Nesrin Geyik/İskenderun
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dün farklı etkinlikler ve farkındalık çalışmalarıyla kutlandı. CHP Hatay´ın il ve ilçelerde görevli kadın kolları, dün eş zamanlı olarak saat 11.00´da parti binalarında Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında basın açıklaması yaptı. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, Dominik Cumhuriyeti´nde diktatörlüğe karşı direniş gösteren Mirabel Kardeşler olarak bilinen üç kadının 25 Kasım 1960´ta kaza süsü verilerek katledilmesi sonrası Birleşmiş Milletler tarafından 25 Kasım 1999´da ilan edildi ve gün Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü´ olarak kadına yönelik şiddetin kınandığı, süren eşitlik ve özgürlük mücadelesinde farkındalık yaratıldığı bir güne dönüşmüştü.
Kadın platformu: Yasaktan dolayı bu yıl alana çıkamıyoruz
İskenderun Kadın Platformu´nun Kadına Şiddetle Mücadele Günü kapsamında yapmayı planladığı basın açıklamasına İskenderun Kaymakamlığı tarafından ‘koronavirüs önlemleri kapmasında´ izin verilmedi. İskenderun Kadın Platformu´nun dönem sözcüsü Mehtap Sert, “Hayatın tüm yoğunluğu ve akışıyla sürdüğü ilçemizde avm´ler, bankalar, adliyeler, çarşı-pazar normalde koşullarla akıp giderken bu yasağı anlayabilmiş değiliz” dedi. Sert, yazılı açıklamasında pardemi sürecinde de Türkiye´de şiddet sarmalının kadınların hayatlarını almaya devam ettiğini belirtti. Sert, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi: “Mirabel Kardeşler´in 1960´larda başlattıkları özgür ve eşit yaşam için verilen mücadele, dünyadaki kadınların her 25 kasımda sahiplendiği şiddete karşı uluslararası dayanışma ve mücadele günüdür. Mirabel kardeşler daha özgür ve yaşanabilir bir dünya için verdikleri mücadelenin bedelini, canlarıyla ödediler. Ancak, kadınlara bir direniş ve özgürlük meselesi bıraktılar. Pandemi yönetimini baskı mekanizmalarını kaldırmanın aracı olarak gören hükümetin yasaklar ile artan şiddete karşı kadınlar, Mirabel kardeşlerden aldıkları meşale ile bulundukları her alanda özgürleşmenin yolunu aydınlatmaya devam edecekler. Pandemi sürecinde Türkiye´de şiddet sarmalı kadınların hayatların almaya devam etti. Alınan önlemlerin yetersizliği ve iktidarın kadın düşmanı politikalar maalesef bu dönemde de hiç geri durmadı. Kadınların istanbul sözlemesindeki ısrarı görmezden gelindi.”
Belediyeden kısa film
İskenderun Belediyesi, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Gününe dikkati çekmek amacıyla kısa film hazırlandı. Kadın ve aile konusunda kentte çeşitli çalışmalara imza attıklarını belirten İskenderun Belediye Başkanı Fatih Tosyalı, 'Belediye Tiyatro Topluluğu, kadına yönelik şiddet konusunda kısa film hazırlandı. Kısa filmin çekimleri İskenderun- Belen arasında yanan ormanlık alanda yapıldı, Filmde, tiyatro topluluğu ve belediye personeli yer aldı. Kısa film, bir başka şiddetin uygulandığı doğamızda, yani orman yangının çıktığı alanda çekildi. Bu filmde kadına yönelik şiddete karşı farkındalık oluşturmak ve dikkat çekmek amaçlandı. Bu nedenle duyarlılık gösteren değerli tiyatrocular ve personelimize teşekkür ediyorum. Kadınlarımızın şiddet görmediği daha güzel bir dünya, çocukların daha güzel yaşayabileceği bir gelecek istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz' açıklamasını yaptı. Kısa filmde, ´Kadın, erkeğin kaburgasından yaratıldı. Ayaklarından yaratılmadı, ezilir diye. Başından da yaratılmadı, üstün olmasın diye. Ama göğsünden yaratıldı, eşit olsun diye. Kolun biraz altından yaratıldı, korunsun diye. Kalp hizasından yaratıldı, sevilsin diye…´ifadelerine yer verildi. Film, belediyenin sosyal medya hesaplarından yayımlandı.
Yurttaşlara sokakta karanfil
İskenderun Kaymakamlığı, kentte yurttaşlara karanfil dağıttı. 'Her kadın bir çiçektir. Kadına en az çiçek kadar değer verebilen ise o mukaddes çiçeğin güzide bir bahçesidir' ifadesinin paylaşıldığı kaymakamlık iletişim sitesinde kaymakam İskender Yönden´in de '25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü çerçevesinde hanımefendilere çiçek takdim etmesini takiben beyefendilere de karanfil takdim ederek, günün anlam ve önemine başka bir açıdan farkındalık oluşturuldu' ifadesine yer verildi.
'Aile içi şiddet/kadına şiddete hayır' yaklaşımı ile İskenderun´da kaymakamlık, belediye ve resmi kurumların yöneticileri de kentte kadınlara karanfil dağıtımı yaparak, güne ilişkin farkındalık yaratmaya çalıştı. Kaymakam Yönden´in başkanlığında, İskenderun Belediye Başkanlığı ve Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü işbirliğiyle Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamındaki etkinlik ile kentin çeşitli yerlerinde kadınlara karanfil verilerek, aile içi şiddet, kadına şiddet, ayrımcılık ve istismar konularına dikkat çekildi; Kadınların toplumsal yaşamımızın yanı sıra devlet-millet yapısının odağında yer aldığına ilişkin farkındalık yaratılmaya çalışıldı. Etkinliğe, kaymakam Yönden, belediye başkanı Fatih Tosyalı ve belediye başkan yardımcısı Ayşe Neslin Oğuzhan Akkoca, Sahil Güvenlik İskenderun Grup Komutanı Binbaşı Oğuz Emre Çiçek, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Ferit Gül, İlçe Emniyet Müdürü Nevzat Güneş, İskenderun Sosyal Hizmetler Merkezi Müdürü Yılmaz Balaman ile emniyet müdürlüğü ve Sosyal Hizmetler Merkezi Müdürlüğü personeli katıldı.
'Yasal düzenlemeler uygulamalara yansımıyor'
Kadına yönelik şiddeti insan hakkı ihlali olarak niteleyen Hatay Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Melahat Yılmazlar, ihlali İstanbul Sözleşmesinin engelleyeceğini belirtti. Dünyanın her yerinde kadınların psikolojik, ekonomik, sosyal, siyasal, cinsel ve yaşamsal saldırıya maruz kaldığın belirten Yılmazlar, 'Yasal mevzuatımızdaki tüm değişiklik ve düzenlemelere rağmen; ülkemizde kadına yönelik şiddetin giderek artış göstermesini endişeyle gözlemlemekteyiz. Kadınlar fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel şiddete maruz kalmakta; bunun yanında en temel insan haklarından yaşam hakları vahşice ihlal edilmektedir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde yasal mevzuatın varlığı önemli olmasına rağmen, daha da önemli olan husus ise mevcut yasaların ve uluslararası mevzuatın tam olarak, tutarlılıkla uygulanmasıdır. Maalesef ülkedeki yasal düzenlemeler uygulamalara yansımamakta; siyasilerin, üniversitelerin, Diyanet İşleri Başkanlığının, kamu kurumlarının yaptığı açıklamalarla kadınların yasalarla elde ettiği kazanımların uygulanabilirliği ortadan kaldırılmaktadır' değerlendirmesini yaptı.
'Kadına yönelik şiddet politiktir'
60 yıl önce Dominik Cumhuriyeti´nde yaşayan ve tarihe Kelebekler olarak geçen üç kız kardeş; Mirabel kardeşlerin, ülkedeki diktatörlüğe karşı direndiğini, hapsedilip tutuklandıklarını, ağır işkencelere maruz kaldıklarını ifade eden CHP Hatay İl Kadın Kolları da şu açıklamayı yaptı: '30 yıldır süren diktatörlüğe meydan okudular. 25 Kasım tarihinde iktidar güçleri tarafından tecavüz edilerek öldürüldüler. Cansız bedenleri bir uçurumun dibinde bulundu. Kadınların baskıya karşı mücadelesini, Mirabel kardeşleri yok ederek sindireceğini sanan diktatör, onların katliamının ardından patlayan ve ülkeyi saran öfke seli ile devrildi. Mirabel Kardeşler, her 25 Kasım´da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü´nün, dolayısıyla insan hakları ve demokrasi mücadelesinin sembolü oldular. Bütün dünyada kadınlar, bu üç kız kardeşten aldığı mücadele bayrağını daha da ileri taşımanın inancı ve dayanışması içinde CEDAW´dan, İstanbul Sözleşmesi´ne kadar önemli uluslararası anlaşmaların hayata geçirilmesini sağladı. Bu 25 Kasım´ı pandemi koşullarında karşılıyoruz. Ancak hepimiz biliyoruz ki; ülkemizde kadına yönelik şiddet, ayrımcılık ve hak ihlalleri artarak devam ediyor. Kadınlar şiddete, istismara, yoksulluğa, güvencesizliğe sıkıştırılmış hayatlar yaşıyor. Pandemi döneminde bu sorunların daha da büyümesi yetmezmiş gibi; kazanılmış haklarımıza dahi göz diken, kadınları ´fıtrat ve kader´ arasına sıkıştıran bir iktidarla mücadele ediyoruz. Kadınların kıyafetinden kaç çocuk doğuracağına, nafaka hakkından İstanbul Sözleşmesi´ne kadar uzanan ellere, gereken cevabı her gün büyüttüğümüz örgütlü mücadelemiz ile veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. ´Kadına yönelik şiddet politiktir´ diye haykırmayı sürdüreceğiz. Kadınların demokrasi, eşitlik ve insan hakkı mücadelesini uluslararası dayanışma içinde sürdüreceğiz. Sokakları, meydanları, kampüsleri, fabrikaları, tarlaları terk etmeyeceğiz. Hayatı kurduğumuz her alanda sözümüzü çoğaltacağız. Siyaset yapmaktan da emeğimizin hakkını savunmaktan da vazgeçmeyeceğiz.'
'Kadına şiddet bir kişiye yönelmiş tehdit olmaktan uzak'
AKP Hatay İl Kadın Kolları da dün parti binası önünde yaptığı açıklamada, 'AK Kadınlar olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da canlarımızı yakan bir sorun olan “şiddetle” mücadelemizde çağrımızı tekrarlamak, sadece kadınlara değil, tüm dünyaya haykırmak üzere, 81 ilde eşzamanlı olarak toplandık' ifadesini belirtti. 'Bugün yılın sadece bir gününe hapsedilmiş, kalan 364 günde unutulan bir gün değildir! Maalesef bugün ve kalan her gün kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet devam ediyor. Tüm çabalara, çığlıklara, kanunlara rağmen... Bahaneleriyle kaim bazı cahillerin elleri, dilleri kadınların, çocukların bedenlerine, ruhlarına adeta bir balyoz gibi iniyor. Şiddet bizim turuncu çizgimizdir demiştik. O çizgiyi aşanlarla çetin mücadelemiz dün olduğu gibi bugün de yarın da sürecektir. Kadın, Allah´ın yarattığı kıymetli varlık, biri diğerini tamamlayan insan teki. Dünya tarihini yazan ve yaşayan iki şahitten biri' değerlendirmesini yapan AKP´li kadınlar, şu açıklamayı yaptı: 'Kadına yönelik şiddet sadece bir kişiye yönelmiş bir tehdit olmaktan çok uzaktır. Bu eylem tüm toplumun huzuruna kast ediyor, aileyi parçalıyor, geriye hayatını kaybetmiş ya da travmalarla dolu kadınlar, mutsuz çocuklar ve karanlık bir gelecek bırakıyor. Şiddet uygulayan ise, insanlıktan çıkıyor.
Bir yılda kadın işgücü 763 bin azaldı
Genel-İş Sendikası Hatay Şube Başkanı Yusuf Berkyürek de kadına yönelik her türlü şiddetin karşısında, kadın mücadelesinin yanında olduklarını belirtti. Berkyürek, 'Covid-19 pandemisinin yarattığı toplumsal ve ekonomik sorunlar var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirerek kadınların evde, sokakta ve işyerlerinde daha çok fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalmasına ve hatta yaşam haklarının ellerinden alınmasına neden oluyor. 2020´nin 10 ayında en az 229 kadın öldürüldü, 122 kadın tacize uğradı, 226 çocuk istismar edildi ve 79 kadın tecavüze uğradı. Salgın sürecinde yaşanan ekonomik kriz, cinsiyet eşitsizliğini de artırdı. Salgın ile birlikte okulların kapatılması ya da uzaktan eğitime geçilmesi ile çocuk bakımı, yaşlı bakımı, evin dışından hizmet alımının azalması ile artan iş yükü, uyulması gereken hijyen kuralları, temizlik işleri, geleneksel olarak kadına yüklenen toplumsal cinsiyet rolü gereği kadınların ev içi yükünü artırmıştır. Ev içi iş yükündeki artışın yanı sıra, piyasada daralan istihdam olanaklarının kadınların işgücüne katılımı ve istihdama katılımını azalttı, işsizlik çığ gibi büyüdü' açıklamasını yaptı. DİSK-AR tarafından TÜİK Ağustos 2020 Hanehalkı İşgücü Araştırmasıa göre kadın işgücünün son bir yılda 763 bin kişi azalarak 10 milyon 156 bine gerilediğini belirten Berkyürek, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'İstihdamı yarım milyon azalarak 8 milyon 541 bine geriledi. Kadın işsizliği ise resmi rakamlara göre 1,5 milyona yaklaştı, geniş tanımlı kadın işsizliği ise 4,3 milyonu geçti. Salgın sürecinde kadınların en çok çalıştığı işkolları olan sağlık, eğitim, gıda ve perakende hizmetlerinde de çalışma koşulları ağırlaştı ve çalışma süreleri arttı. Ayrıca kadın emeğinin daha çok kayıt dışı sektörlerde yoğunlaşması da salgın sürecinde kadınların gelir ve sosyal güvenceden yoksun kalmasına neden oldu. Ülkede kadın emeği konusunda yaşanan sorunlar, salgın sürecinde giderek daha da kötüleşti. Bu sorunları görmezden gelmek ve geçici çözümler üretmek, kadın emeği sorunun daha da derinleşmesine yol açacaktır. Bu nedenle öncelikli olarak hükümet politikalarında kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimlerine karşı tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalıdır. Pandeminin yarattığı krizden en çok etkilenen sektörlerde iş ve gelir kaybına uğrayan kadınlar için özel önlemler geliştirilmelidir. Salgın süresince bütün işçiler süre koşulu aranmaksızın işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanmalıdır. Kadınlara özgü görülen ev içi sorumlulukların çözümü için kamu politikaları hayata geçirilmelidir. Özellikle kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak tüm kadın ve erkeklerin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalıdır. Kadını ezen, yok sayan, ötekileştiren, öldüren her türlü ideolojinin karşısında; kadınların haklı mücadelesinin ise her zaman yanında olacağız.'
Şiddetin tarih boyunca insanlığın temel sorunlarından biri olduğunu ifade eden Hatay Memur Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Emel Tümkaya da 'Şiddete karşı koyamayacak durumda olan çocuklar, yaşlılar ve kadınlar olmak üzere şiddet bütün toplumu tehdit eden kötücül bir olgudur. Şiddet; dil, din, ırk, sınıf, etnisite, mezhep, cinsiyet ayırt etmemektedir. Bu yönüyle sadece toplumun bir kesiminin sorunu değildir, olmamıştır. Bu kadar yaygın ve yıkıcı bir sorun karşısında hem küresel düzlemde hem de çok yönlü örgütlü mücadelenin geliştirilmesi zorunludur' açıklamasını yaptı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kadın Komisyonu da, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında tüm habercileri göreve çağırdı. Gazetecilere, İstanbul Sözleşmesi´ne sahip çıkılması, kadın ve çocuklara yönelik her türlü şiddetle ilgili suçun takipçisi olunması çağrısı yapan komisyon, “Caydırıcı ceza uygulanıp uygulanmadığının takipçisi olunmalı ve cinsiyet eşitlikçi bir dille haber yapılmalı' açıklamasını yaptı. dedi.
9549,89%1,94
34,54% 0,18
36,00% -0,62
3005,99% 1,50
5006,70% 1,01