Tarih: 13.03.2018 10:13

´Şeker´in özelleşmesine karşı imza kampanyası

Facebook Twitter Linked-in

Samandağ ADD Başkanı Atiye Sönmez Erdoğdu, imza kampanyasının her kesim tarafından desteklendiğini belirttti. Erdoğdu, “Sokakta, işyerlerinde, halkın bulunduğu her yerde imza kampanyasını yürütüyoruz. Meydanlarda da imza masaları açıp, halka ulaşacağız” dedi. Erdoğdu, kampanyaya ilişkin yaptığı açıklamasında, şeker fabrikalarının Cumhuriyet´in emaneti olduğunu ve emanete sahip çıkacaklarını ifade etti.

Şeker fabrikalarını Cumhuriyetin kaleleri olarak niteleyen Erdoğdu “Özelleştirme adı altında Cumhuriyetin ekonomik kazanımlarını yok eden iktidar, 14 şeker fabrikasını feda ediyor. 03-18 Nisan tarihleri arasında yapılacak üç gurup ihale ile tarımsal sanayinin can damarı ile şeker pancarı üretiminin hayat damarları koparılırken, GDO´lu tatlandırıcı üreten emperyalist şirketlerin önü açılıyor. Türkiye bu girişime karşı, çiftçisiyle, işçisiyle, sendikasıyla, kamyon şoförü ile tüketicisi ile, siyasi partileri ile demokratik kitle örgütleri ile ayakta ve direnmeye kararlıdır. Şeker fabrikaları, Türkiye Cumhuriyetinin yol göstericisi, ´altı ok´un devletçilik ilkesinin en güzel ve ilk hayata geçirilen adımlarından biri. 17 Şubat 1923´de, İzmir İktisat Kongresinde görüşülüp karara bağlanan ekonomik bağımsızlığı da elde etme kararlılığı ve hedefi doğrultusunda, bir yanda özel sektör, diğer yanda kamu girişiminin yarıştığı, birinin gücünün tükendiği noktada diğerinin yardıma koştuğu örnek bir girişimdir. Uşak´ta Nuri Şeker öncülüğünde başlatılan şeker fabrikası ile Alpullu´da devletin başlattığı
şeker fabrikaları yaklaşık aynı zamanda bitirilmişi ülkenin en acil gereksinimlerinden biri karşılanırken şeker pancarı tarımında da ilk planlı adımlar atılmıştır. Şeker fabrikaları, tüm ülke coğrafyasına yayılacak şekilde planlanmış ve hayata geçirilmiştir. Pancar bitkisinin özellikleri nedeni ile yüksek rakımlı yerlerde de yetiştirilmeye başlanmış, bu yolla kırsal kesimden kentlere, Doğu´dan Batıya göç engellenmiştir. Zaman içinde dışardan şeker alan ülke, yerini dışarıya şeker satan ülke haline gelmiştir. Şeker fabrikaları aynı zamanda kurulu olduğu kentlerde sosyal ve kültürel hayatı geliştirmiş, yöneticisi ve işçisine vazife evi, sosyal konut, sosyal alanlar, spor tesisleri yaratmıştır. Türkiye 12 Eylül darbesi sonrasında Cumhuriyet kazanımlarına karşı ağır bir saldırı ile karşılaşmış, siyasal, sosyal, kültürel ve hukuk alanındaki saldırılar ekonomik kazanımlara saldırıya da dönüşmüş ve özelleştirme politikaları tek taraflı propaganda ile benimsetilmeye çalışılmıştır. ´Liberalleşme-küreselleşme´ diye yutturulan bu politikaların hedefinde gıda sektörü başta olmak üzere üreticiler, ´milletin efendisi´ köylü yer almıştır.
Batı ülkelerinde devlet desteklemesi ile üretimini artıran tarım sektörü, artan stoklarını tüketmek için yollar ararken çözümü az gelişmiş ülkelerin tarım ve tarımsal sanayini çökertmede bulmuş, bu nedenle tarıma ve hayvancılığa desteğin kaldırılmasının propagandası yoğunlaştırılmıştır. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin arkasında emperyalist tekellerin 20 yıla varan ´kararlı´ ve hain mücadelesi vardır. Şimdi özelleştirilmek istenen şeker fabrikaları konuta, AVM´lere dönüştürülecek, üretim merkezlerinin yerini tüketim tapınakları alacaktır. Ülkede yıkıma uğrayan şeker sektörünün yerini ise GDO´lu tatlandırıcılar alarak Türk halkı doğacak hastalıklarla ilaç tekellerinin insafına terk edilecektir.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —