İkinci tur seçimlere yönelik gazetemize gönderdiği değerlendirme yazısında, 28 Mayıs’ta ikinci tur oylamada ülkenin geleceğinin vizyonunun çizileceğini ifade eden Çalışkan, ancak toplumda ‘istikrar devam etsin, ya daha kötüsü gelirse, iktidar değişikliğiyle bir maceraya atılmayalım’ gibi bir korkunun yerleştirilmeye çalışıldığını kaydetti.
Çalışkan Kılıçdaroğlu’na oy verilmesi çağrısında da bulunarak SP lideri Temel Karamollaoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve SP’li hükümetin ülkede kalkınma, huzur ve barışı getireceğine inandığını söyledi. Çalışkan, “Saadet Partili bir koalisyon, Anasol-M’li ve karanlık adamların desteklediği koalisyondan çok daha hayırlıdır. Artık geçmişteki klasik kuru muhalefet kenara bırakılıp bir mutabakat olarak ortaya çıkan Millet İttifakı göz ardı edilmemelidir” dedi.
Ekonomik verilerin, istikrardan ziyade bir kaosa sürüklendiğimizi, ülkenin iflasa giren bir süreçte olduğunu gösterdiğini de sözlerine ekleyen Çalışkan, ülkenin ekonomi ve külteciler yanında bir beka sorunuyla da karşı karşıya bulunduğunu vurguladı. Çalışkan, konu başlıklarıyla şunları dile getirdi:
Başarısızlık montajla örtbas edilemez
“Ne var ki bütün bunların sorumlusu sanki iktidar değil ya üreticiler ya üç harfli marketçiler ya da gizli ellermiş gibi hedef gösterilerek algı ile sorunların üzeri örtülmeye çalışılıyor. Bu yaşananlar; iftiralarla, montajlarla örtbas edilerek büyük başarısızlık gizlenemez. Kaldı ki çöküş sadece ekonomide değil.
Ülke mülteci yığını haline geldi
“Ülke adeta bir mülteci yığını haline getirildi. Kültür olarak pek farklı olmadığımız savaş mağduru Suriyelilerin gelmesi büyük sıkıntı oluşturmadı. Ancak yaşam tarzı itibariyle kültürü bize benzemeyen, değerlerimizi tehlikeye atan Afgan göçmenleri, Pakistan’la yapılan çifte vatandaşlık anlaşmasıyla yeni göç dalgası insanı ürkütüyor.
Yüz kızartıcı anlaşma başarı olarak pazarlanıyor
“Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) unutmamak gerekiyor. Bu projedeki eş başkanlık devam ediyor ve işler bu çerçevede yürüyorsa vay halimize! Bu arada AB ile yapılan geri kabul anlaşması da ülkemiz için yüz kızartıcı bir durumken bunun bir başarı olarak pazarlanması da akıl tutulmasıdır.
Sığınmacıların iadesinin kabulü, Avrupa’nın lehine bir durum olduğu için teşekkür beklenmesi, Türkiye’nin tampon bölge olarak toplama kampı haline dönüştürülmesi ve insan hayatı üzerinden bir pazarlık yapıldığının net ifadesidir. Bu durum ülkemizin geleceği açısından da büyük bir tehlikedir.
Roma İmparatorluğunu mülteciler yıkmıştır
“Unutulmamalıdır ki Roma İmparatorluğunu mülteciler yıkmıştır. Nüfus çok artmış, dengeler sarsılmış, mülteciler ülkeyi ele geçirmiş ve yıkım süreci başlamıştır. Aynı sürecin ülkemiz için olmayacağını kim garanti edebilir? Bugün göçle ilgili rakamlar yüzbinler değil, milyonlarla ifade edilmektedir. Bu gidişle birkaç yıl içinde vatandaşlarımızla mülteci nüfusunun dengede olduğu ortaya çıktığında iş işten geçmiş olacaktır. Sandığa giderken duygusallık yerine, gerçekçi ve akılcı davranarak mülteci sorununun nasıl çözüleceği düşünülmelidir. Ülkenin birinci problemi ekonomi ise ikincisinin mülteci sorunu olduğu kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Burada Millet İttifakının duruşu nettir.
Tek adam duruşu problemi
“Üçüncü sorun beka sorunudur. Ülkenin geleceğinin bir kişinin iki dudağı arasında olması ve anlık duruşuyla karar alınması hakikaten problemdir. Evet kararların daha hızlı alınacağı gibi bir iddia varsa da tecrübe edilen son beş yıllık süreçte tam tersine ülkenin daha çok hantallaştığı, ekonomi ve diğer alanlarda işlerin daha kötüye gittiği ortadadır. Herhangi bir bakan inisiyatif kullanamıyor, karar alamıyor, kurumlar yangına müdahale de dahil gelecek talimatı bekliyor. Nitekim depremde üç gün gelmeyen yardım, sağlanamayan asayiş, birçok insanın inleyerek ölmesinin vebali de sandığa giderken akıldan çıkarılmamalıdır.
9549,89%1,94
34,54% 0,18
36,00% -0,62
3005,99% 1,50
5006,70% 1,01