirme tesislerinin bulunduğu yerlerde toprak yapısı, su ilişkileri, kimyasal özellikler, toprak ve bitki örtüsü, yerel iklim, insan ve hayvan sağlığının değişime uğraması) olarak anlatan Prof. Dr. Ödemiş, cevher hazırlamanın çevreye olan etkileri konusunda ise şunları söyledi: 'Yeraltından çeşitli metotlarla çıkarılan madenler, mineral atıklarıyla beraber çıkarıldığı için mineral dokusuna ulaşıncaya kadar kırma, öğütme ve eleme işlemine tabi tutulurlar. Eleklerden geçirildikten sonra silolarda depolanır. Buraya kadar tüm madenlerde aynı işlemler uygulanır. Bundan sonra zenginleştirme işlemine geçilir. Cevherin yapısına göre önce sulu sistem zenginleştirme ile mineral atıkları temizlenir. Her değişik tür cevheri zenginleştirmek için farklı metotlar uygulanır. Örneğin, demir cevherinin zenginleştirilmesi yüksek ısıda olur. Sonuç olarak zenginleştirme; yeraltından çıkarılan maden cevherinin fiziksel, kimyasal ve minerolojik işlemlere tabi tutularak cevherin pasadan ayrılmasıdır. Sulu sistem zenginleştirme sonucu ortaya çıkan sıvı atıklar ise sedimentasyon havuzlarında bekletilirler ve bu nedenle pasa barajlarında toplanırlar. Aşırı dolu sedimentasyon havuzları oldukça zararlı ve tehlikelidir. Bunların etkileri ile hidrostatik basınç artar ve atık baraj duvarlarının çökmesi veya sızıntı olması durumunda çevrede doğrudan büyük tehlike oluşturabilirler. Genellikle yüksek düzeyde tuzun ve bitki örtüsü için zararlı diğer metallerin bulunması, atık barajındaki drenajla ilgili güçlükler nedeniyle, sulu pasa çamurunun iyileştirilmesi işleri oldukça sorunlu bir durum meydana getirilebilir.'
Maden aramasından beklenen zararlar neler?
Arsuz´un Tatarlı ile Tülek mahallelerindeki kırsal alanda yapılması planlanan maden arama ihalesinin Arsuz´a zarar vereceğini de ifade eden Ödemiş, beklenen zararlara ilişkin olarak ise 'Arsuz, Amanosların eteğinde kurulmuş bir şehirdir. Ormanlara düşen yağışın toprağa ulaşan bölümü yüzeysel akışa dönüşemeden toprağa sızar. Ormanda yaprak dökümü ile oluşan ölü örtü ve bu örtünün ayrışması ile oluşan humus ve diğer kolloid organik maddeler toprağın gözenek hacminin ve gözenek çaplarının artmasını sağlarlar. Su bu gözeneklerden hızla sızarak, derinlere iner. Topraktan anakaya çatlak sistemine geçen su, kaynakları ve yeraltı suyunu besler. Maden ocağı yarmaları kaya çatlak sistemini kestiği için, yeraltı suyuna sızan suyun da açığa çıkmasına, akış yönünün değişmesine, buharlaşmasına ve kaybına sebep olur. Bu durum ağaçlarda verim kaybı ve giderek kurumalara neden olur. Bu tür alanlarda zeytin ve meyve ağaçlarında meyve boyutlarının daha küçük olduğu gözlenmiştir. Maden arama sondajlama sırasında yapılan patlatmalar yeraltındaki çatlak, mağara sistemini bozar, çökme ve suyollarının değişmesine, suyun derinlere kaçmasına sebep olur. Sonuçta su kaynaklarını kullanan çiftçiler ile yerleşim alanları gibi tesisler zarar görür. Taş ocaklarından çıkan atık materyallerin eğimli arazilere yığıldığını ve bir süre sonra aşağıya kayarak değerli araziyi veya dere yatağını kullanılamaz hale getirir. Göl ve denizlerin kıyı sularına taşınan kil ve toz kısa sürede çökmediği için balıkların solungaçlarını tıkayarak ölmelerine neden olur. Tozu önlemek veya bastırmak için sözü edilen torba filtreler ve ıslatma yöntemleri ya hiç kullanılmaz veya pek bir işe yaramazlar. Özellikle kurak bölgelerde kireçtaşı ocaklarında materyali ıslatmak için su yetersizdir. Islatma suyu da hızla buharlaşır. Toz yerleşim alanlarında insan sağlığını olumsuz etkiler. Taş ocağı çukuruna doldurulan kirletici atıklar yeraltı sularına sızarak, içme sularını kirletmektedirler' değerlendirmesini yaptı.
9549,89%1,94
34,54% 0,18
36,00% -0,62
3005,99% 1,50
5006,70% 1,01