“Önce değiştirmeye niyet edeceksiniz”

“Önce değiştirmeye niyet edeceksiniz”

Sosyal yenileşme alanının öncü isimlerinden psikolog Suat Özçağdaş, toplumsal sorunlar arasında herhangi bir hiyerarşi oluşturulamayacağını ancak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin Türkiyenin en temel sorunlarının başında geldiğini s

Sadet Berkyürek/İskenderun

Bir şeyi değiştirmeye niyetinin örgütlenerek ya da bir etki alanı yaratarak başlayabileceğini belirten Özçağdaş, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayamadığımız sürece kendi adıma bir kalkınma sağlamamızın mümkün olduğuna inanmıyorum” dedi.
Füsun Sayek adına bu yıl 13.´sü düzenlenen Füsun Sayek Sağlık ve Kültür Etkinlikleri kapsamında Sosyal İnovasyon konulu konferansta konuşan Suat Özçağdaş, sürdürülebilir kalkınma hedefleri, sosyal yenileşme (inovasyon) ve sosyal sorunlara çare üretme yöntemlerini tartışmaya açtı, bunun farklı aktörler üzerinden nasıl hayata geçirildiğini anlattı; sosyal yenileşmede yeni yaklaşımları, sosyal girişimcilik modellerini, özel sektör ve kamu uygulamalarını ele aldı.

Devlet, çözümün en önemli aktörlerinden
Arsuz Kaymakamlığı salonunda Cumartesi günü gerçekleştirilen konferansta sosyal inovasyonu, var olan toplumsal, kültürel, ekonomik ve çevresel sorunlara yenilikçi çözümler üreterek toplumsal yenileşme projeleri gerçekleştirmek olarak tanımlayan Suat Özçağdaş, günümüzde sosyal çalışmalarda da iş yapış biçiminin değişime uğradığına belirtti. Sosyal yenileşme uygulamalarından açık üniversite, mikrokredi, serbest ticaret hareketi, kitle fonlaması örneklerini hatırlatan Özçağdaş, sosyal inovasyonun (yenileşmenin) çok kapsayıcı, çok geniş alanda ve çok aktörle uygulanabileceğini kaydetti. Bu alana yönelik ayrılan kaynaklara, olarak ve fırsatlara işaret eden Özçağdaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye´de dünya çapında iş yapabilecek çok önemli bir insan sermayesi var. Bazı ülkelerde bunu yakalayamıyorsunuz. Türkiye´de eğitimde çok ciddi farklılaşma var, her seviyede bundan yararlanamıyor; ama ciddi eğitim almış, önemli fark yaratabilecek ciddi bir insan popülasyonu var. Özel üniversiteler arasındaki rekabet gerek sosyal girişimcilik gerek sosyal inovasyona kaynak ayırıyorlar. Sosyal inovasyonda özel sektörden sendika, meslek kuruluşları, bireylere kadar her kes ve kesim çözüm aktörü olabilir. Devletler de önemli bir çözüm aktörüdür. Devlet isterse, sorunun çözümünü sağlayabilir. Bunu bize uzun zaman unutturmaya çalıştılar. Devletin giderek küçülmesi, daha az şeye karışması istendi. Ancak devlet bazen kaynak ayırarak, bazen düzenleme yaparak önemli bir çözüm aktörüdür. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliği dahil olmak üzere her konuda devlet isterse ciddi bir sıçrama yapmamızı sağlayabilir. o yüzden her şey politiktir.”

Değişim niyetin örgütlenmesiyle başlar
Devleti kimin yönettiğinin tercihleri belirlediğini vurgulayan, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım ve desteklerin politik bir seçim olduğunu söyleyen Özçağdaş, “Termik santral meselesi de, kadın meselesi de, engelliler de öyledir. Dolayısıyla devletler ciddi bir çözüm aktörüdür. Ancak bir yerde oluşturulan kurallar bütünü ister Avrupa birliği, isterse Birleşmiş Milletler olsun… bunların getirdiği standartlar, da dünyanın gelişimi için bir fayda sağlamış olur. Bu dışardan bir şeyin dayatması değil. Örneğin ner ne kadar bu alandaki sorunları çözemesek de Türkiye´nin kadın hareketi dünya çapında bir harekettir. Dolayısıyla ulusüstü örgütlenmeler, önemli bir çözüm aktörüdür. Aslına bakarsanız, kamu, özel sektör, sivil toplum, ulusüstü örgütler, devlet, bireyler, yurttaşlar basın… herkes çözümün bir aktörü. Bir şeyi değiştirmeye niyetiniz varsa o oturduğunuz koltuktan başlayarak yanınızdakilerle örgütlenerek ya da bir etki alanı yaratarak başlayabilirsiniz. Soruna ilişkin tepkinizi koyunca başka bir yerleri kaybetmeyi engelleyebiliyorsunuz. Toplumun bence bunu hatırlaması gerekiyor; örgütlülük, mücadele etmek, istediklerini söylemek sosyal inovasyonun bir parçası. Bunun politik tarafları da var” diye konuştu.

Yeni yaklaşım yeni bakış açısı gerektirir
Temel toplumsal sorunların ülkeden ülkeye farklılık göstermesine karşın evrensel olduğunu da sözlerine ekleyen Özçağdaş, günümüzde önemli kurumlarının neredeyse tamamında artık kendi çalışma alanlarında sürdürülebilir kalkınma hedeflerini odağa aldığını söyledi. Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini 17 madde ile özetlediğini hatırlatan Özçağdaş, Türkiye´nin bu alanda ilerleme sağlayamadığına işaret ederek, ancak anne ve bebek ölüm oranlarının düşürülmesinde ciddi bir sıçramanın yakalandığını kaydetti. Temel sorunların çözümünde her ülkenin sorumluluklarına ve yapabileceklerine dikkat çeken Özçağdaş, “Küresel bir durumla karşı karşıyayız ve eylemlerimizi buna göre yapmalıyız. Toplumsal sorunların bir kısmı yeni, bir kısmı da dünya tarihiyle birlikte var olan sorunlar. Türesel iklim değişikliği yeni bir sorun ama yoksulluk, açlık… dünya tarihinin başlangıcından itibaren var. Öyleyse bizim yeni şeylere ve bunları geliştirmeye ihtiyacımız var. Meseleler karşısında bakış açısını değiştirmeden çözüme ulaşamayız. Karşılanmamış çok sayıda toplumsal sorunumuz ve bunlara yönelik çözümde yeni yaklaşımlara ihtiyacımız var” diye konuştu.

Türkiye kadın hareketinin de öncüsü oldu
1920´lerde kadınlar tarafından siyasi parti kurulma girişimini hatırlatan, Türkiye´deki kadın hareketinin seçme ve seçilme hakkını en erken alan ülkeler arasında yeralmasındaki payını anlatan Özçağdaş, ülkemizdeki sivil toplumun gelişimi ve kazanımlarını da ele aldı. Ancak sivil toplumun karşı karşıya kaldığı sınır ve yargıları, iktidar dönemlerine göre etkinliklerini de değerlendiren Özçağdaş, sosyal inovasyon aktörlerinin Türkiye´de yaşadığı temel sorunlarla ilgili şunları paylaştı: “Güven yok; güven olmadığı için destek az; destek olmak için kaynak yok. Kaynak olmadığı için iş az, iş az olduğu için gönüllü az… böyle kedinin kuyruğunu takip ettiği gibi bir süreç yaşanıyor. Burada gönüllülüğe ve gönüllülere yönelik yanlış algılar da var. Ancak gönüllüğün herkese faydası var. Bunu gönüllülük yapmayanlara seslenmek için söylüyorum. Bir kere sosyal sorunların çözümüne katkı fırsatı bulursunuz öncelikle. Soma´da 301 madencinin öndüğü kaza sonrasında oradaydım. Arkadaşlarımızla bir yıl açık kalan 2 merkez kurduk, 4 araç satın aldık, 1 milyon lira bağış topladık ve 345 psikolog, psikiyatrist, sosyal hizmet uzmanı en az bir hafta gidip Soma´daki ailelere destek verdi. Eğer ben psikologlar derneği üyesi olmasaydım, bir örgütlülüğüm olmasaydı sahaya giremezdim, bu işi yapamazdım, bu bağışı kimse yapmazdı. Sivil toplumda gönüllülük sorunlara çözüme katkı fırsatı yanında takım çalışmasına katılma, yeni beceriler edinme, yetkinliği arttırma, günlük iş stresinden uzaklaşmayı da sağlıyor. Yapılan bütün psikolojik araştırmalar gönüllülerin gelecekten daha umutlu olduklarını, depresyon ölçeklerinde daha düşük sonuçlar çıktığını gösteriyor. Yani sadece psikolojik olarak iyi olma hali için bile gönüllülük yapmanın çok ciddi yararı var. Gönüllülük dediğimiz sadece dernekte, vakıfta yapılmıyor. Heryerde yapılabilir. Bir gönüllülük turizmi var; tarımsal alanlarda çalışma yürütülüyor mesela. Kentin içinde toprağa ulaşamayan için önemli. Burada bir şey yapacaksanız İstanbul´dan size gönüllülük yapacak binlerce insan var. Sırf sizin Arsuz´daki koşullarınız onların günlük hayatta bulamadıkları bir şey olduğu için… Gönüllük turizmi çok gelişiyor.”

Sosyal girişimcilik çerçeve bekliyor
Çalışmaların klasik olarak dernek, vakıf olarak yapmak mümkün olduğu gibi yeni bir sosyal inovatif yöntem olarak sosyal girişimcilikle de yapılabileceğini aktaran Özçağdaş, toplumsal bir sorunu veya ihtiyacı belirleyerek, bu sorunun ortadan kaldırılması veya ihtiyacın giderilmesi için girişimcilik prensiplerini kullanan örnekler olmasına karşın sosyal girişimciliğin Türkiye´de bir yasal çerçevesinin henüz oluşmadığını belirtti.

Böke: herşeyin kendi içine kapandığı bir dönem…
Arsuz Kaymakamlığı Salonunda gerçekleştirilen konferansın açılış konuşmasını yapan Füsun Sayek´in kızı, CHP İzmir milletvekili, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu ve CHP Parti Meclisi Üyesi Selin Sayek Böke, “Her şeyin kendi içine kapandığı bir dönemde sosyal sorunları merkezine alan ve sosyal sorunlara çare üretmeyi bireysel çabasının önemli bir parçası gören bir anlayışı tartışacağız bugün. Türkiyenin ve dünyanın sosyal inovasyona çok ihtiyaç duyduğu, ortaklaşmaya çok aç olduğu bir dönemde çok ihtiyacımız olan bir beceriyi ve bu beceriyi sonuca ulaştırmanın yöntemlerini bu işi bilen ve en iyi yapan birinden dinleme fırsatı yakaladık” dedi.



İskenderun'da filtre operasyonu

Dr. Kanatlı'dan ürküten tablo

Aile hekimleri iş bıraktı

Meclis'te 'fotoğraf tartışması'

Rezerv alan kararına 'dava'

Binalara 8 kat sınırı

CHP’den Lütfü Savaş'a 'kesin ihraç' istemi

AFAD'da dönüşüm değerlendirme toplantısı

Belediye meclisinde kayyum eleştirisi

65 yaş üstüne çay-kahve ücretsiz

Feyezan Kanalının duvarı yükseliyor

Usta öğretici belgeli tek kadın klimacı

İskenderun DEM Parti'den kayyum eleştirisi

AKP'de tek listeli seçim

AKP: Uygulamalar devam edecek

Vakıf destekçileri, engelli çocuklar için koştu

Pac Meydanı'na 'rezerv alan' kararı

Kozaklı'da orman yangını kontrol altına alındı

Atatürkçü düşünce, gecede buluştu

Muhammed Önder, İskenderun Kaymakamı

Sanayi esnafının verileri çıkartılacak

Standart dışı beton ve çeliğe ceza

Sanayide 'yola park' tartışması

Sanayi esnafının sorunları görüşüldü

İMYO inşaatı bağışlarla yükseliyor

"Güler yüzlü hikayeler" yayımlandı

Nardüzü'nde Cumhuriyet turnuvası

Biz hala buradayız Sergisi’ kapısını açtı

"Atatürk ve Cumhuriyet" Sergisi

En büyük bayramın 101. yılı

Yükleniyor

  • BIST 100

    9367,77%3,72
  • DOLAR

    34,48% 0,07
  • EURO

    36,21% -0,34
  • GRAM ALTIN

    2960,09% 0,86
  • Ç. ALTIN

    4956,37% 0,55