Türk Medeni Kanunu´nun kabul edilişinin 96. yılı kutlandı. Medeni Kanun, 17 Şubat 1926´da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildi.
Hatay Milletvekili Suzan Şahin, yıldönümü dolayısıyla şu açıklamayı yaptı: 'Türk Medeni Kanunu, özellikle kadınlara tanıdığı haklar açısından toplumun aydınlık yüzü olmuş, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma çabasının en önemli adımlarından birisi olmuştur. Devrim yasamız olan Türk Medeni Kanunu´nun kabulü ile Türk kadınları siyasi, ekonomik, hukuki ve sosyal alanlarda erkeklerle eşit haklara sahip olmuştur. Medeni Kanun´un kabulüyle kadınlar, evlenme, boşanma, mal varlığı, miras gibi özel yaşamlarına ilişkin haklar açısından eşit yurttaş konumuna gelmişler; Evlilik yaşı kuralı getirilmiş; erkeğin birden çok kadınla evlenebilmesi yerine tek eşlilik ve evlilik birliğinin ´resmi nikah´ ile kurulması kabul edilmiştir. Erkeğin ´boş ol´ demesiyle boşanma yerine ´hakim kararıyla boşanma´, kız ve erkek çocuklara ´eşit miras payı´ gibi kurallar kadın haklarının güvencesi olmuştur. Ne yazık ki Medeni Kanun´un kabulünün üzerinden geçen 96 yılda sağlıklı bir toplum inşa edebilmek için kadına karşı şiddetin ve çocuk yaşta evliliklerinin önlenmesinin bir amaç haline getirilmesi, bu yolda kararlı bir devlet politikası uygulanması, kadın haklarının daha da geliştirilmesi gerekirken kadınlar için hayati önem taşıyan haklara yönelik saldırılar olmakta, şiddeti daha da körükleyen söylemler günden güne artmaktadır. Medeni Kanun ile kazanılmış hakların geliştirilmesi bir yana, mevcut hakların kullanımının da önüne geçilmektedir. Hatta Medeni Kanun´un yok sayılmasına yol açacak düzenleme ve uygulamalarla karşı karşıyayız. Bizlere tanınan bu muazzam hakları geliştirmek için vermemiz gereken emeği; haklarımızı muhafaza etmeye çalışarak harcıyor; her gün bir başka çağ dışı uygulama fikriyle yüzleşiyoruz. Çocukların tecavüzcüleriyle evlendirilmesi, cinsel istismarın rızaya dayalı olabileceği çocuk haklarına aykırı fikirler ısrarla gündemde tutulmuştur. Bunun sonucunu daha dün yaşadık. Sıla Şentürk, 16 yaşındaki kızımız zorla nişanlandırıldığı erkek tarafından öldürüldü. İşte bu yüzden medeni kanun önemlidir. Nüfus Hizmetleri Kanununda 17 Ekim 2017´de yapılan değişiklikle ´müftülere resmi nikah yetkisi´ verilmesi, ülkemizde laik hukukun simgesi olan Medeni Kanunumuzla sağlanmış olan hukuk birliğinin göz ardı edilmesine yol açılmıştır. Son dönemde Adalet Bakanı tarafından Medeni Kanun´un 175 ve 176. maddelerinde düzenlenen yoksulluk nafakası hükmünün ´erkeğin hayatının ipotek altına almaktan kurtarılması´ gerekçesiyle kaldırılması yeniden gündeme taşınmıştır. Oysa yasaya göre erkek eşlerin nafaka alması önünde bir engel yoktur, yasadaki koşullar çerçevesinde her iki eş de nafaka talep edebilir. Uygulamada genellikle boşanan kadının, nafaka talep eden taraf olmasının nedeni, ülkemizde kadının eğitim ve ekonomik durumu ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunlarından kaynaklanmaktadır. Çocuklar için verilmekte olan ´iştirak nafakası´ da tartışmaya açılmıştır. Bu yanlıştan dönülmelidir. Arabuluculuk Kanununda ihtiyari olduğu belirtilmesine rağmen, Adalet Bakanlığınca, ´Aile hukukunda zorunlu arabuluculuk´ uygulamaya konulmak istenmektedir. Bu da ailede ve toplumda ve özellikle kadınlar açısından sakıncalara ve mağduriyete yol açacaktır. Kadınların gerek uluslararası sözleşmeler gerekse iç hukukumuz gereği eşit birey olduğu gerçeğinin yok sayıldığı, kadına ve çocuğa yönelik şiddetin giderek arttığı bir ortamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamamıştır. Bu kazanılmış hakları koruma ve daha da geliştirmektir. Bizler kadın erkek eşitliğinin her alanda sağlanması adına her türlü mücadeleye devam edeceğiz. Cumhuriyetimizi savunan herkesi ve özellikle kadınları bir kez daha medeni Kanunumuza sahip çıkmaya çağırıyorum.'