İskenderun/SES
44 yıl önce Kahramanmaraş'ta yaşanan katliamda ölenler İskenderun'daki Cem Evinde yapılan toplantı ile anıldı. Resmi rakamlara göre katliamda 120 kişinin yaşamını yitirdiğini, gerçekte ise çok daha fazla insanın katledildiğini ifade eden Hacı Bektaş-i Veli Anadolu Kültür Vakfı İskenderun Şubesi, Maraş katliamının alevi katliamı olduğunu savundu.
İskenderun Cem Evinde düzenlenen törende konuşan Hacı Bektaş-i Veli Anadolu Kültür Vakfı İskenderun Şubesi Saymanı Makbule Güden, "Resmi rakamlara göre 120, gerçekte ise çok daha fazla insanın korkunç yöntemlerle katledildiği yüzlerce insanın yaralandığı, binlerce insanın toprağını terk etmek zorunda kaldığı Maraş katliamı bir Alevi katliamıdır ve hala Türkiye'nin kara kutusu olma özelliğini korumaktadır" dedi.
Ölenlerin bir dakikalık saygı duruşu ile anıldığı ve katliama ilişkin 15 dakikalık video gösteriminin yapıldığı toplantıda konuşan Hacı Bektaş-i Veli Anadolu Kültür Vakfı İskenderun Şubesi Saymanı Güden, "Maraş katliamının üzerinden 44 yıl geçti. Yaşanan bu katliam, basit bir 'Alevi-Sünni' düşmanlığı ile açıklanamayacak kadar ciddi nedenleri ve derin sonuçları olan bir katliamdır. Maraş katliamı noktasına, virgülüne kadar hesaplanmış, planlı ve örgütlü bir saldırıydı. Katliamın her bir evresi ve olası sonuçları en ince ayrıntılarına kadar hesaplanmış ve özel harp dairesi ile devlet içinde yuvalanmış çetelerin bizzat rol oynadığı bir katliamdır. 7-8 gün süren katliam süresince devlet hiçbir müdahalede bulunmamış ve adeta birçok legal ve illegal birimleri ile katliama katkı sunmuştur" diye konuştu.
44 yıl boyunca katliamın arkasındaki güçler ve katliam sırasında ol oynayan kurum ve tetikçilerin açığa çıkarılmadığını, katliamın tüm yönleri ile aydınlatılmadığını belirten Güden, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Tersine birçok sorumlu ve tetikçiye devlet kademelerinde çeşitli görevler verilmiş veya siyasette yükselip, milletvekili yapılarak ödüllendirilmişlerdir. Maraş katliamı, bugünkü Türkiye’nin yollarını döşeyen, yaşanılan her türlü sosyo-ekonomik, siyasal meselenin tam da sonuçlarından biri olan tarihin en korkunç katliamlarından birisidir. 12 Eylül 1980 askeri faşist cuntasının iş başına getirilmesi ve dolayısı ile 24 Ocak Ekonomik Kararlarının herhangi bir muhalefete takılmadan hayata geçirilmesi için planlanmış bir Alevi katliamıdır. 12 Eylül’ün en önemli sonuçlarından biri olan bugünkü AKP iktidarının da dolaylı sebeplerinden birisi olmuştur. Maraş katliamı milyonlarca insanı mağdur eden, binlerce insanın katledilmesine yol açan darbenin öncesinde planlanan bu katliam, yaşadığımız her derin toplumsal meselenin varlığını borçlu olduğu toplumsal bir travmadır. Maraş katliamının sorumlularını bilerek ve isteyerek ortaya çıkarmayan siyasal iktidarlar, Çorum, Sivas, Madımak, Gazi, Gezi, Suruç, Roboski, cezaevleri, Soma, Amasra ve adını sayamadığımız binlerce katliam ve cinayetin işlenmesine de cesaret vermiştir. Nihayetinde de bu saydığımız hiçbir katliamla, faili meçhul cinayetlerle, siyasi suikastlarla hesaplaşılmamıştır. Gelinen aşamada da siyasal iktidarın böyle bir niyeti de yoktur. Gelinen aşamada hakkını arayanlara ve adalet isteyenlere yönelik, yok etme ve öldürme arzusunun, insanlık dışı bir hırsla devam ettiği topraklarda yaşıyoruz. Aleviler olarak, laik, demokratik, özgür bir ülkede herkesin eşit haklarla, eşit koşullarda, barış içinde, birlikte, bir arada yaşama iradesinden ve inadından vazgeçmeyeceğiz. Bizler; demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün, adaletin yeşermesini istediğimiz bu coğrafyada katliamlarla yüzleşmenin şart olduğunu düşünüyoruz. Türkiye geçmişiyle, tarihiyle, katliamlarla yüzleşmek zorundadır. Bu yüzleşme gerçekleşmeden bu ülkeye demokrasi asla gelmeyecektir. Demokrasinin olmadığı bir yerde, barıştan, özgürlüklerden ve en önemlisi yaşam hakkından ve hatta ekmek ve aştan bahsetmek te mümkün olmayacaktır."