Akın Bodur/İskenderun
Belen´in Ötençay mahallesinde Or-Köy sertifikası dağıtı tönenine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da video konferans yöntemiyle katılacak.
Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Selda Asker, Dünya Ormancılık Gününü kutladı. Dünya Ormancılık Gününü takip eden haftanın ‘Orman Haftası´ olarak kutlandığını belirten Asker, 'Ormanlar dünyanın ve bulundukları ülkelerin en büyük zenginlik kaynağı ve akciğerledir. Orman yaşam için; hava gibi, su gibi ihtiyaç duydugumuz bir kaynaktır. Doğa zincirinin içinde; her biri doğal dengenin bir parcası olan binlerce bitki ve hayvan türünün de yaşam alanıdır. Kişisel çıkarlar uğruna acımasızca yakılamayacak ,kesilmeyecek, işgal edilemeyecek kadar değerlidirler. Çölleşmeden, kuraklıktan, toprak kaymalarından, iklim değişikliğinden ve onun yıkıcı etkilerinden söz ettigimiz bu günlerde; bunları yavaşlatacak en önemli etkenin ormanlar oldugunu hafızalarımıza kazımalı ve unutmamalıyız. Aksi taktirde, dünyamız da, ülkemiz de çölleşmekten kurtulamaz' değerlendirmesini yaptı.
´Ormanların yapısı değişince, hastalıklar da değişti´
Asker, şunları belirtti: 'Ormanların yapısı değişince, hastalıklar ve buna bağlı olarak ölümler de değişti. Ahiret yolculuğuna çıkan tabutların içinde yatanların, kanserden gidenlerin sayısı o kadar çok arttı ki kanıksamaya başladık.. Uzmanlar, bunun nedeni olarak ta, kimyasal zirai ilaçlar ve kirli sanayinin tüm doğal yaşam varlıklarımızı kirleterek yok etmesi sonucu olduğunu bilimsel çalışmalarla ortaya koydular. Binlerce yılda oluşan ormanlarımız uygulanan yanlış politikalar sonucu yok olma riskiyle karşı karşıya. Ormanlarımızın miktarı azaldı. Ormanlar da doğal seslerin yerini, ağır iş makineleri ve patlayan dinamitlerin sesi aldı.. Yok olan yerler yapılaşmaya, vahşi madenciliğe, taş ocaklarına, beton santrallerine teslim edildi. Gelişmiş ülkelerin terk ettiği kirli sanayi bizlere aş, iş diye geldi. Ormanlara en büyük zarar insanlardan gelir. Bir sigaranın söndürülmeden atılması, piknik ateşinin sıçraması, atılan bir cam bir kaç dakika içerisinde koskoca bir orman alanının yanıp kül olmasına neden olur. Yanan ormanın yerine yenisinin yetiştirilmesine bir insan ömrü yetmez. Ormanlara zarar vermek, ceza yasalarımıza göre suçtur. Orman suçları bağışlanamaz suçlardandır. Anayasamızın 169. maddesinde yer alan ´Ormanlara zarar verebilecek hiç bir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez´ hükmünü bir kez daha hatırlatırken, ormanları korumanın da her vatandaşın sosyal bir görevi olduğu unutulmamalıdır. Siyasilerin dilinden düşmeyen temiz hava, temiz toprak, temiz su ve yaşanabilir bir şehir sloganı söylemden öteye geçmedi. Daha yaşanabilir şehir doğal varlıkların varlığı ve korunmasıyla olur. Ne yazık ki, sloganla söylemle olmuyor. Son 60 yıldır olmamış. Yine olmaz. Daha yaşanabilir bir şehir için, bilim ve hukuka uygun, projelerin hayata geçirilmesi, orman alanlarının korunması ve özellikle şehir içinde ağaçlı alanların yaratılmasıyla olacaktır. Mutlu ve sağlıklı nesiller ancak sağlıklı bir çevrede yetişir.'