Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanan anlaşmalar çerçevesinde, Türkiye Hükümetince uygun görülen ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Türkiye´deki Irak ve Suriye Krizinden Etkilenen Sığınmacılar için Geliştirilmiş Dest
Akın Bodur
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) işbirliği, Mülteci Destek Derneğinin (MUDEM) katkılarıyla düzenlenen toplantıya Hatay, Adıyaman, İstanbul, Gaziantep, Van, Sivas, Adana, İzmir, Batman, Diyarbakır, Muğla, İzmit, Konya, Ordu, Sinop ve Samsun´dan 6´sı Suriyeli toplam 144 gazeteci katıldı.
Toplantının açılışında konuşan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Akarca, “Çok önemli olduğunu düşündüğüm sığınmacılar, göçmenler ve mülteciler meselesini başta Türkiye olmak üzere bütün dünyanın tüm ayrıntılarıyla bilinmesi gerekir' dedi. Avrupa´ya giden mültecilere çelme takıp yere düşünen gazetecinin beraat ettiğini anımsatan Akarca, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Günümüzde çok ilginç gelişmeler oluyor, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri´nin bütün dünyada askerleri var. Biliyorsunuz 3 bin 500 kadar Suriye´de, 4 bin kadar Afganistan´da. Altı gün öncesine kadar Meksika sınırından Amerika Birleşik Devletleri´ne iltica etmeye çalışan 7 bin Meksikalıya karşı 15 bin askeri sınırda konuşlandırdı. Yani mülteci başına tam teçhizatlı iki asker. Biz de Türkiye olarak 4 milyon sığınmacı misafir ediyoruz. Çünkü Suriye´de karışıklık çıkması üzerine can kaygısına düşen Suriyeliler çocukları kucaklarında, kadınlarının ellerinden tutmuş, arkalarından açıdan ateşten kaçarak Türkiye sınırına geldiler. Bunlara nasıl olur da ‘Hayır, almıyoruz sizi orada kendi kaderinize mahkûm bir şekilde bırakıyoruz´ diyebiliriz? Elbette ki diyemeyiz. Biz bunu hiçbir dönemde demedik. Bizim karakterimiz bu. Bizden yardım işteyeni geri çeviremiyoruz.”
'Önümüzdeki yıllarda mülteci sorunu tırmanacak'
Mülteci ve sığınmacı meselesine çok büyük bir hassasiyetle yaklaşılması gerektiğini anlatan ve önümüzdeki yıllarda mülteci sorununun tırmanacağını ifade eden Akarca, şunları söyledi: 'Bu zamana kadar kim bilir kaç kişi mülteci olarak kendi ülkesini terk edip başka ülkeye sığınmaya kalktı. Bundan sonra da gıda kaynakların azalması, iklim şartlarının değişmesi, ülkedeki yönetimlerin insan haklarını hiçe sayan davranışlar sergilemesi üzerine ve benzeri sebeplerle çok sayıda kişi ülkesinden ayrılıp başka ülkelere gitmek durumunda kalacak.'
'Saniyede iki kişi göç ediyor'
SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak da günümüzde saniyede iki kişinin yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kaldığını, ülkesinden ayrıldığını ifade etti. Kavlak, “Bu rakam dakikada 30 kişi ve günde 45 bin kişinin yerlerinden olduğu anlamına geliyor. Türkiye, 81 ülkeden 4 milyon kişiyi barındırıyor. Türkiye, Eylül ayı itibariyle 3 milyon 567 bin 658 Suriyeliyi ülkesinde ağırlamaktadır. Türkiye´nin neredeyse her ilinde Suriyeli nüfusu bulunuyor. Suriyeli sığınmacıların yanı sıra çokta gündeme gelmeyen 400 bine yakın 81 ülkeden gelen sığınmacı ve mülteciyi ağırlamaktayız. Sığınmacıların kalış sürelerine bağlı olarak görünürlüklerinin artması ve buna bağlı olarak da toplum içerisindeki etkileri her geçen gün çeşitli aşamalarda ortaya çıkmakta. Bu etkileri kamu yararına dayalı olarak değerlendirilmesi bizim için önemli. Dünyada 2013 yılından beri en fazla mülteci ağırlayan ülke konumumuzu sürdürmekteyiz. Bu alanda en çok ihmal edilen konulardan biri de gzetecilerin konu hakkında kapsamlı bir şekilde bilgilendirilmesi ve toplumsal alandaki rolünün daha fazla öne çıkarılmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmalar kapsamında sağlanan fonlarla 24 aylık bir projenin faaliyeti olan basın buluşmaları, en önemli faaliyetlerimizden biri' dedi. Göç üzerin haber yarışması düzenleyeceklerini de anlatan Kavlak, 24 aşylık bir projenin faaliyeti olarak bölümler halinde yapılan etkinlikle toplam 600 yerel gazeteciyi ağırlayacaklarını ve dördüncüsünün yapıldığını kaydetti.
Ülkenin 22 ilinde 200 çalışanla çeşitli proje yürüttüklerini anlatan ve 'Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları' projesi hakkında bilgi veren Mülteci Destek Derneği (MUDEM) Genel Koordinatörü Safa Karataş ise, hukuki danışmanlık, psiko-sosyal destek faaliyetleri ve bununla beraber en önemlisi genel halkla uyum ve bütünleşme gibi faaliyetler yürüttüklerini ifade etti. Karataş, 'Sosyal barışa katkı sunuyoruz. En azından böyle bir çabamız var. Bu anlamda mültecilerin Türkiye´deki uyumu bizim için hayli önemli bir konu” dedi.
'Suriyeli çocukların eğitimine büyük yatırım yapıldı'
AB Türkiye Delegasyonu Program yöneticisi Steven De Vriendt de toplantıda sunum yaptı. AB´nin, fonlarla Türkiye´deki sığınmacılara yönelik 6 milyar avroluk katkı sunduğunu ve bunun AB tarihinin en büyük yardımı olduğunu ifade eden Vriendt, “Çok fazla mülteci kabul eden ülkelerde bu durum ev sahibi topluğu da etkilemekte. Türk nüfusu da etkilenmekte. Kilis´te bu yardım programı kapsamında çalışmakta olan bir hastanesi sadece mültecilere değil, Türk nüfusuna da hizmet etmekte. Bu yardım programı iki bölümden oluşmaktadır. 3 milyar avroluk bir kısmı 2016 ile 2017 yılları arasında sağlandı, yardım programının ikinci kısmında ise yeni bir 3 milyar avroluk bütçenin şu anda müzakereleri yürütülmekte. Yardım programının toplam bütçesi bugüne kadar 6 milyar avro ve bu son 3 milyar avroluk kısmın 400 milyonu eğitim alanına ayrılmış durumda. Suriyeli çocukların eğitimi konusunda da büyük yatırımlar yapıldı. İnsani yardım konusunda dünyada doğrudan nakdi yardım oldukça yenilikçi bir yaklaşım. İnsani yardım alanında Türkiye´de yapılan bütün dünyanın dönüp baktığı bir şey. Çünkü bu ölçekte doğrudan nakit yardım daha önce dünyada yapılmış bir şey değil. İnsani yardım alanında ikinci en çok bilinen yöntem ise şartlı nakit transferi. Eğitim için şartlı nakit transferi programı, bu projenin temelinde yatıyor. Burada 368 binden fazla çocuğun okula devam etmelerini sağlamak için ailelerine destek sağlanıyor” diye konuştu.
AB fonlarıyla 72 proje destekleniyor
2015-2019 yılları arasında insani yardım, eğitim, altyapı, sosyolojik destek ve göç yönetimine ilişkin 72 projenin desteklendiğini anlatan ve projelerin önceliklerinin Türkiye Hükümeti tarafından belirlendiğini, mzakerelerle projelerin şekillendiğini anlatan Vriendt, 'Suriyeliler daimimi olarak mı kalacak?' şklindeki bir soruya 'Bu durum AB´nin değil, Türkiye Hükümetinin tutumuna, pozisyonuna ve Suriye´deki gelişmelere bağlı bir durum. AB´de de çok sayıda mülteci var. Fiziken de bu durum görülebiliniyor' dedi.
Vriendt, 'Suriyelilere Türk vatandaşlığı verilecek mi?' sorusuna da şu yanıtı verdi: 'Türk vatandaşlığı konusu, Türk hükümetinin bileceği bir şey. Bu konuda AB´nin bir kararı olamaz.'Fonların AB ve üyesi ülkeler tarafından karşılandığını söyledi. 1.3 milyon Suriyeli sığınmacıya Kızılay kart aracılığıyla temel ihtiyaçların karşılanması amacıyla doğrudan yardımın ulaştırıldığını, eğitim için şartlı nakit yardım profgramının uyglandığını ifade eden AB Türkiye Delegasyonu Program yöneticisi Vriendt, 368 bin 090 çocuğun okula devam etmesi için ailelerine destek sağlandığını, sağlık kapsamında 600 milyon avronun harcandığını, Sağlık Bakanlığı ve Göç İdaresi Başkanlığına destek sağlandığını, 178 Göçmen Sağlığı Merkezi, 10 Toplum Ruh Sağlığı Merkezinin desteklendiğini, Hatay ve Kilis´te devlet hastanesi yapıldığını, Suriyeli doktor ve sağlık çalışanlarına eğitim verildiğini, 300 milyon avrosu MEM´in PİCTES projesi olmak üzere sığınmacıların eğitimine 1 milyar avro harcandığını, PİCTES projesine 400 milyon avroluk destek daha sağlanacağını, eğitimin; erişkin ve çocuk eğitimi, 12 yıllık örgün eğitim, meslek eğitimi ve yüksek öğretim olarak desteklendiğini de belirtti. Okul çağında olan ama okula gitmeyen çocukların okull olmasına yönelik çalışma yapıldığını , 160 bin öğrenci için 230 okul inşa edileceğini, 146 konteynır okul kurulacağını ifade eden Steven De Vriendt, üniversiteye giden 5 bin 189 sığınmacıya katkı sağlandığını anlattı.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55