Akın Bodur/İskenderun
İskenderun'un İsmet İnönü Mahallesi Şahin Tepesi mevkinde rezerv alan ilan edilen 'sağlam' ve 'az hasarlı' 46 konutun yıkım için boşaltılması istenirken, mülk sahiplerinden Ali Dede Çimelek de 'yürütmeyi durdurma' istemli olarak, konuyu yargıya taşıdı. Tüm Emeklerin Sendikası 2017 İskenderun Temsilcilik Başkanı Medine Yayman ve yöneticiler Mustafa Şevket Anlar, Ahmet Yeşildağ ve Mustafa Çelik de evleri boşaltması istenilen Şahin Tepesi mevkinde oturanlara destek ziyaretinde bulundu.
“Evlerimiz istismara açık bir durumda”
İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla Hatay Nöbetçi İdare Mahkemesine başvuran Çimelek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Hatay İl Müdürlüğü ile Kentsel Dönüşüm Hatay İl Müdürlüğü aleyhine açtığı davada, evinin rezerv yapı alanı içerisinde kaldığı gerekçesiyle verilen tahliye ve yıkım kararı ile bu kararın dayanağı riskli yapı ve rezerv yapı alanı kararının iptali ile yürütmenin durdurulmasını talep etti.
Evinin az hasarlı olup, riskli yapı olmadığını ifade eden Çimelek, Hatay Nöbetçi İdare Mahkemesine gönderdiği dava dilekçesinde şunlara yer verdi: "Bir alanın rezerv yapı alanı olarak tespit edilmesi işlemi idari bir işlem niteliğinde olup, idari işlemlerin sahip olması gereken unsurları içermesi gerekir. İki tane 20, bir tane 6 daireli apartman kapısına yapıştırılan yazıda, 6306 sayılı yasanın rezerv alan gereklerinin gerekli unsuru görülmemektedir. Depremden aylar sonra İsmet İnönü Mahallesi ada 3125 ve parsel 2'de görülen yerimiz rezerv alan ilan edilmiş, bu karara 18-10-2024 tarihinde 10840922 sayı ile itiraz edilmiştir. Tarafımıza tebliğ edilmediğinden rezerv alan ilan edilmesine ilişkin kararın ve riskli yapı tespit raporunun idareden celbini talep ederiz. Bizim apartman yanında bulunan yıkılmış evler halen yapılmamışken bizim az hasarlı olan ve az hasarlı kaydına ve idareye güvenerek tadilatı da yapılmış olan evleri yıkmak mantığa uygun değildir. Ayrıca şeffaf olmayan bir süreç yürütülmektedir. Sağlam evlerimizin değeri belirlenmemiş; yeni yapılacak binaların maliyeti belirlenmemiştir. Bu kadar net olmayan istismara açık bir durumda evlerimiz yıkıldıktan sonra ciddi oranda mağduriyet yaşamamız ihtimali bulunmaktadır. İlan edilen rezerv alanların yanında boş araziler varken ve bu alanlara yeni binalar yapılması ve az hasarlı evlerinde oturan bu insanların da bu binalara yerleştikten sonra bu binaları yıkmak mümkün iken böyle yapılmaması da hak kaybı olacağımız konusunda bizi endişelendirmektedir. Söz konusu taşınmazımızın, 6306 sayılı kanun kapsamına alındığından ve 6/a maddesi uyarınca resen tahliye işlemi yapılacağı bildirilmiş ise de, kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek olup, söz konusu parsel afet riski altında değildir. Zira yapılan tespitler bu taşınmazın az hasarlı olduğunu ortaya koymuştur. Kanunun 3. maddesinde riskli yapı tespitine ilişkin bilgileri ihtiva eden tutanağın yapıya asılacağı belirtilmiş olmakla, yapının riskli olarak tespitine ilişkin herhangi bir yazı asılmamış, yapının riskli olduğu tarafımıza bildirilmemiştir. Zira tekrar etmek gerekir ki yapı az hasarlı olarak kayıtlanmış olup, riskli değildir. Kanunun 5. maddesinde riskli yapıların yıktırılmasında ve bunların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda, öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesinin esas olduğu belirtilmiş olmakla, tarafımıza anlaşmaya dair herhangi bir bildirim/tebligat/ talep yapılmamıştır. Kanunda 'riskli yapıların yıktırılması için, bu yapıların maliklerine doksan günden fazla olmamak üzere süre verilir. Bu süre içinde yapı, malik tarafından yıktırılmadığı takdirde, yapının idari makamlarca yıktırılacağı bildirilir'* denmesine rağmen, tarafımıza 90 günlük süre verilmemiştir. Her ne kadar ilgili kanunun 6/a maddesi gereğince işlem yapılacağı bildirilmiş ise de, 6/a nın uygulanması ancak yıkılacak derecede riskli yapının tespiti halinde mümkün olup, taşınmaz az hasarlı olduğundan, bu maddenin ilgili taşınmaz hakkında uygulanması mümkün değildir."
“Afet riski altında bulunmayan yapıların rezerv yapı ilanı mülkiyet hakkının ihlali”
Çimelek, dava başvurusunda şunlara yer verdi: "Danıştay 14. Dairesi’nin 2015/1771 E. 2016/802 K. sayılı 10.02.2016 tarihli kararında '… Mahkemenin E: 2013/1384 sayılı dosyasında 09.01.2014 günlü ara kararı ile davalı idareden, taşınmazın hangi özelliklerinden dolayı rezerv yapı alanı olarak belirlendiği, bu alana ne kadarlık bir aktarım planlandığı, alanların yüz ölçümü ve aktarım planlamasına ilişkin hususları içeren raporların istenildiği, ancak davalı idarece bu hususa yönelik çalışmaları gösterir herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla, hangi bölgede yer alan riskli alanlar için rezerv yapı alanı belirlendiğinin açıkça ortaya konulamadığı, riskli alanda yaşayan insan sayısı, ortaya çıkan konut gereksinimi ve ihtiyaç duyulan alanlara yönelik somut hesaplama ve değerlendirmelere yer verilmediği, daha çok rezerv alana ihtiyaç duyulması ve taşınmaz sahiplerinin başvuruları esas alınarak alanın rezerv yapı alanı olarak belirlenmesi yoluna gidildiği, imar planında yeşil kuşak programında yer alan taşınmazların konut alanına açılması halinde bunun plan üzerindeki etkisine yönelik somut ve kapsayıcı araştırmaların yapılmadığı, taşınmazların bir kısmının Bostanlı Barajı koruma alanı içerisinde kaldığı davalı idarece de bilinmesine ve bu alanda yapılaşma yasaklanmış olmasına rağmen bu alanları da içine alır biçimde rezerv yapı alanı olarak belirleme yoluna gidildiğinin anlaşılması karşısında, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan ve somut verilere dayanılmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle sırasıyla anılan mahkemenin 25.2.2015 günlü, K: 2015/270 ve K: 2015/259 sayılı kararlarıyla işlemin iptaline karar verildiği…' şeklinde hüküm kurularak rezerv yapı tespitlerinde takdiriliğin önüne geçilerek gerekli araştırmaların yapılmadığı, hangi riskli yapılar için bu kararın verildiğine dair somut dayanakların olmaması sebebiyle işlemin iptaline karar verilmiştir. Hali hazırda mevcut olan ve afet riski altında bulunmayan yapıların rezerv yapı ilan edilmesi halinde Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlalinin gerçekleşeceği kuşkusuzdur."
Öte yandan 'az hasarlı' evinin rezerv alana dahil edilmesi nedeniyle boşaltılması istenilen Şahin Tepesi sakinlerinden Mükremin Kurtcephe de daha önce açtığı davaya, ek dilekçe sundu.
Tüm Emeklerin Sendikası 2017'den destek ziyareti
Tüm Emeklerin Sendikası 2017 İskenderun Temsilcilik Başkanı Medine Yayman ve yöneticiler Mustafa Şevket Anlar, Ahmet Yeşildağ ve Mustafa Çelik de evleri boşaltması istenilen Şahin Tepesi mevkinde oturanlara destek ziyaretinde bulundu. Yayman ve Tüm Emeklerin Sendikası 2017 İskenderun Temsilciliği yöneticileri, yörede oturan yurttaşlarla görüştü, gelişmeler hakkında bilgi aldı ve desteklerini sürdüreceklerini söyledi.