Akın Bodur/İskenderun
Sağlık çalışanları, 'Emeğimize ve sağlık hakkımıza sahip çıkıyor, ayağa kalkıyoruz' açıklamasını yaptı. İskenderun Devlet Hastanesi bahçesinde yapılan açıklamada, iş bırakarak iktidarı ve Sağlık Bakanlığını uyaran Hatay Tabip Odası (HTO), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Hatay Aile Hekimleri Derneğine üye sağlık emekçileri, 'Uyarıyoruz; Oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz' görüşünü kaydetti.
'Sağlık hakkı satılamaz; İnsanca yaşamak istiyoruz; Yaşasın örgütlü mücadelemiz' sloganları arasında ortak açıklamayı yapan Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu Kyesi Dr. Bahadır Amaç, 'İktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sistemi toplum sağlığı için artık önemli bir risk halini almış; bu sistemin yürütülmesi olanaksızlaşmıştır. Koronavirüs salgını mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını çok acı bir şekilde önümüze koymuştur. Yüzbinlerce insanımız, yüzlerce sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sistemlerinin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmektedirler' dedi. Koronavirüs (Covıd-19) salgını döneminde yaşamını yitiren sağlık çalışanları için 1 dakikalık sayı duruşunun da yapıldığı açıklamada konuşan HTO yöneticisi Amaç, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. Hekimler, sağlık çalışanları ´artık bu şartlarda çalışamıyoruz´ diyerek istifa ederken, emekli olurken; genç hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurtdışına göç ederken tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için Sağlık Bakanı´yla görüşme taleplerimizi defalarca ilettik. Sağlık Bakanı´nın hekimlerin, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını sağlık emek meslek örgütleriyle konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı´nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir? Artık yaşamımıza bile mal olan bunca sorunumuzu duymazdan, görmezden gelen iktidar, aslında her şeyi görmektedir ve bilmektedir. Yaşanan sorunları ne yazık ki pandemi döneminde çok daha belirgin olan ´salgın´ı değil ´algı´yı yönetmeye çalışarak, kendisini bir şeyler yapıyormuş gibi göstermeye çalışarak, yok saymaktadır. Bunun en son örneği de hekimlerin, sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının çok altına düşmüş; açlık sınırına kadar gerilemiş gelirleri ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. Ancak yasa tasarısı TBMM´ye getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir. Daha önce Meclis´te bütün partilerin oybirliğiyle getirilen düzenleme, 11 Aralık tarihinde bir kez daha komisyona getirilmiş ve içtüzüğe aykırı olarak komisyon başkanının imzasıyla geri çekilmiştir. Bizler tasarının yeterli olmadığını, hekimlerin emeklilik hariç hiç ücretinde artış yapmadığı, bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarını, tüm hekimleri kapsamadığını belirtirken bu teklif bile bize fazla görülmüş; ne zaman tekrar Meclis´e getirileceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığı gibi sorular havada bırakılarak usule aykırı bir şekilde geri çekilmiştir. Mecliste milletvekillerine iktidarın resmî olarak veremediği sözel cevap, emekli hekim maaşlarının bu düzenlemeyle çok yüksek olacağı ve bunun kabul edilir olmadığıdır.'
'Sağlık ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılan düzenlemenin bile yetersiz olduğunu ifade ettik. Yapılan düzenleme ile mevcutta çalışan hekim ücretlerinde herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Hali hazırda hekimlere sabit döner adı altında verilen ücretin kesilerek, genel bütçeden hekimlerin maaşına eklenmesidir. Bu ücret yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır' diyen Dr. Amaç, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir; çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. Sağlık ekip işidir; ekibin her bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak istemektedir. Ekonomi de sağlık gibi iflas etmiş durumdadır ve maaşlarımız açlık sınırının dahi altındadır. TBMM´de yaşanan bunca süreçte Sağlık Bakanı´na defalarca, yeniden yeniden seslenmemize rağmen ne yazık ki yine sessiz kalmış ve halen de kalmaktadır. Sorumlu olduğu çalışanların hakları için sessiz kalan bakan görevini bir kez daha yapmamıştır. Çeşitli açıklama, eylem ve yürüyüşlerle anlatmaya çalıştık yine söylüyoruz: Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin böyle/daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Toplum sağlık hakkı; emeğimiz ve geleceğimiz için artık g(ö)rev zamanıdır. Sağlıkta özelleştirmeci, hastanelerimizi satan politikalara karşı bu uyarı g(ö)rev´i; Koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak, emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebi, güvencesiz ve gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi, güvenceli çalışabilme, çok kötü koşullarda çalışan asistan hekimlerin çalışma koşullarının düzeltilmesi, şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları talebi, covıd-19 ve meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, her yıla 120 gün yıpranma payı, ek göstergelerin 3600´den 7200´e kadar kademeli olarak yükseltilmesi, SSK ve Bağkur´dan emekli olan hekimlerin emekli maaşlarının düzeltilmesi içindir. Bu g(ö)rev emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyarıdır. Artık toplumun, sağlık çalışanların çığlığına kulak verilmelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis´e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir. İktidar bilmelidir ki söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var.'
9549,89%1,94
34,54% 0,18
36,00% -0,62
3005,99% 1,50
5006,70% 1,01