Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, maaşlara yapılan sefalet artışlarını değil, insanca yaşama yetecek bir ücret istediklerini belirtti.
Akın Bodur/İskenderun
Sendikanın şube binasında düzenlediği basın toplantısında konuşan Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Ünsal, yıllardır yaşanan her krizin faturasının kamu emekçilerine, işçi, köylü, dar gelirliye kesildiğini kaydetti.
'Bize hep o geminin kazan dairesi reva görüldü'
'Biz ne zaman hakkımız desek, kriz var dediler. Aynı gemideyiz batarsak beraber batarız dediler. Ama bize hep o geminin kazan dairesi reva görüldü. Bir avuç mutlu azınlık ise bizim alınterimizle, emeğimizle geminin lüx kamaralarında keyif çatmaya devam etti' diyen Ünsal, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Hayatın her alanında iliğimize kadar hissettiğimiz baskı ve kutuplaşma politikaları, pandemi, hayat pahalılığı, geçim derdi, işsizlik ve daha saymakla bitmeyecek sorunlar yumağı. Siyasal iktidar halkın, emekçilerin yaşadığı dertleri, sıkıntıları çözmek yerine attığı her adımda sorun yumağını büyütüyor. Acı reçete yine emekçilerin, yoksullaştırılan halkın önüne konuluyor. TÜİK vasıtası ile açıklanan enflasyon verileri emekçilerin önüne konulan acı reçetenin, kuru ekmek bütçesinin bir parçasıdır. Milyonlarca kamu emekçisi, işçi, emekli, çarşıda pazarda yaşanan gerçek enflasyonu perdeleyen rakamlarla, sahte verilerle bir kez daha açlığa mahkum edilmek istenmektedir. Ne yazık ki TÜİK verileri çok uzun süredir emekçi kesimlerin maaşlarını, ücretlerini baskılamanın, düşük maaş-ücret politikasının aracı haline getirilmiştir. Ali-Cengiz oyunları ile takla attırılan rakamlarla çarşıda pazarda yaşadığımız gerçek enflasyon perdelenmiş, bu sahte verilere göre maaş artışı yapılan milyonlar her yıl daha fazla yoksulluğa itilmiştir. Siyasal iktidar yıllardır bu sahte rakamların ardına saklanarak ‘asgari ücretliyi işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik´ nutukları atmaya devam etmiştir. Yılardır sürdürülen ve artık deyim yerinde ise kabak tadı veren oyun pandemi koşullarında bile tekrar sahnelenmek istenmektedir. Pandemi ile artan hayat pahalılığını görmezden gelenler, üç milyonu aşkın kamu emekçisinin ve iki milyon kamu emekçisi emeklisinin bir yıl boyunca sefalet oranlarındaki artışlarla yetinmesini beklemektedir. Ancak maaş artışları TÜİK´in hedeflenen enflasyon rakamlarına göre yapılan, her yıl yenilenen adaletsiz Gelir Vergisi Tarifesi ile bu artışlar dahi cebine girmeden el konulan, sonuçta her yıl yoksulluk sınırından daha fazla uzaklaşıp açlık sınırına daha fazla yaklaşan beş milyonu aşkın kamu emekçisi ve emeklisinin daha fazla fedakarlık yapacak hali kalmamıştır. Sadece son bir yıl içinde ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan dolar 114 dolar, çeyrek altın 3 adet, gram altın ise 4,5 adet azalmıştır. Son bir yıl içinde doğalgaz yüzde 32, elektrik yüzde 31, baklagiller yüzde 60, peynir yüzde 27, yumurta yüzde 80, ayçiçeği yağı yüzde 50 zamlanmış, köprü ve otoyol geçiş ücretlerine yüzde 26 zam yapılmıştır. Buna karşın kamu emekçilerinin maaşlarında yapılan artış ise yüzde 4,36´lık enflasyon farkı ile birlikte sadece yüzde yüzde 7.36 kalmıştır. Açlık sınırının 2.600, yoksulluk sınırının 8.600 TL´yi aştığı bugünün koşullarında hiç kimsenin kamu emekçilerinin maaş artışlarında TÜİK vasıtası ile açıklanan sahte enflasyon rakamlarını dayatma hakkı yoktur.'
Sendikadan düzeltme önerisi
İnsanca yaşama yetecek maaşın herkesin hakkı olduğunu ifade eden Ünsal, bunun için yapılması gerekenleri söyle sıraladı: 'Sadece geçtiğimiz yılın kayıplarını telafi etmek için maaşlarımızın 2021 yılının başından itibaren geçerli olmak üzere seyyanen 1.000 TL arttırılmasını; Çoktan iflas eden sendika yasasına son verilerek evrensel hak ve özgürlüklere uyumlu grev hakkıyla tamamlanmış gerçek bir pazarlık sistemine geçilmesini; Yıllardır sahte enflasyon rakamları ile maaşımızda yaşadığımız kayıpların telafisi için gerçek toplu pazarlık masasının bir an evvel kurulmasını; En düşük kamu emekçisi maaşının, kira, yakacak, ulaşım gibi sosyal ödemelerle yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını; Tüm yükün emekçilerin üzerine yıkıldığı vergi adaletsizliğine son verilmesini, bunun için kar ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindekilerin vergilerinin arttırılmasını; Birinci vergi diliminin yüzde 15´ten yüzde 10´a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlardan yapılan kesintilerin birinci vergi dilimine sabitlenmesini istiyoruz.'
Ünsal, hangi sendikaya üye olursa olsun, ya da bir sendikaya üye olmasın, tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir maaş talebine sahip çıkmaya, hayat pahalılığı ve adaletsiz vergi sistemine karşı emeğin haklarını korumak için birlikte mücadele etmeye çağırdıklarını ifade etti.
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55