Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin vurduğu Samandağ’ın Yeşilköy Mahallesi’nde enkaz boşaltma alanları nedeniyle halk asbest tehlikesi ile karşı karşıya. Yaşam alanlarının yanına dökülen moloza karşı yaşam nöbeti başlatıldı.
Yeşilköy'de bugün nöbetini devam ettiren ve moloz dökülmesine karşı çıkan halka jandarma müdahale etti. Müdahale sonrası çok sayıda kişi gözaltı alındı.
Güzelmansur: Yaşam isteğine saygı duyun
CHP’li Milletvekili Mehmet Güzelmansur, Samandağ’da yaşananlara tepki gösterdi, orantısız güç kullanıldığını vurguladı. TBMM’de gündem dışı yaptığı konuşmada Güzelmansur, “Samandağı'nın çeşitli mahallelerinde mahalle yakınlarına moloz dökülüyor, buna karşı çıkan mahalle sakinlerine polis ve jandarma orantısız güç kullanıyor. Depremzedelere TOMA'larla su sıkılıyor, biber gazı kullanılıyor, depremzedeler yerlerde sürükleniyor. Depremde geç müdahaleyle binlerce vatandaşı ölüme terk ettiniz; yetmedi, barınma sorununu çözmediğiniz için insanları ilkel yaşamlara mahkûm ettiniz; yetmedi, halk sağlığını tehdit eden asbestli molozları insanlarımızın yaşam alanlarının yakınlarına döküyorsunuz. Bu nasıl bir yönetim, bu nasıl bir davranış? Buradan yetkilileri sağduyuya, aklıselime davet ediyorum. Mahallelere, yaşam alanlarına, tarım arazilerine, su kaynaklarına, doğal yaşam alanlarına moloz dökmekten vazgeçin. İnsanların yaşam isteklerine saygı duyun. Polisi, jandarmayı vatandaşla karşı karşıya getirmeyin” diye konuştu.
Oruç: Buradan tekrar uyarıyoruz; insanların yaşamları söz konusu
Hataylı Adana milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç, depremde yıkılan binaların enkazlarının kaldırılma yöntemi ve depolamanın yaşam alanlarını oluşsuz etkilerine karşı çıkanlara yönelik uygulamaya tepki gösterdi. Oruç, TBMM Genel kurulundaki konuşmasında şunları kaydetti:
“Bu kürsüden çok ifade ettik, bir kez daha ifade ediyoruz; enkaz kaldırılırken enkazı kaldırma biçimi zaten çok ciddi bir biçimde bir sağlık sorunu oluşturmuş durumda. Enkaz kaldırılırken kalkan tozların engellenmesi için sulama yapılmıyor, sadece televizyonlardaki görünen görüntülerde sulama yapıldığına tanık oluyoruz. Esasen hiçbir biçimde bir sulama yapılmadan enkaz kaldırıldığı için ve sadece o değil, enkaz yaşam alanlarında, içinde olduğumuz mahallelerde içme suyumuzun geçtiği, boruların geçtiği yerin dibine döküldüğü için hâlâ çok ciddi ve çok büyük bir tehlike arz etmeye devam ediyor. Uyarmamıza rağmen bu konuyla ilgili hiçbir önlem alınmadı. Buradan tekrar uyarıyoruz: İnsanların yaşamları söz konusu, önümüzdeki süreçte hastalıklarla karşı karşıya kalacağız.”
Acil önlem beklediklerini, olumsuz uygulama karşı çıkanların darp edildiklerini aktaran milletvekili Oruç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Samandağ'da depremzedeler böyle bir yürüyüş gerçekleştirdiği için dün darbedildiler. Depremzedeleri bu iktidar darbettiriyor jandarmaya, askere, polise. Şimdi ise bugün yine aynı konuyla ilgili seslerini bütün Türkiye'ye duyurmak isteyen depremzedeler, biraz önce bana gelen telefondan öğrendiğim, hâlâ abluka altındalar. Depremzedelerin bu şekilde Jandarmaya dövdürtülmesini asla kabul etmiyoruz. Bu depremde bizler âdeta ölüme terk edildik. Bunu buradan defalarca söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Asla hakkımızı helal etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bir de üzerine kalkıp oradaki depremzedenin acısına acı katan kolluk kuvvetinin şiddetini kabul etmemiz mümkün değil.”
Çevreciler: Enkaz kaldırma derhal durdurulmalı
Öte yandan 16 emek, meslek ve ekoloji örgütü Ankara‘da bir araya gelerek, Samandağ’daki molozların insan ve çevre sağlığına aykırı koşullarla kaldırılmasına karşı çıktı, gözaltına alınan depremzedelerin acilen bırakılması için çağrıda bulundu. Açıklamada, moloz dökümünün ikinci büyük felakete neden olduğu belirtilirken delillerin de yok edildiğine dikkat çekildi.
Yaşam alanlarını savunan yurttaşların darp edilerek gözaltına alınmasına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında ortak açıklamayı katılımcı kurumlar adına Melis Tantan okudu.
‘Enkazlar, delillerle beraber ortadan kaldırılıyor’
Depremlerin ardından enkaza dönen kentlerde devletin günlerce bulunmadığı ve deprem bölgesindeki insanların kaderine terk edildiğini ifade eden Tantan, “Depremin daha ilk haftasında arama-kurtarma çalışmalarında olmayan devleti, büyük bir hızla enkaz kaldırma faaliyeti içerisinde gördük. Henüz daha cenazeler enkazlarda bulunurken, enkazlar içerdikleri delillerle, birer suç mahalli halindeyken, bu suç mahallerinin ortadan kaldırılma çabasını gördük” dedi.
‘Kimyasal maddeler yaşam alanlarına dökülüyor’
Binaların içerdiği ağır kimyasallar, tozlar ve asbest gibi maddelerle ilgili bilimsel çalışma ve ayrıştırma yapılmadan, çalışanların ve halkın sağlığını tehlikeye atacak şekilde enkaz kaldırma ve yıkım işlemlerinin hızla sürdüğünü vurgulayan Tantan, kaldırılan enkazların yol kenarlarına, dere yataklarına ve sulak alanlara dökülerek ikinci büyük felaketin yaratıldığına dikkat çekti.