Sadet Berkyürek/İskenderun
“Okullarda felsefe yapamıyoruz” diyen Halit Ertan, belirlenen konuların öğrenilmesi ve sınavda çıkacak sorulara yanıt verileblmesini sağlayan konu aktarımı yaklaşımından dolayı eğitim süreci içerisinde felsefe yapmayı ve felsefi düşünmeyi öğretemediklerini söyledi. Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneği ile Evimiz İskenderun Süpürge Derneği´nin geleneksel Çarşamba Sohbetleri´nde ‘Felsefeyle Ne Yapılır´ başlıklı bir sunum gerçekleştiren Halit Ertan, konuşmasını dinleyicilerin katılımına açtığı ve söyleşi formunda sürdürdü. Gelen sorular üzerine felsefe eğitimi ile ilgili uygulamaları da aktaran Ertan, “Gerçektende eğitim süreci içerisinde öğrencilerimize biz felsefe yapmayı, felsefi düşünmeyi öğretmiyoruz. Biz sadece onlara karşılarına çıkacak sorularla nasıl başedebileceklerini öğretiyoruz. Bununla ilgili bilgileri bazen ezberletiyoruz. Niye böyleyi? Birincisi müfredat bizden bunu istiyor, çocukların girecekleri sınava hazırlanması, konuları öğrenmesi gerekiyor. Hal böyle olunca biz de çocuklara vermemiz gereken konuları aktarıyoruz. İçinde felsefe yok. Sadece bizim üniversitede ya da kendi araştırmalarımızda öğrendiğimiz bilgileri aktaran bir elçi gibiyiz. Böylece sınavı geçmiş olacaklar” diye konuştu.
Donanımlı felsefe öğretmeni sayısı sınırlı
Ortaöğretimde bugüne kadar en özel müfredatın önümüzdeki yıl uygulamaya konulacağını, eleştirilerin incelemenin ardından yapılmasını isteyen Ertan, yeni müfredatla felsefe dersi süresinin arttırılacağını ve içeriğininin zenginleştirileceğini de sözlerine ekleyerek, şunları ifade etti: “Felsefe 10. ve 11. sınıf öğrencilerine artık verilecek. Bunu işleyebilmek çok önemli. Burada öğretmene görev düşüyor. Ben bu dersi hakkıyla işleyebilecek öğretmen sayısının da çok sınırlı olduğunu düşünüyorum. İşi ciddiyetiyle yapmaya çalışan insanlar var.”
Felsefeyle ne yapılmaz?
Felsefeyi özetle ‘varlığı, bilgiyi ve değerleri sorgulayarak merakı doyurmak´ olarak tanımlayan ve bilim ve felsefenin bütüncül ilişkisine de işaret eden Ertan, ‘felsefeyle ne yapılır ve ne yapılmaz´ soruları üzerinden yaşamı anlamak ve anlamlandırma kavramlarını tartışmaya açtı. Ertan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yaşamı anlamlı kılmak demek, insani bir algıyla evrenin tümlüğünü ve insanın bu tümlük içindeki varlığını, konumunu kavramak ve açıklamak demektir. Yani insanileşmiş bir evrendeki insanı tanıma işidir. İnsanı tanımak da felsefe yapmaya başlayan tek insanın, kendisini tanıması, kendini bilmesi, kendine dışarıdan bakabilmesidir. Yani felsefe yapabilen varlığa, yine felsefi gözle bakabilmek, inceleyebilmektir. Kendine dışarıdan bir filozof gibi bakabilmek de kendi üzerine felsefe yapabilmek anlamına gelir.”
“Kalıpların lafta kırılması kolay, ancak…”
“Felsefe her alanda size geniş ufuklar açabilir ve hayatınıza bir anlam katabilir. Ya da tam tersine anlamsızlık da katabilir” diyen Halit Ertan, ‘kalıplar ve felsefe ilişkisine yönelik bir başka soru üzerine ise şu değenlendirmeyi yaptı: “Bir yaşam kurmuşuz. Bu yaşamı belli düşüncelerle yürütüyoruz. Hayat kalıplarla devam ederken onları sorgulama belki aklımıza geliyor ama, sonra yaşamanın sorgulamadan o kalıplarla sürdürmenin daha kolay olduğunu gördükçe, kalıplarımız daha da pekişiyor. Kalıpları pekişmiş insanların kalıplarını dağıtıp mutsuz etmek gerekir mi? Felsefe böyle biraz dağıtıcıdır. Kalıplarımıza saldırır, kalıplarımızı kırmaya kalkar. Evet lafta bunu söylemek kolay da gerçekten buna hazır mıyız?”