Ankara'da gerçekleştirilen konferans öncesi alan araştırması, deprem bölgesi sorunlarını yeniden gözler önüne serdi
Ankara/SES
İnsan Hakları Perspektifinden 6 Şubat Depremleri Konferansı öncesinde Düzenleme Kurulu adına uygulanan Deprem Sonrası Yaşam Araştırması Anketinin sonuçlarına göre deprem bölgesindeki 11 ilde yaşayan 14 milyon yurttaşın barınma, beslenme, sağlık ve eğitim alanlarında ciddi sorunları devam ediyor. Konferansın sonuç bildirgesinde ise asgari uzlaşı sağlanacak öneriler ise 6 madde ile özetlendi.
İnsan Hakları Perspektifinden 6 Şubat Depremleri Konferansı 25 Mayıs’ta Ankara'da, Türkiye Barolar Birliği Litai Konukevi’nde yapıldı. Birleşik Kamu-İş, Eğitim-İş, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Genel Sağlık İş, Sosyal Haklar Derneği, ASİ-DER, TARDE(Travma ve Ruhsal Sağlık Çalışmaları Derneği)’nin oluşturduğu Düzenleme Kurulu tarafından hazırlanan Konferansa, Çankaya Belediyesi, DİSK, TTB, TBB, TMMOB ve Mülkiyeliler Birliği kurumsal destek verdi. Açılış konuşmalarını yapan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Başkanı Mehmet Yeşildağ, Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreteri Av. Veli Küçük ve Çankaya Belediye Av. Hüseyin Can Güner depremden doğrudan siyasal iktidarın ve yerel yönetimlerin sorumlu olduklarını vurguladılar.
Konferansın amacını ve çerçevesini dile getiren konuşmayı Türkiye’deki kentleşme alanının duayen hocalarından Prof. Dr. Ruşen Keleş yaptı. Türkiye’de depreme dirençli yapılaşmanın ve planlı kentleşmenin gerek yasalardaki boşluklar ve imar aflarıyla gerekse bilimsel kurulların ve kuruluşların ortaya koyduğu kurallara uyulmaması nedeniyle 1939’dan bu yana depremlerde büyük yıkımların gerçekleştiğini vurguladı. Konferansın 6 Şubat depremlerindeki büyük yıkımın nedenleri yanında barınma, sağlık, eğitim hakkı bakımından sorunların nasıl çözülmesi gerektiğine dair önerileri ciddi önerileri siyasal iktidar başta olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşların, yurttaşın önüne koyacağını dile getirdi.
“Depremin İlk Günlerinden Bu Yana Bitmeyen Şeffaflık ve Polemik Sorunu” üzerine TBB adına Av. Kasım Akbaş, ASİ-DER adına da Ali Çerkezoğlu sunum yaptı. “Eğitim ve Sağlık Hakkı Üzerine” başlıklı oturumda Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası adına Umut Erkut ve Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz çarpıcı açıklamalarda bulundular. “Hatay’ın ‘Yeniden İnşası Süreci’ Kent Karakteristiği ve Demografisinin Korunması” başlıklı oturumda Prof. Dr. Mehmet Tunçer, Prof. Dr. Kemal Dil ve Dr. Tuğçe Tezer planlama, imar, tarihsel ve kültürel dokunun korunması, habitat ve göç olgusu konularında bildiri sundular. Konferansa uluslararası boyut kazandıran konuşmayı zoom üzerinden katılan Birleşmiş Milletler Eski Eğitim Hakkı Özel Raportörü Vernor Munoz yaptı. BM’nin bu konuda yaptıklarıyla yapamadıklarını karşılaştıran, eğitim hakkı konusunda deprem bölgesinde yaşanan sorunlara çözüm üretmek için neler yapılabileceğini ışık tutan açıklamalarda bulundu.
“Ücretsiz Konut Hakkı, Özel Afet Bölgesi İlanı, Mülksüzleştirme Tartışmaları” başlığındaki oturumda Araştırmacı-Yazar Müslüm Kabadayı ve Mimar Mehmet Onur Yılmaz sunum yaptı. Müslüm Kabadayı, Yağma ve Yıkım Düzeni olarak kavramsallaştırdığı 2001 krizi sonrası Türkiye’de uygulamaya konan extraktivizm ve mülksüzleştirme yoluyla sermaye birikim düzeninin kurulduğunu, deprem bölgesinde binaların yıkımı, enkaz kaldırma ve taşıma sürecinde de 58 Milyar TL sermaye sınıfına aktarıldığını vurguladı. Kabadayı, “Riskli alan” ve “rezerv alan” uygulamalarıyla da mülksüzleştirme yoluyla sermaye birikiminin sağlanmak istendiğini, böylece Antakya başta olmak üzere deprem bölgesinde demografik yapının değiştirilmesinin ciddi bir tehlike olarak gündeme geldiğini altını çizdi.
Mimar Mehmet Onur Yılmaz da deprem bölgesinde uygulanan tüm yanlış politikaların siyasal iktidarın ve sermaye sınıfının tercihi olduğunu dile getirdi. Sunumlar ve bildiriler dışında Antakya’da birinci dereceden yakınlarını kaybeden Döne Kaya, diğer depremzede yakınlarının başlattığı Adalet Nöbetinin depremde can ve mal kaybına yol açan binaları yapan müteahhitler yanında bunların yapılmasına izin veren kamu yöneticilerinin de hesap vermelerini, yargılanmalarını amaçladığını açıkladı.
Toplu İş Makineleri ve İş Kamyonları Operatörleri Sendikası Başkanı Ahmet Sert de, kârdan başka bir şey düşünmeyen inşaat şirketlerinin gerekli önlemleri almadan yıkım yapma, enkaz kaldırma ve taşıma işlerinde çalıştırdıkları üyelerinden onlarcasını kaybettiklerini dile getirdi. Sert, bunların hesabının sorulması için hukuki ve fiili mücadele başlattıklarını kaydetti.
Deprem Sonrası Yaşam Araştırması Anketinin sonuçlarına göre deprem bölgesindeki 11 ilde yaşayan 14 milyon yurttaşın barınma, beslenme, sağlık ve eğitim alanlarında ciddi sorunları devam ediyor. Hatay’daki depremzedelerin yüzde 80.3’ü yaşadığı konutun içinde ve çevresinde altyapı eksikleri olduğunu vurgularken, sağlıklı ve yeterli gıdaya ulaşamayanların oranı depremzedeler arasında yüzde 70’e ulaşıyor. Depremzedelerin yüzde 78.5’i’ sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamadığını belirtmiş olup başlıca sağlık sorunun da yüzde 92 oranıyla psikolojik olduğu saptandı. Diğer yandan depremzedelerin yüzde 97’si sağlıklı eğitim koşullarının sağlanmadığını dile getirdi.
Konferansta sunulan bildirilerden ve yapılan konuşmalardaki önerilerden hareketle hazırlanan Sonuç Bildirgesi, Prof. Dr. Kemal Dil tarafından okundu. Başarılı ve verimli geçen Konferansın Sonuç Bildirgesinde ortaya konan sorunlar, talepler ve çözüm önerileri ele alındı. asgari müşterek için öneriler ise şöyle özetlendi:
-Deprem yaşayan kentlerin depremden sonra iyileşmesinin, burada hayatın tekrar başlamasının birinci öncelik olarak kabul edilmesi.
-Depremden önce burada yaşayan nüfusun (mülk sahibi, kiracı, çalışan …) burada kalabileceği koşulların (geçici barınma alanları, gündelik ihtiyaçlar, çalışma alanları, kentsel servisler, erişim olanakları …) sağlanması.
-Depremden sonraki (enkaz kaldırma, geçici barınma alanlarının sağlanması, inşa dâhil olmak üzere) iyileşme sürecinin işleyişinde halk sağlığının ve doğal alanların korunmasının esas alınması.
-Yerleşmenin somut ve somut olmayan tarihi ve kültürel mirasının, tarihi dokunun bütünselliğinin, üretim kültürünün korunarak iyileştirilmesi.
-Deprem sonrası planlama ve mimarlık faaliyetlerinin bütünsel planlama, “dirençli kent” ve “engelsiz kent” ilkeleriyle uyumlu ilerlemesi.
-Deprem sonrası planlama ve imar faaliyetleriyle yasal değişikliklerin, deprem bölgesinde mülkiyet değişimi ve mülksüzleştirme süreçlerine neden olmaması. Dolayısıyla Türk Tasarım Vakfı’nın Antakya’daki uygulamalarından bir an önce vazgeçilmesi.
9147,32%1,28
34,54% 0,24
36,46% 0,34
2961,34% 0,90
4965,45% 0,74