Eğitimci Müslüm Kabadayı, İskenderun'da düzenlenen "Politika, poetika ve edebiyat" konulu söyleşiye katıldı.
Nesrin Geyik/İskenderun
Politikanın siyasal duygu ve düşüncelerinin şiir ve sanata nasıl dönüştüğünü anlatan Kabadayı, söyleşide geçmişten günümüze şiirlerin aldığı konuları ve anlatımlarını irdeledi.
Kentte faaliyet gösteren İskenderun Ayna Kültür Sanat Derneği ve Evimiz İskenderun Süpürge Derneği'nin geleneksel Çarşamba Sohbetinin konuğu olan Müslüm Kabadayı, şiirin siyasal boyutu simge haline dönüşebildiğini, doğrudan politikanın en güzel anlatımı olarak karşımıza çıkabildiğini ifade etti.
"İlk şiirlerde edebiyatın doğmasını görebiliyoruz"
Sümerlerde tarım gelişmeseydi ne yazının ne okulların gelişeceğini ne de rasathane kurulup gökyüzündeki çalışmaları gelişebileceğini söyleyen Müslüm Kabadayı, bunun üretim ilişkileri, sulama kanalları kurarak tarım alanlarında artı ürün elde etmeyle ilişkili olduğunu söyledi. Kabadayı, "Zaten ilk şehir devletleri bu süreçte ortaya çıkıyor. Bizim daha sonda Antik yunanda gördüğümüz batıya doğru kayan site devletleri buna ilişkin. Yönetim devletlerinin ilk kökeninde Mezopotamya olduğunu bugün hem bilim insanları hem de tarihçiler ortaya koyuyor. Politikanın M.Ö. 3 bin 500 yıl önce çıktığı yer olduğu söylenen Ludingirra'nın 'Sevgili anneme' ve diğer şiirlere baktığımızda o kaybettiğine ulaşmak istediği şiire baktığımızda beşli anlatımda bulunuyor. Birinci anlatımda doğayı anlatıyor annesini doğayla ilişkilendiriyor. İkinci anlatımda annesini bitkilerle şekillendiriyor. Üçüncü anlatımda hayvanlarla, dördüncü anlatımda nesnelerle ve beşinci anlatımda da bizim edebiyatın kökeninde bulunan fikir ve duygularla ilişkilendiriyor. Beş farklı hitapta bulunuyor annesine. Burada anlatmak istediği, kadınının yaratıcı olduğunu, doğada, her yerde olduğunu ve onun doğurganlığının aslında doğada var olduğunu ilişkilendiriyor. Demek ki, ilk şiirlerde politikada bir insanın doğasıyla, nesnelerle arkasından duygu ve düşüncelerle olan ilişki sürecini dile getiren, buradan şiir sanatını ortaya çıkmasını ve edebiyatın doğmasını çok rahat görebiliyoruz. Bu konuda yazılmış ilk metin Aristotales'in kaleme aldığı 'Politika' isimli eseridir. Anlattığımız devletin ve sınıfların ortaya çıkışını Platon'un şiir sanatıyla ortaya çıkışını Ludingirra'yla ilişkilendirmiştik. Bunu da ilk kez kitaba döken kişi 'Devlet' adlı eseriyle ortaya çıkan Platon. Platon'un 'Devlet 'adlı eserinde, devletin nitelikleri ortaya koyarken üç özellikten söz ediyor. Devlet aygıtının yönetim ve yönetmekle ilgili nasıl oluştuğunu ilk kez ortaya çıkan metinlere rastlıyoruz. Bilimsel olarak ortaya koyan Marks ve Engels olmuştur. Kominist Manifesto'da bu çok açık bir şekilde Engels'in 'Ailenin, özel mülkiyetin, devletin kökeni' adlı kitabında çok ayrıntılı okuyabiliyoruz" diye konuştu.
"Şiir, politikanın en güzel anlatımı"
Sümerler'deki artı ürün yaratma ve artı ürüne el koyan seçkinlerin ortaya çıkmasından da din mitoloji yaratarak, köleler başta olmak üzere üreten insanlar üzerinde hakimiyet kurmaya başlanılmasını anlattığını ifade eden Kabadayı, söyleşideki konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunun, yani sınıflı toplumların oluşma sürecini beş bin yıllık tarihinin nasıl ortadan kaldırılacağını, artı değerin ortadan kaldırılıp herkese üretimin eşit bir şekilde dağıtılan bir toplum biçiminin nasıl kurulacağını 19. yüzyılda bu iki eserle ortaya koyuyorlar. 1848'de bu eser yayınlandığında dünyada büyük yankı yaratıyor ve işçi sınıfının emekçilerin başucu kitabı haline dönüşüyor. Siyasal örgütlenmenin programları temel başvuru kaynağı haline geliyor. Bugünkü siyasal hareket bu temel felsefeden öne çıkarak kendi ülkelerinde böyle bir toplum nasıl yaratacaklarına dair programlar ve politikalar üretiyor. Politikanın ve şiirin neyi oluşturduğuna dair şiir sanatının nasıl oluştuğuna dair örnek vermek istiyorum; Nazım Hikmet'in 'Davet' adlı şiiri. Bu şiirin politikanın şiir sanatıyla hel imgesel hem simgesel düzeyde örtüştüğünü görüyoruz. Son bölümde 'Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim.' Gerçekleştirmemiz gereken bir hasreti, insanların sınıflı toplumlarda kaybettiği o temel değerleri bilimsel olarak olarak yeniden üretip yaygınlaştırması gerektiğini ve toplumun bütün kesimlerine nüfus etmesi gerektiğini bu üç dizede görüyoruz. Niye simgesel birincisi yaşamayı hem bireysel olarak yaşamayı hem de bir orman gibi kardeşçesine paylaşarak, dayanaşarak yaşamak olarak tarif ediyor. Bbu simgesel bir şey. İmgesel olanı hem birey olarak özgürlüğü hem toplum olarak eşitliği orman olarak ilişkilendiriyor. Özgürlüğü ise bir insanın tek başına kendisini var etmesini ilişkilendiriyor. Bu da imgesel bir anlatım. Yani siyasal boyutu simge haline dönüşüyor. Demek ki şiir, doğrudan politikanın en güzel anlatımı olarak karşımıza çıkıyor."
9863,27%1,88
34,75% 0,10
36,60% 0,33
2957,36% 0,48
4831,50% 0,59