Kadınlar, zılgıt çekip arbane çaldı ve halaylarla 8 Mart´ı kutladı
Akın Bodur/İskenderun
İskenderun´da arbane eşliğinde türkü ve şarkı söyleyen kadınlar, mor renkli mendil ve şallarla halay çekti, slogan atarak, zılgıt çekip, dütük çalıp yürüyerek, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutladı. Kentin Ulucami Caddesi üzerindeki Sağlıklı Yaşan Parki önünde buluşarak, 'Yasta değil, isyandayız; Mücadele kadınları birleştirir, kadınlar dünyayı özgürleştirir' pankartı açan kadınlar 'Kadın düşmanlığı ve çocuk istismarını durduracağız; Öteki kadınlar da burada' dövizi taşıdı, 'Yaşasın kadın dayanışması; Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa; Bağır herkes duysun, şiddet son bulsun; Şiddetinizle barışmayacağız; Erkek adalet değil, gerçek adalet; Kadınlar savaş istemiyor' sloganı attı. Kadınlar, kadınlardan oluşan arbane grubunun eşliğinde 'Sanane' ve ´göçebe´ olarak da bilinen 'Çaldılar ateşi tanrıdan' arasında bulunduğu Türkçe ve Kürtçe türkü ve şarkıları söyledi. Ezanın okunması üzerin etkinliğe bir süre ara veren kadınlar, geçtiğimiz günlered Arsuz´un Madenli mahallesinde öldürülen 3 çocuk annesi Selin Culha´nın (25) fotoğrafını taşıdı, zılgıt ve düdük çalıp, 'Kadınlar yürüyor, mücadele büyüyor' sloganı atarak 400 metre ilerideki 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Parkında kadar yürüdü. Kentteki bazı siyasi parti, meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan erkeklerin de destek verdiği İskenderun Kadın Platformunun etkinliğinde konuşan kadınlar, İstanbul´un Beyoğlu ilçesindeki İstiklal Caddesinde kadınların yürüyüş yapmasının yasaklanmasını, kadınlardan duyulan korkudan kaynaklandığını ifade etti.
Kadınlar: Biz durursak hayat durur
Park önünde 'Kadınlar artık susmayacak, susmayacak, susmayacak' sloganı arasında konuşan İskenderun Kadın Platformu dönem sözcüsü Mehtap Sert, krize, savaşa ve şiddete karşı mücadelenin birleştirdiğini, kadınların da dünyayı özgürleştireceğini söyledi. Kadınlara seslenen konuşma yapan Sert, '8 Mart, takvimsel bir günün anmasından öte kadınların binlerce yıllık erkek egemen sisteme karşı tarihsel uğraklardan mücadele ile geçerek bugüne taşıdıkları bir kazanımdır. Takvimler 8 Mart 1857 tarihini gösterirken New York´ta tekstil sektöründe çalışan 40 bin dokuma işçisi kadın düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı greve gitmiştir. Greve müdahale edilmesi sonucu 129 kadın işçi yanarak can vermiştir. 8 Mart yanarak can veren tekstil işçisi kadınların mücadelesine ve hatırasına sahip çıkmanın bir göstergesi olarak 1910 yılında II. Enternasyonal Kadın Konferansında, 17 Mart 1970 yılında ise Birleşmiş Milletler tarafından ‘Dünya Kadınlar Günü´ olarak ilan edilmiştir. Kadınlar birlikte güçlüdür. Nüfusun yarısı, hayatın tamamıyız; biz durursak hayat durur. Dünya genelinde yükselen sağ popülizm elbette ki cinsiyetçiliği, kadın karşıtı politikaları da heybesinden eksik etmiyor. Yıllardır tırnaklarımızla kazıyarak, sokaklardan bir an olsun çekilmeyerek aldığımız haklarımız ve kazanımlarımız tehdit altında. Nafaka yasasına, İstanbul sözleşmesine dil uzatanlar, iktidar yanlısı medya organlarından kadınların hayatlarıyla ilgili politikalar üretme hadsizliğinden bir an olsun geri durmuyorlar' dedi.
'Yaşamın dinselleştirilmesine karşı laik seküler yaşamdan yana tarafız'
Özge, Buket, Zeynep, Selin gibi öldürülen kadınlarının isimlerinin sayıldığı, lösemili çocuk hasta Öykü Aren´in annesinin, döner olma ve kök hücre bağışı çağrısının yer aldığı mektubun okulduğu etkinlikte konuşan Sert, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Bize baskı, sömürü ve şiddet dışında bir şey vaat etmeyen ataerkil kapitalist sisteme karşı tarihimizden aldığımız gücümüzle bu 8 Mart´ ta yine alanlardayız. Çünkü adil, eşit ve özgür bir yaşamın biz kadınların mücadelesi ile kurulabileceğinin farkındayız. Ülkemizde ve dünyada küresel sermayenin ortaklığında, cinsiyetçi iktidarlar eliyle yürütülen politikalar emeğimiz üzerinde kurulan sömürüyü her geçen gün daha da arttırıyor. Haklarımız ve kazanımlarımız tehdit altında. Yaşamlarımızı ve bedenimizi sürekli denetim altında tutarak eril zihniyetlerinde tahayyül ettikleri geleceği yeniden üretmemizi istiyorlar. Kamusal alanları, kentlerimizi ve yaşam alanlarımızı daraltarak bizi eve hapsetmeye çalışanlara, bizi babayla, kocayla, aileyle tanımlayanlara, işsiz bırakarak itaate zorlayanlara karşı örgütlü kimliğimize ve sendikalaşma hakkımıza sahip çıkıyoruz. Mücadelemizi fabrika önünde yüzlerce gündür direnen Flormar işçisi kadınlar başta olmak üzere Cargill´de, Real´de ,Tariş´te ve daha bir çok yerde direnen işçi kadınların mücadelesiyle buluşturmaya devam ediyoruz. Ceza kanunu ve Medeni kanunda bin bir emek ve mücadeleyle elde ettiğimiz kazanımlarımızın geriletilmesine, nafaka düzenlenmesini ve Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Yasasını aileyi dağıttığı, erkeği mağdur ettiği gerekçesiyle değiştirmek isteyenlere, haksız tahrik indirimlerine hız kesmeden devam eden eril yargı mekanizmasına ve yaşam tarzı bahanesiyle kadın cinayetlerini meşru gösterenlere karşı var gücümüzle mücadele etmeye kararlıyız. Kadın cinayetleri politiktir. Yerelimizde son bir haftada 5 kadının katledilmesi sabrımızı taşırmıştır. Bu olayların sonuna kadar takipçisi olacağımızı ve her alanda mücadelemizi büyüterek kadın cinayetlerini durduracağız. Kamudan başlanarak yaşamın dinselleştirilmesine karşı laik seküler yaşamdan yana tarafız. Ensar´a, Türgev´e bel bağlayıp dinci tarikatlarla protokol yapanlara karşı bilimsel, laik, nitelikli, anadilinde eğitim ve kamu hizmeti talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Çocuk istismarında rıza aranmasına, istismarcıların aklanmasına, erken yaşta evliliklerin önünün açılmasına, Çocuklarımızın geleceğini çalınmasına asla izin vermeyeceğiz. Halkları düşmanlaştıran, kutuplaştırıcı, ayrımcı politikaların ve savaşın gölgesinde yaşamlarımızın yok edilmesine, savaştan, yoksulluktan kaçan mülteci kadınların uğradığı katmerli sömürüye ve şiddete, bizi her geçen gün daha da yoksullaştıran, yaşam koşullarımızı zorlaştıran ekonomik krizdeki sorumluluklarını mermi fiyatlarıyla örtbas etmek isteyen militarist söylemlere, kendi gibi düşünmeyen herkesi vatan haini gören ve hedef gösterenlere karşı barış içinde yaşam hakkımıza sahip çıkıyoruz.'
Sözleri, itirazları, haklı mücadeleri ve taleplerimizle seslendiklerini anlatan ve yaşamın yarısının yol sayılmasını reddettiklerini belirtin platform sözcüsü Sert, 8 Mart´ın kadınlar için ücretli izin günü sayılmasını talep etti ve isteklerini söyle sıraladı: Kadın Bakanlığı kurulmalı; Kadınlara ve LGBT´lirere yönelik her türlü şiddeti ve ayrımcılığı önleyici yasal düzenlemeler acilen yapılmalı; Kamu kurumlarının bütçeleri toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle hazırlanmalı; OHAL komisyonu derhal lağvedilmeli ve KHK´lerle haksız, hukuksuz yere işten çıkarılan tüm emekçiler görevlerine iade edilmeli; Kadınlar için daha fazla yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaş politikaları son bulmalı. Eşit ve özgür biçimde barış içinde bir arada yaşamın sağlanacağı demokratik koşulların oluşması sağlanmalı; Eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere kamusal alanın tümüne yayılan dinselleştirme politikalarından vazgeçilmeli; İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere kadınlardan yana imza atılan uluslararası sözleşmelerin gereklikleri yerine getirilmeli.'
Millet ittifakının İskenderun belediye Başkan adayı CHP´li Yılmaz Şahutoğlu da, Kadınlar Günü kapsamında İskenderun Devlet Hastanesi ve Gelişim hastanelerini ziyaret ederek, yönetici ve çalışanlarla biraraya geldi, hastaları da ziyaret etti.
Vatan Partisi Hatay Büyükşehir Blediye Başkan adayı Yunus Özgür Yıldırım ve İskenderun Belediye Başkan adayı Beşir Baysoy ise 8 Mart kapsamında kentte çalışan emekçi kadınları ziyaret ederek, günlerini kutlayarak, karanfil verdi.
İskenderun´da özel sağlık hizmeti veren Gelişim Hastanesi yönetimi de, kadın personelin ve hastalara 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında çiçek verdi ve günlerini kutladı.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55