İskenderun/SES
Hatay´da resmi rakamlara göre 500 binin üzerinde Suriyeli insanların olduğu gösteriliyor. Resmi rakamlar dışında da baktığınız zaman sadece Reyhanlı´nın kendi nüfusu 80 bin ama şu andaki görünen nüfusu 230 bin. Diğer ilçelerde de Suriyeliler var” değerlendirmesini yaptı. HBB´den yapılan açıklamaya göre, katıldığı bir televizyon programında konuşan Lütfü Savaş, Suriyelilerin hızlı nüfus artışı hakkında şu açıklamayı yaptı: 'Seçimden önce bir çadıra gittim. Suriyeli kadın ve erkek 26 yaşında. 6 yıl önce Hatay´a gelmişler. Her yıl bir çocuk doğurmuşlar. Bu durum normal değil ama savaş psikolojisi her yıl çocuk yapmalarına sebep olmuş. Şu anda Türkiye´de 1 milyon 660 bin Hataylı nüfus var. 500 bin üstünde 600 bine yakın da Suriyeli nüfusu var. Geçtiğimiz zamanlara ilk yıllarda 3´te bir doğumlar vardı ama şu anda yüzde 55 civarında. Böyle giderse şu anda belli ilçelerde belediye başkanlığına aday olsalar rahatça kazanırlar. Suriye´deki savaşın Hatay ekonomisini de olumsuz etkiledi. Suriyeliler tabi ki din kardeşlerimizler bakabilir, misafir edebiliriz. Belli şartlarda belli sürelerde bunu yapabiliriz. Yıllar geçtikçe sosyolojik, psikolojik ve ekonomik sorunlarımız gittikçe artmakta. Sadece Suriye bağlantılı günde 250 tır ihracat yapardık. Şu anda bir tane tırımız ihracat yapamıyor. Eğer yapılabilirse 25 günde bir Basra Körfezi´ne kadar deniz yolu ile yüz tane konteynır gönderebiliyorsunuz. Onların da bir kısmı yolda çürüyor. Bunun dışında Suriye kapısının kapanması, Mısır´dan olan bizim Karayollarının anlaşmasının iptali , Suudi Arabistan´ın bize ambargo koyması bütün bunlarla birlikte pandemi bizim ekonomimizi çok etkiledi. Özellikle kırsal kesimde tarlada çalışan insanlar daha fazla Suriyeli çalıştırıyor, çırak veya kalfa olarak iş yerlerinde çalışanlar daha fazla Suriyeli oldu. Bizim çocuklarımız asgari ücretle ve sigortalı çalışırken şu anda asgari ücret almadan kaçak olarak çalışmak zorunda kalıyor. Hal böyle olunca da birçok evlilik geçim derdinden dolayı yıkılıyor. Bizim sadece ova tarafında 9 ilçemiz var. Suriyelilerin çoğunluğu o taraftalar. Su harcamamız şu anda iki katından daha fazla oldu. Normalde 9 ilçenin çöp toplamada günlük 800 tondu. Şu anda bin 500 tona çıktı. 2019 yılında Birleşmiş Milletler 15 Temmuz´da yayımladığı bir rapor var. O yayında Hatay sınırındaki duvarın öbür tarafındaki bölgeyi dünyanın terörist çöplüğüne benzetiyor. Şu anda biz sadece sosyolojik, psikolojik ve ekonomik sıkıntılar yaşamıyoruz. Hemen sınırımızda yarına ne olacağı belli olmayan kendi sınırımızdan içeri girip de bizleri rahatsız edip etmeyeceğini bilmediğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Suriyelilerin birçoğunda evlerinde huzur yok. Kalabalık bir şekilde aynı evde yaşıyorlar. Birçok çocuğun eli kalem tutmuyor. Eli kalem tutmayan çocuklar Ortadoğu´da teröristler gibi başka insanları vurabileceklerdir. Yani biz bu çocuklara kalem tutturmazsak yarın silah, esrar, eroin, veya uyuşturucu satacaklardır. Bizim iki kardeş şehrimiz var. Onlar ile birlikte iki okul yaptık. Biri Reyhanlı diğeri de Altınözü ilçesinde. Reyhanlı´da 24 derslik okulda okul açıldıktan bir sene sonra çocuklara resim sergisi yapalım dedik. Resim yarışması yaptıktan sonra tüylerimiz diken diken oldu. Çocukların çizdikleri tek şey savaş ile ilgili resimlerdi. Bugün bu ruh hali ile yetişen çocukların yarın bu bölgede ne yapabileceklerini düşünemiyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün çalışması ile Fransız işgalinden kurtulmuş bir şehiriz. Kendi devletimizi kurmuşuz. Ve daha sonra Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir serhat şehri olmuşuz. Hatay halkı Türkiye Cumhuriyeti´nin bir şehri olmasından mutlu. Ama biz 9 yılı aşkın süredir bütün bu sıkıntıları çekiyoruz. Bu sıkıntıları niçin çektiğimizi bilmek istiyoruz. Bu sıkıntıların ne zaman biteceği bilmek istiyoruz. Suriye konusunda hükümetten adım atılmasını bekliyoruz. Tabi ki onlar bizim komşularımız. Osmanlı Döneminde aynı devletin insanlarıydık. Bizim hepimizin akrabalığı var. Ama şu bir gerçek ki Allah kardeşi kardeş yaratmış cebini de ayrı yaratmış.Kendi geleceğini de ayrı yaratmış. Suriye´deki savaşın bir an önce bitmesini istiyoruz. Savaşın bitmesi için de egemen güç olarak kendini tasvir eden devletleri hem de kendi ülkemizi yöneten hükümetin bu konuda adımlar atmalarını istiyoruz. Bugüne kadar majör bir problem yaşamadık. Ama kendi aralarında ve bize karşı birçok problemi, gelen misafirler aracılığıyla yaşadık. Sınır ötesinde hemen sınıra yakın yerlerde çadır kentler kuralım. Sağlıklarını, barınmalarını, gıdalarını, giyimlerini ve eğitimlerini her şeyi orada karşılayalım. Bu hem Türkiye adına çok daha faydalı olur hem de orada barış olduğu zaman herkes kendi evine rahatça gider. En az ekonomik kayıpla da biz bu işi atlatırız dedim ama sesimi dinletemedim. Biz 9 buçuk yıl öncesinden beri aynı şeyi söylüyoruz. Suriyenin bütünlüğü demek Hatay´ın ve Türkiye´nin bütünlüğü demek. Suriye´deki barış ortamı Hatay´da ve Türkiye´de barış ortamı demektir. Biz ülke olarak da oradaki egemen güçler için de aynı şeyi söylüyorum.Hepimizin Suriye´nin 3´e veya 4´e bölünmesinden yana olmamamız gerektiğini ve Suriye´nin bütünlüğünün sadece kendisi için değil tüm bölge için gerekli olduğunu ifade ettim. Altyapı, eğitimleri, gıdası, giyinmeleri, barınması ve sağlık harcamalarıdır bunlar ile ilgili yapılan yardımlara teşekkür ediyoruz.'