Hatay Büyükşehir Belediyesi (HBB) Başkanı Lütfü Savaş, yöre halkının koronavirüs hastalığına karşı yeterince korunmadığını belirtti.
Akın Bodur/İskenderun
Hatay´daki vkoronavirüs vakası hakkında değerlendirmede bulunan Savaş, 'İnsanlarımız yazın daha rahat hareket ediyor. Ve şu bir gerçek ki biz çok korunmadık. Hafta sonu, cumartesi günü 6 nikâh kıydım. Bazı düğünlerde dikkat ediliyor, bazılarında da sıkı temas var. 50 metrekarelik piste 100 kişi oluyor. Böyle olması demek, nefeslerin birbirine karışması demektir. Nefes karıştıktan sonra da virüsün bulaşmamasının imkânı yok' açıklamasını yaptı.
Hatay´da, çevresindeki illere göre daha az vaka sayısı olduğunu ifade eden HBB Başkanı Savaş, düşüncesini şöyle paylaştı: 'Hatay´a yakın illerde bizden daha fazla vaka sayısı var. Onlarla da ticari ilişkiler ve birçok ilişkiden dolayı insanlar birbirlerine gidip geliyor. Bu şekilde olunca bulaşma riski artıyor. Birkaç yıl daha azalsa da virüs devam edecek. Ocak veya Şubat ayında aşısı bulunursa, önce ekonomik durumu iyi olan ülkeler sonra da orta ve fakir ülkelere aşı ulaşır. Ortalama iki yılı falan bulur. Hassas insanların aşı yapması lazım. Enfekte olan insanın daha sonraki aşamalarda enfekte olmaması için geçen sürenin ne kadar olduğunu bilemezsiniz. Vücuda virüs giriyor. Virüs girdikten sonra antikor oluşuyor, bu antikorun koruyucu özellikteki miktarının kalıcılığı çok önemli. Belli seviyeye kadar da antikor varsa insan organizmasını korur. Şu anda virüs muamma olduğu için virüs enfekte olan kişinin de kaç veya kaç yıl koruyuculuk oranının kaldığını bilemezsiniz. Oluşan antikorun ne kadar sürede azalıp da fonksiyon göremez hale geldiğini bilemeyiz. Bu nedenle en sağlıklı konu aşının oluşması ve aşı vurulduktan sonra virüsün insanlardan kaybolması. Bu gidişle bu durum iki yılı bulur. Koronavirüse mücadele kapsamında şimdilik yeni yasaklar yok. Zaten Türkiye´deki pandemi kurulu hangi kuralları koyuyorsa, Hatay´daki pandemi kurulu da genelde aynı kuralları koyuyor. Onlar da Dünya Sağlık Örgütü´ne paralel olarak çalışıyor. Bu nedenle ek bir tedbir alınmadı, ama özellikle belli yaş aralığındaki insanlar için yeni kurallar konulabilir. Tabi ki bu da Türkiye´deki vaka sayısının oranına bağlı. Şu anda binin üstünde yeni enfekte olan insan sayısı var. Ayrıca 20´lerde vefat eden sayısı oluyor. Bunu ne hafife almamız ne de dünyamızı karartacak şekilde ciddiye almamız gerekiyor. Virüsten kurtulmamız için uluslararası ve kişisel sağlık kurallarına uyarak, hastalıktan korunma ihtimalimiz çok yüksek. Fiziksel temas azaltılmalı, bir metre mesafe kuralına uyulmalı, maske takılmalı ve eller ile yüz sık sık yıkanmalı. Sağlıklı bir kişi bu hastalığa yakalandığı zaman kolay kolay yoğun bakımlık olmuyor. Ve çok büyük bir kısımda da semptomlar bile görünmüyor. Kronik rahatsızlığı olan insanların daha çok dikkat etmesi gerekiyor. Çünkü ölümlü vakaların çok büyük kısmı yaşlı ve kronik rahatsızlığı olan insanlar. Evrensel ve kişisel hijyen kurallarına uymamız lazım.'
Salgın EXPO´yu etkiler mi?
Salgının, gastronomi ile 2021 EXPO organizasyonu etkileyip, etkilemeyeceği konusunda değerlendirmede bulunan HBB Başkanı Savaş, “İki alanda da kültürel faaliyetler; oyun alanları ve eğlence yerleri olacak. Hem tıbbı aromatik hem de çiçek olarak Hatay´ın bitki örtüsü olacak. Gastronomi için sebzenin üretileceği doğal üretim merkezi olacak. Hatay´ın medeniyetlerini temsil eden arkeolojik eserler yer alacak. Bu medeniyetleri temsil eden medeniyet bahçeleri olacak. Uğur Mumcu´da çıkarttığımız dünyanın beş harikasından bir olan Şapel ve onunla birlikteki mozaik eserler 10 dönüm içerisinde yapacağımız Arkeopark´ta sergilenecek. Tiyatro, konser ve söyleşi yapılabilecek, 5 bin kişinin ağırlanabileceği açık hava amfisi olacak. Fuar yapılabilecek bir alan; 315 dönümlük kısmı 24 saat kullanabileceğimiz bir alan olacak. Bu alanları 6 aylık zaman zarfından sonra da kullanabileceğiz. Buna EXPO kurulu karar verecek ama pandemi uzamazsa, biz ilk büyük organizasyon olmayı istiyoruz. O nedenle de zamanında bitirmek istiyoruz ki inşallah da bitireceğiz. Ardından da pandemiye göre yol alacağız. EXPO´ya 100 milyon dolar harcayacağız. Ama bunun yüzde 41´i zaten yapmamız gereken işler için harcanıyor. Yani yüzde 59´unu EXPO´ya harcıyoruz. EXPO için adliye önündeki kazaları önlemek için dönel kavşak Hatay´da bir ilk olacak. İnşaatı başlattık belki önümüzdeki hafta önlemler çerçevesinde mütevazı bir temel atma töreni yaparız. İnşallah 3,5 ay sonra tamamlamış ve şehrimize kazandırmış olacağız.
İSDEM uygulaması İskenderun´da başladı
İçişleri Bakanlığının genelgesi üzerine kurulan İSDEM (İlçe Salgın Denetim Merkezi) uygulamasının kentte başladığını bildirdi. Kaymakamlık, ihbarlar için 112, 155 ve 156 nolu telefon hatlarını gösterdi. İskenderun Kaymakamlığından yapılan açıklamada, 'İçişleri Bakanlığı ve Hatay Valiliği´nin talimatları doğrultusunda, Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında; İlçede maske kullanımı, sosyal mesafe ve temizlik vb. kurallar ile karantina ve izalasyona ilişkin kuralların ihlal edildiğine dair ihbar/şikayetleri değerlendirmek, yönlendirmek ve takibini sağlamak üzere kaymakam İskender Yönden´in koordinasyonunda İlçe Salgın Denetim Merkezi (İSDEM) oluşturulmuş olup, 22 Ağustos 2020 günü itibariyle halkın ihbar ve şikayetlerine açık hale getirilmiştir. Bu çerçevede, ihbar ve şikayetlerinizi; 112, 155 ve 156 nolu iletişim merkezine bildirebilirsiniz' ifadesine yer verildi.
Öte yandan DSÖ teknik biriminden Dr. Maria Van Kerkhove, çocuklar ile ergenler arasındaki bulaşıcılık farkının olduğunu belirtti. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, Dr. Kerkhove, “Çocukların birçoğunda hastalık hafif geçiyor ya da semptom göstermiyorlar. Bazı çocuklar hafif geçirirken bazıları da hafif hastalıkta yaşamını yitirebiliyor. Koronavirüsün çocuklar ve ailelerine etkilerine dair araştırmalar devam ediyor. İlk sonuçlara göre çocuklar ile ergenler arasındaki bulaşıcılık oranı farklı. Dolayısıyla farklı yaş gruplarına göre tasnif yapmamız gerekiyor' açıklamasını yaptı.
Ayrıca, Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara da 2 yaşına kadar olan çocukların asla maske takmamasını istedi. İki yaşından küçük çocuklarda ağız ve burundan nefes alma sisteminin tam gelişmediğini belirten Prof. Dr. Kara, cumhuriyet´in haberine göre, “2 yaşına kadar olan çocuklar asla ve asla maske takmamalı. Onlara yüz koruyucu ya da bebek arabalarında, pusetlerde olduğu gibi bir örtüyle korunacak şekilde hareket etmelerinin daha doğru olduğunu söylüyoruz. İki yaşından küçük çocuklarda solunum sisteminin tam gelişmemesi nedeniyle bu çocuklarda maske kullanımı çok tehlikelidir. Çocuklarda maske için birkaç şeye dikkat etmemiz lazım. Bunların biri şu, çok küçük çocuklar yani özellikle 2 yaşın altındaki çocukların nefes alıp vermesi. Biz nefes alıp verirken aslında hem burnumuzu, hem ağzımızı istediğimiz zaman değişken olarak kullanabiliyoruz. Ama küçük çocuklarda, özellikle de biraz önce söylediğimiz gibi, 2 yaşın altındaki çocuklarda ağız ve burun nefes alıp verme sistemi tam gelişmemiştir. Yani onlar genellikle nefesleri tek organ aracılığıyla alabiliyorlar. Bu da ya ağızlarından ya da burunlarından. O nedenle de özellikle o bölgeyi kapatacak, çünkü biz maske için şunu söylüyoruz, ‘virüse karşı çektiğimiz bir duvar´. Ama bu aynı zamanda ağız ve burunun da önünü kapatan bir nesne olduğu için, küçük bebeklerde nefes almanın durmasına neden olabiliyor. O nedenle de biz biraz daha güvenli olalım diye bunu 2 yaşına kadar çekiyoruz. Yani bebeklerimizi o şekilde korumamız lazım. Artı olarak bebeklerin yanına giderken bizim maske takmamız da onların korunması için çok önemli. Eğer çocuk belirli fonksiyonları kazanabilmişse, bu durum şöyle, cümleyi uzun olarak kurabiliyor ve bu sırada da nefes alıp vermede sorun yaşamıyorsa, yemek yerken arada bir nefes almak zorunda kalmıyorsa, biz bunları fark edebiliyorsak o zaman artık bu çocukların maske takabileceğini, özellikle dış alanlarda kalabalık alanlara geçildiğinde maske takabileceğini söylememiz lazım. Biraz daha büyüdükten sonra da artık çocuklar çok rahat maske takabilirler. Bu yaşı da kabaca 3 ila 5 yaş olarak değerlendirebiliriz. O yaş grubunda maskeyi takabilir. Bizim ve Dünya Sağlık Örgütü verilerinde şunu görüyoruz; çocuklar virüsü alıyor, bulaştırabiliyorlar ama hasta olma oranları az. Ama yaş büyümeye başladıkça özellikle 12 yaştan sonra artık çocuklarda da hastalanma başlıyor. Özellikle de 15 yaşından büyüklerde virüs aynen yetişkinler gibi davranıyor ve neredeyse aynı oranlarda hastalanıyor. 12 yaşın üstündekilerin her ortamda maskeli olmaları gerekiyor. Onlar mutlaka maske takmalı' açıklamasında bulundu. Prof. Dr. ara, hasta kişinin semptom ve şikayetleri düzeldikten sonra da en az 14 gün daha izole olmasını, maskesiz temastan uzak durması gerektiğini belirtti.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55