Akın Bodur/İskenderun
Söyleşi, Sunay Akın tarafından hazırlanan ve Nebil Özgentürk´ü anlatan mini bir belgeselin gösterimiyle başladı.
İki derneğin konuğu oldu
Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneği ile Evimiz İskenderun Süpürge Derneğinin hafta sonu konuğu olan, yazar ve belgeselci Nebil Özgentürk, Adanalı olduğunu anımsattı ve İskenderun, Antakya bölgesine sık geldiğini belirtti.
Çeyrek asrı aşan meslek yaşamındaki birikimlerini İskenderunlularla paylaşan ve bir anlamda Türkiye´nin hatıra defterini sözleriyle ifade eden Özgentürk, aydın insanların yaşadığına inandığı İskenderun´un da arasında bulunduğu sahil kentlerini sevdiğini söyledi.
´Kültür erezyonu yaşanıyor´
Yaşamına dair anekdotlarını anlatan Özgentürk, 'Bir yerde yaşam (hayat) duruyorsa, orada bir anormallik vardır' dedi ve ülkenin zor bir zamandan geçtiğini, savaş ve kültür erezyonu yaşandığını belirtti. Günümüzde ahmaklaşma ve aptallaşma ikliminin yaşandığını savunan Nebil Özgentürk, 'Ayakta kalmakta zorlanıyoruz. Bu Anadolu´da böyle. İstanbul´da ayakta kalmak daha da zor ve biz de ayakta kalmaya çalışıyoruz' diye konuştu.
´Aslında çok kalabalığız´
Yaşar kemal´in 'Hayat, umutsuzluktan dahi umut yaratmaktır' dediğini ifade eden Özgentürk, herkesin umutlu olması gerektiğini söyledi. Özgentürk, 'Anlık, günlük mutluluklar, insanı umutlandırıyor. Bu buluşma da öyledir. Aslında biz çok kalabalığız ama kalabalık olduğumuzu ifade edemiyoruz' diye konuştu.
Pusulaların, haritaların insanlara yol gösterdiğinin bilindiğini anlatan Nebil Özgentürk, 'Bazı insanlar da haritalar, pusulalar gibi yol ve yön gösterir. Bu tür insanlar olmalı hayatımızda. Ve ışığı sadece kendimize değil, diğer insanlara da tutmamız gerektiğini bilmeli, öğrenmeliyiz' değerlendirmesini yaptı.
Bir yudum insan nasıl başladı?
İnsanların, ülkeye farklı alanlarda yön verenlerin hayatını anlatmak için ´Bir yudum insan´ belgeseline başladığını anlatan Nebil Özgentürk, siyasetçiden, devlet adamlarına, spordan sanata kadar yaşamın birçok yönünde bu çalışmayı yaptığını ifade etti. Özgentürk, insanların yaşamlarını anlattığı hikayelerle, aslında Türkiye´nin hikayesinin anlatıldığını da belirtti. Kendisinin hayata dair bakışındaki değişikliğin, Milli Eğitim eski Bakanı Hasan Ali Yücel´in, 1972 yılında cezaevine girmesi ve Adana´ya gönderilmesi üzerine, Yücel ailesinin, kendi ailesinin konuğu olarak her hafta Adana´ya gelmesiyle başladığını anlatan Özgentürk, 'Anadolu, saf ve temiz insanlarla dolu. Ama bunların etrafını kirleten başka şeyler var' diye konuştu.
Özgentürk, yaptığı çalışmaların, kendi hayatına da çok büyük katkısı olduğun, bu çalışmalarla bilgide birikim oluşturduğunu da söyledi. Özgentürk, bir soru üzerine '15 Temmuz darbedir. Yaşanalar bunu gösteriyor. Ama 12 mart darbesi gibi değildir' dedi.
Söyleşinin açılışında konuşan Evimiz İskenderun Süpürge Derneği Başkanı D. Eyüp Tümkaya, iki derneğin, yaşadığımız kente nasıl bir katkı sunulabileceği düşüncesinin gelişmesiyle kurulduğunu anımsattı. İki derneğin ´sokakta sanat; bisiklet turu, söyleşi, imza günleri, sinema günleri, müzik dinletisi´ gibi ortak birçok etkinlik yaptığını ve bunu sürdürdüğünü anlatan Tümkaya, geçmiş dönemde İspanyolca, Arapça kursları açtıklarını da kaydetti.