Sadet Berkyürek/İskenderun
Meme kanserinde erken teşhisin, tedavinin başarıya ulaşma şansını arttırdığını kaydeden Doç. Dr. Sadık Muallaoğlu da “Meme kanserinin tedavisinde yaşanan çığır açan gelişmeler ve artan erken tanı bilinci, meme kanserinden ölüm oranlarını düşürmektedir” dedi.
‘1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı´ çerçevesinde, Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Önal ve Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Sadık Muallaoğlu basın mensuplarıyla bir araya gelerek, meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekti. Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Konferans Salonu´nda gerçekleşen toplantıda kanserle ilgili çok fazla bilgi kirliliğinin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Cem Önal, kanser çeşitleri asında en sık görülenlerin başında gelen meme kanserinin sadece kadınlarda değil, erkeklerde de görülebileceğini ve göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
8 kadından biri meme kanseri
Meme kanserinin görülme sıklığı yüzde 10-12 arasında olup, yaklaşık 8 kadından birinde meme kanseri görüldüğünü sözlerine ekleyen Prof. Dr. Cem Önal, “Özellikle halkın bilinçlendirilmesi ve devletimizin yapmış olduğu erken tarama programları ile hastalıklar daha erken evrede görülmektedir. Buna paralel olarak da daha genç hastalarda görülme sıklığı artmıştır. Meme kanserinin sadece kadınlarda değil, erkeklerde de görülme olasılığı vardır. Erkek meme dokusunun az olması nedeniyle, erkek meme kanserleri genellikle daha ileri evrede tanı konmaktadır” diye konuştu.
Erken tanı ölüm oranlarını düşürüyor
Meme kanserinin tedavisinde yaşanan gelişmeler ve artan erken tanı bilincinin, meme kanserinden ölüm oranlarını düşürdüğünü aktaran Doç. Dr. Sadık Muallaoğlu, en sık belirtinin memede kitle fark edilmesi olsa da erken tanıda amacın ele gelmeyen kitleleri saptamak olduğunu söyledi. Muallaoğlu, risk faktörlerini ise azla kilolu ya da obez olmak, yeterli fiziksel aktivite yapmamak, hiç doğum yapmamış ya da ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapmış olmak, doğum kontrol hapı ve iğnesi kullanmak, menopoz sonrası hormon tedavisi almak, alkol kullanmak olarak gösterdi. Yaş arttıkça meme kanseri riskinin arttığına ve kadınlarda erkeklerden yüz kat daha fazla göründüğüne de dikkat çeken Muallaoğlu, “Belirli kalıtsal genlere sahip olmak ve birinci derece akrabalarda meme kanseri görülmesi, riski arttırmaktadır. Diğer memede ve aynı memenin diğer bölgelerinde de kanser görülme riskini arttırmaktadır. Yoğun meme dokusuna sahip olmak ve memede iyi huylu oluşumların olması da risk grubunda yer almaktadır. Erken adet görmeye başlamak ve menopoza özellikle 55 yaşından sonra girmek. Göğüse radyoterapi almış olmak, yine risk faktörleri arasında sıralanabilir” dedi.
20 yaşından sonra düzenli muayene önerdi
Memede ya da meme ucunda ağrı, meme derisinde kaşıntı ve yanmayla belirgin yangısal durum, meme ucunda çekilmeler, memede portakal kabuğu görünümü, meme derisinde tahriş, tek taraflı meme ucunda akıntı- özellikle kanlı akıntı, koltuk altında yumru, memenin bir kısmında veya tümünde şişlik, memede şekil değişikliği, meme ya da meme ucu derisinde kızarıklık, kabuklaşma, kalınlaşma; memede ele gelen yumru belirtilerinin meme kanserinde görülebildiğine dikkat çeken Muallaoğlu, meme kanserinin taranmasındaki temel amacın henüz klinik bulgular ortaya çıkmadan erken evrede iken tespit etmek ve kadınlarda meme kanserine bağlı ölüm hızını düşürmek olduğunu vurguladı. Muallaoğlu, 20 yaşından sonra ayda bir kendi kendine, yılda bir doktora meme muayenesi için gidilmesini ve iki yılda bir mamografi çektirilmesini önerdi.
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55