Tarih: 01.12.2023 15:14

Rezerv alanın ilk uygulaması Hatay'dan

Facebook Twitter Linked-in

Kanunda rezerv yapı alanı tanımı değiştirildi, ilk uygulama yeri depremin vurduğu Antakya ve Defne ilçeleri oldu. Yerleşik alanların da Rezerv Yapı Alanı olarak kullanımının önünün açıldığını belirten Hatay Akademik Meslek Odaları Koordinasyon Kurulu (HAMOK), dönem sözcüsü Yahya Hamurcu, sakinlerin kentten uzak dağ eteğinde oluşturulan Afet Konutlarında değil, kent içinde, eski yerinde yeniden yaşamını kurmak istediklerini belirtti.

Rezerv Yapı Alanı onayıyla beraber birçok konuda oluşan soru, belirsizlik ve kaygılar üzerine HAMOK bir değerlendirme toplantısı yaptı. Toplantıda alınan kararları paylaşan Yahya Hamurcu, depremzedelerin sunulacak uzlaşma koşullarını karşılayamaz durumda olduğuna dikkat çekti.

HAMOK toplantısında şu tespitlerin paylaşılması kararlaştırıldı:

• Rezerv Yapı Alanı olarak belirlenen alanın büyük bir kısmı çok fazla hasar görmüş, can kaybının çok olduğu, neredeyse hiçbir yapının kalmadığı bir alan durumundadır. Bu alanda ve kentin geriye kalan alanlarında yaşayan herkes kentten uzak dağ eteğinde oluşturulan Afet Konutlarında değil, kent içinde, eski yerinde yeniden yaşamını kurmak istemektedir.

• Bu alanda çok büyük can kayıpları yaşanmış olduğundan mülkiyet hakları büyük bir oranda mirasçılara kalmış durumdadır. Olağan koşullarda bu kadar mirasçının bir araya gelerek kendi konutlarını kendilerinin yapması için uzlaşma koşullarını sağlamaları neredeyse imkânsız durumdadır.

• Deprem sonrası kentte yaşayan herkesin ekonomik kayıplarıyla beraber düzenli bir iş ve istihdam ortamı bulunmaması sebebiyle düzenli bir gelir elde edebileceği bir ortamın oluşması daha çok uzun zaman alacaktır. Yerinde dönüşümden kaynaklı devletin verdiği hibe ve kredi desteği insanların kendi konutunu yapabilmesi için yeterli değildir.

• Depremden itibaren on aydır yaşanan acı kayıplardan sonra bütün zor koşullara rağmen yaşamını sürdürmeye çalışan insanlar bir an önce evlerine geçmek istemektedir.

HAMOK'un talepleri ise şöyle ifade edildi:

• Rezerv Yapı Alanı olarak belirlenen alanın bilimsel kriterler ve kent ölçeğinde yaşadığımız yıkım gözetilerek yeniden düzenlenmesi ve sosyal devlet anlayışı ile merkezi yönetim eliyle yapılması gerektiği,

• Her ne kadar Rezerv Yapı Alanı içerisinde çok fazla hasar görmüş, can kaybının çok olduğu, neredeyse hiçbir yapının kalmadığı bir alan olarak gözükse de alanın çevresindeki birçok mahalle aynı nitelikte olmasına rağmen planlama ve projelendirme kapsamına alınmamış, deprem öncesindeki gibi parçacıl bir yaklaşımla belirlenmiştir. Bu kapsamda planlamanın kent bütünü ele alınarak bütüncül bir yaklaşımla yapılması gerektiği,

• Bu alanda yapılacak uygulamanın, yapılacak planlamaya göre kent bütününü kapsayacak şekilde genişlemesi gerektiği,

• Uygulama yapılacak bu alanda Bakanlık tarafından toplantılarda ifade edildiği gibi her konutu veya işyeri olanın aynı hakları alması gerektiği, bu alanda mevcut sosyal dokunun devamı için ilave nüfus getirecek yapı üretiminin olmaması gerektiği,

• Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un çok geniş yetki tanımlarından kaynaklı hepimizde oluşan kaygı ve tereddütlerin giderilebilmesi için toplantılarda ifade edilen yaklaşımların sözlü değil, yazılı olması gerektiği, hukuki altlığı olan düzenlemelerin ve kararların Bakanlık tarafından oluşturulması gerektiği,

• Sosyal devlet anlayışı gereği bu alanda yapılacak en küçük konut biriminin her hak sahibine hibe ve kredi desteği ile değil bedelsiz verilmesi gerektiği, aksi halde bu uygulamanın ödeme yapamayacak hak sahipleri için mülksüzleştirme sonucunu doğuracağı,

• Yapılan planlama ve projelendirme süreçlerinde yerel halkın, meslek ve sivil toplum örgütlerinin daha etkin katılımının sağlanması gerektiği,

• Bir daha aynı acıları yaşamamak, afet dirençli kentler oluşturmak ve depreme dayanıklı binalar inşa etmek için İnşaat faaliyetlerine başlamadan önce bilimsel verilerin elde edilmesi, zemin analizleriyle birlikte yıkımın sebeplerinin detaylı incelenmesinin yapılması gerektiği,

• Yürütülen bütün planlama ve uygulama süreçlerinin şeffaf, bilgilendirici ve katılımcı yürütülmesi gerektiği konularına dikkat edilerek bu hassas ve zor sürecin ilerlemesi gerektiğini ifade ediyoruz."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —