Hatay Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Topal:
Hatay Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Serkan Topal, iktidarın 16 yıldır uyguladığı politikalarla eğitimi özgürleştirmek yerine adeta köleleştirdiğini savundu. 24 Kasım Öğretmenler günü nedeniyle TBMM‘de basın toplantısı düzenleyen milletvzekili Topal, Mustafa Kemal Atatürk´ün, “Öğretmenler, cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır“ sözleriyle öğretmenlere tarihi bir misyon yüklediğini, öğretmenlerin taleplerine, duyarlılık göstermek, onları yerine getirmek, hükümet ve Türkiye Büyük Millet Meclisi´nin sorumluluğu olduğunu belirtti.
'Öğretmenlerin yegane malzemesi insan'
Hükûmeti ve TBMM´yi sorumluluklarını yerine getirmeye davet ettiğini belirten ve Milli Eğitim Bakanının geçen ay eğitimde 2023 vizyonu projesini açıkladığını anımsatan milletvekili Serkan Topal, şunları söyledi: 'Hepimizin heyecanla beklediği bu proje ne yazık ki başta öğretmenlerimiz olmak üzere bizleri hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü 16 yıldır uygulanan projelere yeni halkalar ekleme ile işe başlayacaklarını ifade ettiler. İşte temel sorunda burada. Oysa ki son 16 yılda eğitime eklenen her yeni halka, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin boynuna birer pranga gibi geçirilmiş, eğitim; özgürleştirilmek yerine köleleştirilmiştir. Çünkü sistem; özgür beyinleri ve iradeleri, puanlara, sınavlara, mülakatlara mahkum etmiştir. Bakan, var olan bu kaos düzenini kökten kaldıracağına, yeni halkalar eklemeyi hedeflemekle, bu sisteme devam edeceğini söylüyor; işte bu kabul edilebilir bir durum değildir. Öğretmenlik sıradan bir meslek değildir. Yegane malzemesi insan, yegane kaynağı bilgidir. Bilgi toplumuna erişmenin temel öğesi, bilgiyi veren ile alan arasındaki ilişki bağını doğru kurmak, bunu en üst seviyeye çıkarmaktır. O zaman bilgi toplumuna erişmek için önemli bir yolu kat etmiş oluruz. Bunları göz önüne aldığımızda, öğretmeni mutsuz, huzursuz, aile birliğinden yoksun olan bir toplumda, çocukları nasıl eğitip donatacağız? Nasıl mutlu ederek bilgi toplumuna taşıyacağız? Bu mümkün müdür? İktidar, sistemi o kadar karmaşık hale getirdi ki, öğretmenleri kategorize ederek adeta numaralandırdı. Kadrolular, sözleşmeliler ve ücretliler diye 3 gurup öğretmenimiz var. Öğretmen odalarında, 3´e bölünmüş bir yapı var. Neden, çünkü bu gurupların sorunları bir diğerinden farklılık göstermektedir. Kadrolu öğretmenlerin, ders ücretleri, eğitim ödenekleri ve ek gösterge gibi sorunları var. Sözleşmeli öğretmenlerin; yer değiştirme, aile birliğini sağlama ve ücrette eşitlik gibi temel sorunları var. Bunların aynı zamanda kadro talepleri var. Ücretli öğretmenlerin ise en temel sorunları 12 ay çalışmak yani sözleşmeye tabi olmak gibi temel sorunları var. Yöneticilerin ayrıca sorunları var. Adil olmayan mülakatlarla atamalar yapılıyor. Bakanlık, bu uygulamalarla öğretmenlerin de bölünmesinin önünü açmış oldu. Temel sorunlardan bir diğeri ise mesleki ve teknik eğitim öğretmenlerinin sorunlarıdır. Hükümet hemen her bütçe döneminde mesleki ve teknik eğitimin önemine vurgu yapar ve Türkiye´nin kalkınma anahtarının mesleki ve teknik eğitimden geçtiğini söyler. Ama uygulamaya gelince mesleki eğitim olarak sadece, imam-hatip okulları anlaşılıyor. Çünkü son 18 yılda atanan mesleki ve teknik öğretmen sayısı sadece 997 kişi ile sınırlı kalırken, bunun birkaç misli imam-hatip okullarına meslek öğretmeni atanmıştır. Bugün Türkiye´de halk eğitimler aracılığı ile düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak ders veren; üniversite mezunu olmayan, meslek öğretmeni olmayan kişi sayısı 87 bin civarındadır. Bunların yerine mesleki ve teknik eğitimi pedagojik formasyon olarak lisans seviyesinde almış insanlar bu kurslarda neden görevlendirilmez? Öğretmenler çok şey talep etmiyor. Yapılabilir, somut şeyler talep ediyor. Bu talepler toplumda karşılık bulmuş hemen her siyasi partinin seçim beyannamelerine girmiş, ortak mutabakat sağlayacağımız basit konulardır. Sadece bu hususta hükümet ayak diremektedir. Ancak bu direnmenin kimseye faydası yoktur. Bu talepleri öncelikle parlamentomuz ele almalı, öğretmenlerimizi bu çözümsüzlükten kurtarmalıdır.'
Öğretmenlerin taleplerini, Meclis´te sıraladı
Hatay Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Topal, öğretmenlerin Hükümet ve TBMM´den taleplerini de şöyle sıraladı: 120 bin Öğretmen açığı var. Bu kadrolar kısa vadede kullanılmalı. Eğitimden tasarruf yapılarak kadrolar ötelenmemeli. Sözleşmeli öğretmenlerin, aile birliği mutlaka sağlanmalı. Bunu 4+2 yada 3+1 yıl ile çözme eğiliminden vazgeçilmeli. Sözleşmeye geçirilmek üzere, mülakata davet edilen ancak daha sonra 60 puan barajına takıldınız denilerek elenen öğretmen adaylarının boş kalan 720 kişilik kadroya puan sıralamasına göre atanmaları sağlanmalı. Orta vadede; ücretli, sözleşmeli öğretmen uygulamasından vazgeçilmeli ve öğretmenlerimiz tek statüde değerlendirilmeli. Mesleki ve teknik eğitim öğretmenleri, usta öğretici olarak kurslarda görevlendirilmeli ve kadroya alınmalı. Eğitim emekçilerinin ek göstergeleri 3600‘e çıkarılmalı. Artan oranlı vergi dilimine son verilmeli, maaşlarda sabit vergi oranına geçilmeli. Atamalarda, özellikle kadın öğretmenlere karşı yapılan ayrımcılığa son verilmeli. Eğitime hazırlık ödeneği yılda en az bir maaş tutarında olmalı ve tüm eğitim çalışanlarını kapsamalı. Devlet okullarının tüm ihtiyaçları kamu bütçesinden karşılanmalı, kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasına son verilmelidir. Haklarında herhangi bir mahkeme kararı olmadan, haksız–hukuksuz bir şekilde ihraç edilen tüm öğretmenler derhal görevlerine iade edilmeli. Atatürk´ün tarihi misyon yüklediği öğretmenlerin bu taleplerine, duyarlılık göstermek, onları yerine getirmek, hükümetin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi´nin tarihsel sorumluluğudur. Hükûmeti ve Yüce Meclisi bu sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyorum.'
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55