Akın Bodur/İskenderun
Milletvekili Şahin, Türkiye´nin 2018 yılı Küresel Öğretmen Statü Endeksi´ne göre 35 ülke arasında öğretmenlerine en çok değer veren 7 ülke konumundan görünmesine rağmen, aynı endekse göre son 5 yılda öğretmenleri en çok saygınlık kaybeden 3 ülkeden biri haline geldiğini belirtti.
Milletvekili Şahin, TBMM Başkanlığı´na verdiği ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk´un yanıtlamasını istediği önergesinde şu sorulara yer verdi: '2013-2019 yılları arasında sözleşmeli, ücretli ve kadrolu öğretmen sayısı nedir? Her bir kadro için ödenen ücret ne kadardır? Öğretmenler arasında yapılan ayrımın sonlandırılıp tüm öğretmenlerin kadroya alınması gündemde midir? Kişisel gelişimini sürdüremeyen, kültürel ve teknolojik gelişmeleri izleyemeyen öğretmenlerimizin bu koşullar altında donanımlı ve nitelikli nesiller yetiştirmesi mümkün müdür?'
Mustafa Kemal Atatürk tarafından “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” yetiştirme görevi verilen öğretmenlerin, günümüzde konumlarıyla uyumlu olmayacak bir şekilde mesleki yaşam mücadelesi verdiğini ifade eden milletvekili Şahin, önergesine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: 'Gelecek nesilleri yetiştirme görevi yapan ve toplumun en saygın mesleklerinden birisi olarak öğretmenler bugün sosyal ve ekonomik haklarından mahrum edilmektedir. Öğretmenlerin hak kayıplarına uğramalarının en önemli sebebi uluslararası sözleşmelere, anayasaya aykırı bir biçimde hayata geçirilen ve hızla yaygınlaşan sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamaları ile öğretmenlerin güvenceli bir kadro, çalışma koşulları ve ücretler bakımından ayrıştırılmasına neden olurken sosyal ve özlük haklarında da ciddi kayıplara neden olmaktadır. Sayıştay´ın Milli Eğitim Bakanlığı Raporu´na göre öğretmen açığı 153 bine ulaşmıştır. Buna karşılık 450 bini aşkın öğretmen atama beklemekte, atanamadığı için 50 gencimiz hayatını sonlandırmıştır. Öğretmen maaşının en düşük olduğu ülkeler arasında yer alan Türkiye´de öğretmenlere verilen ücretler 31 OECD ülkesi içerisinde 25. sırada yer almaktadır. Kadrolu öğretmenlerin dahi maaşının yoksulluk sınırının altında olduğu ülkemizde sayıları 90 binin üzerinde olan ücretli öğretmen modern kölelik sistemi adı altında ayda ortalama 80 saat ders yükü altında, 1.200 lira civarında düşük ücretlerle çalışmaktadırlar. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenler kadrolu öğretmenlerle aynı işi yapmasına rağmen birçok sosyal haktan mahrum bırakılmaktadır. Öğretmen ihtiyacına rağmen atama bekleyen on binlerce öğretmen bulunmaktadır. Eğitim sisteminde ülkemizin ihtiyaç duyduğu sayıda öğretmen ataması gerçekleştirilmediği gibi zaten sınırlı sayıda olan öğretmen alımlarında particilik, kayırmacılık gibi yöntemlerin sıklıkla kullanılması liyakat ilkesini yok etmekte, öğretmenlerimizin de motivasyonunu ve saygınlığının azalmasına neden olmaktadır. Mülakatlarda sorulan sorular ile ataması yapılacak adayın memleketine, AKP´li olup olmadığına bakılarak değerlendirme yapılıyor. Yandaşlar hiçbir yeterliliği olmasa, sınavda çok düşük puan alsa dahi en yüksek puan alan adayın önüne geçerek atanıyor. Öğretmenler üzerindeki siyasi baskıların giderek artması her iki öğretmenden birisini fiziksel, sözlü, psikolojik ve cinsel şiddete açık hale getirmektedir.'