Akın Bodur/İskenderun
Bir yandan Suriye´de oluşturulması ve sığınmacıların geri gönderileceği planlanan ´güvenli bölge´ çabası, diğer yandan AB ile BM´nin 2016´dan beri Türkiye hükümetleri ile birlikte yürüttüğü ´uyum´ projeleri arasında kaldı, Suriyeli göçmenler... Suriye´de yaşanan savaşın genel hatları, çocuk, kadın, yaşlı, engelli, genç ve bunların sağlık, eğitim, iş, barınma sorununun üzerini örterken, spesifik konularda birkaç yıldır açılmaya çalışılıyor. Türkiye´de bulunan Suriyeli sığınmacılar, yükseköğretime yabancı öğrenci kontenjanında ülkelere verilen kota kapsamında kabul ediliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği ile Gaziantep Üniversitesi Göç Enstitüsü işbirliğiyle düzenlenen 'Suriyeli Öğrencilerin yükseköğretime Entegrasyonu ve Toplumsal Uyumu Çalıştayı', Türkiye ve Suriyeli akademisyenler ile üniversite öğrencileri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini bir araya getirdi. Gaziantep´te iki gün süren çalıştay, birçok kişinin az bildiği konularda daha çok bilgi edinimini getirdi. Çalıştayda yapılan grup çalışmalarında ortaya çıkan önerilerin açıklanmak üzere raporlaştırılması da kararlaştırıldı.
Suriyeli Öğrencilerin yükseköğretime Entegrasyonu ve Toplumsal Uyumu Çalıştayının açılışında konuşan Gaziantep Üniversitesi Göç Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. M. Nuri Gültekin, göçün gerçekleşmesinde tarihi, siyasi ve dramatik sebeplerinin bulunduğunu ifade etti. Göçün insani ve trajik boyutuna yönelik çözüm önerilerinin olduğunu anlatan Prof. Dr. Gültekin, çalıştayda, Suriyeli sığınmacı üniversite öğrencilerinin karşılaştığı sorunların ele alınacağını, sorunlara karşı bugünden yarına çözüm bulmanın mümkün olmadığını ancak sorunlara karşı gerçekçi yaklaşımın önemli olduğunu belirtti. Gaziantep ve bölgenin son 8 yıldır Suriye´deki savaştan kaçanların göç ettiği coğrafya olduğunu anımsatan Prof. Dr. Gültekin, 'Çalıştay konusu sorunu, insani ve ahlaki perspektifle ele alacağız. Burada yapılacak tartışmalar üç dilde (Türkçe, Arapça ve İngilizce) raporlaştırılacak ve iki toplum arasındaki etkileşim eksikliğinin giderilmesine katkı sunulmaya çalışılacak' değerlendirmesini yaptı.
Çalıştay önerileri 3 dilde raporlaştırılacak
Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonunda düzenlenen çalıştayın ilk bölümünde konuşan BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Gaziantep Ofisi Toplum Temelli Koruma Müdürü Andrea Ingham ise çalıştayın amacının, toplumun bütünlüğü yaklaşımında oluşan boşluklar arasında köprü kurarak, iki toplum arasındaki diyaloğu artırmak olduğunu ifade etti. Ingham, toplumla yönetim arasında diyalogu arttırmaya yönelik hazırlanan çalıştayın analiz ve sonuçlarının, üniversite tarafından rapor haline dönüştürülerek, ilgili makamlarla paylaşılacağını da söyledi. Suriyeli göçmenlerin yarısının 18 yaş ve altında olduğunu ve yüzde 63´ten fazlasının gelişmekte olan ya da az gelişmiş 10 ülkede barındığını anlatan Ingham, dünyada 70 milyon insanın yerinden edinmiş durumda olduğunu ifade etti.
Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Şenay Leyla Kuzu´nun moderatörlüğünü yaptığı panelde, Yaşar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayselin Yıldız, İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Nurcan Özgür Baklacıoğlu, Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu ve Gaziantep Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Ofisi sorumlusu Nur İncetahtacı değerlendirmelerde bulundu.
Suriyelilerin yüzde 6´sı üniversite eğitimi alıyor
Uluslararası hukukta mültecilerin yükseköğretimine ilişkin ayrı bir süreç ve uygulamaların olduğunu belirten Yaşar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yıldız, uluslararası hukukun, yükseköğretime ilişkin devletlere esneklik bıraktığını ifade etti. Prof. Dr. Yıldız, 'Yükseköğretimde mülteci olarak değil, yabancı uyruklu olarak, uyruklara göre dağılım ve ayrım bulunmaktadır' dedi. Avrupa´da diplomanın doğrudan işgücü piyasasına katılım hakkı vermediğini ve araya meslek örgütlerinin girdiğini anlatan Yıldız, Türkiye´de ise diplomayla işgücü piyasasına direkt katılım hakkının tanındığını, denkliklerin de bu şekilde yapıldığını ifade etti. Türkiye´de 179 ülkeden 155 bin yabancı uyruklu öğrenci bulunduğunu ve bunlardan lisans eğitimi alan 33.554´ünün Suriyeli olduğunu belirten Yıldız, ülkemizde Azerbaycan, Irak, İran, Afganistan ve Türkmenistan´dan gelen 6 bin öğrencinin de eğitimini sürdürdüğünü belirtti ve şöyle konuştu: 'Suriyeli sığınmacıların yüzde 6´sı üniversite eğitimi alıyor ama alttan gelen kesim çok daha yüksek bir oranda. Ancak, onların üniversiteye katılım oranı düşüyor' diye konuştu.
'Geçmişte göçü İskan Bakanlığı yönetiyordu, şimdi güvenlik'
Göçün, kolay olmayıp, güçlülerin başarabildiği bir süreç olduğunu ifade eden İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Baklacıoğlu da Almanya ve Suriye´den Türkiye´ye gelen öğrencilerin evrak prosedürlerinin de aynı olmadığını kaydetti. Göçmenlere mülteci gözüyle bakmayı becerdiğini anlatan Baklacıoğlu, 'Göçmenlerin sadece yüzde 1´i yükseköğretime girebiliyor. Eğitim, bir hizmet veya ihtiyaç değil, haktır. Hak kavramı da devletlere sorumluluk getirir. Bizim bakış açımızı değiştirmemiz lazım. İnsan ve hak temelli politikaları geliştirmemiz lazım. Çünkü, aksi durumda ne yaparsanız yapın entegre olamıyorsunuz ve o zaman arafta yaşamaya çalışılıyor. Bu durumu entegrasyon, uyum yerine tutunmak, tutunmaya çalışmak olarak tanımlıyorum. Günümüzde, göçle mücadele ve göç yönetimi kavramlarıyla, göç konusu ele alınıyor. Geçmişte göçü İskan Bakanlığı ve kurumlar yönetiyordu, güvenlik değil. Göçmenlerin yüzde 75´i kadın ve çocuk. Bunun neresi tehlikeli? Ve bunlarla mı mücadele ediliyor? Oysa, savaştan kaçmak da, bir başka ülkede ayakta kalabilmek de bir başarıdır. ' değerlendirmesini yaptı. 18-24 yaş arasındaki Suriyelilerin yüzde 6´sının üniversite eğitimi aldığını ancak liseye giden kişi sayısının azlığı nedeniyle önümüzdeki yıllarda bu sayının azalacağını ve hepsinin iş piyasasında emek olarak geçeceğini anlatan Baklacıoğlu, eğitimin, burs ve projelerle sürdürülebilinecek bir şey olmayıp, kamusal eğitimin olabildiğince geliştirilip, güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Baklacıoğlu, Türkiyeli ve Suriyeli öğrenciler ve kurumlar arasında diyalgun hiç olmadığını belirtti ve bunun geliştirilmesi gerektiğini, güçlenen diyalogun yabancı düşmanlığını da önleyeceğini ifade etti.
'Küreselleşme, göçün öznesini değiştirdi'
Akademide yapılan kuramsal çalışmaların arkasında ekonomi politiğin bulunduğunu belirten Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Çubukçu ise bütün göç kurumlarında da aslında ekonomi temelli bir değerlendirme yapıldığını belirtti. Göçün temelinde ekonominin olduğunu ve göçün öznesinin erkek olduğunu anlatan Doç. Dr. Çubukçu, 'Eril bir yaklaşıma sahip olan göç, küreselleşme süreci ile farklı cinsiyetleri aldı. Kadın görünür oldu. Yeni emek göçüne ihtiyaç duyulması da bunda etkili olmuştur. Ekonomi tememli göç yaklaşımının öznesinin değişmesi, toplumsal cinsiyetin öne çıkmasını getirmiştir' diye konuştu. Suriye göçünde kadın ve çocukların daha çok olduğunu anlatan ve 'Çünkü, erkekler savaşıyor' değerlendirmesinde bulunan Çubukçu, göçün hangi çeşidine bakılırsa bakılsın, göç edilen yerde kadının olmadığını belirtti. Çubukçu, 'Kapitalizmin küreselleşmesi, kadın ve kız emeğini güncelledi. Bunun için de eğitim çok önemlidir. Göç eden kadın çok daha fazla savunmasız durumda kalıyor ve kadın yoksulluğu öne çıkıyor' dedi.
Gaziantep´te 3.319 Suriyeli üniversite eğitimi alıyor
Gaziantep Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mesut Yücebaş, Mustafa Kemal Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Başkanı Dr. Tülay Atay, Mustafa Kemal Üniversitesi öğretim üyesi Dr. İsa Kalaycı ve Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa, Kilis, Kahramanmaraş´taki üniversitelerin öğretim üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ile kente bulunan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti İskenderun Temsilciliğinin de katıldığı çalıştayda, Gaziantep Üniversitesinde yükseköğretim eğitimi alan Suriyeli öğrenci sayısının 3.139 olduğu belirtildi.
Üniversitelerin yüzde 50 yabancı kontenjanı getirebildiğini ifade eden Gaziantep Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Ofisi sorumlusu İncetahtacı, Gaziantep Üniversitesinin uluslararasılaşmasının ODTÜ´ye uzandığını, kendilerinin de mühendislik, mimarlık, eczacılık gibi bölümlerde Arapça bölümler açtığını, Suriye´nin Cerablus, Afrin ve El Bab kenti yöresinde de bölüm açtıklarını belirtti. Gaziantep Üniversitesinde eğitim alan beş binden fazla yabancı öğrencinin çoğunun Suriyeli olduğunu anlatan İncetahtacı, 'Farkındalık yaratıcı ve öğrenciyi geliştirici, inisiyatif alıcı projeler üzerinde çalışıyoruz' dedi ve burslarda yaş ve transkript şartının olmaması gerektiğini, kişilerin durumuna göre esneklik sağlanmasına ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Suriyeli Öğrencilerin yükseköğretime Entegrasyonu ve Toplumsal Uyumu Çalıştayında, katılımcıların oluşturduğu altı ayrı grup, Suriyeli öğrencilerin yükseköğretim ile öncesi ve sonrasında yaşadığı sorun ve çözümlerine ilişkin bir gün süren odak toplantı çalışmasında çıkan değerlendirmeleri katılımcılara sundu. Odak gruplarının yaptığı çalışmalarda, Suriyeli sığınmacılara yönelik tanımlamanın belirsizliği, ekonomi, dil eğitimi, temsil sorunu, kamuoyunda ´doğru diye bilinen yanlış´ların etkisi, mezuniyet sonrası vatandaş olamamanın getirdiği meslek odalarına üye olunamamasının yarattığı işsizlik, YÖS sistemi, AÖF´te eğitim alamama, üniversitelerde kontenjan kısıtlaması ve Türkçe hazırlık bölümlerinin olmamasını, yaşanan sorunlar arasında sıraladı.