İskenderun/SES
Özellikle son 15 yıldır betonlaşarak inşaat sektörü yolu ile büyüyen ve yıllık yaklaşık 12 bin dolara kadar çıkan kişi başına düşen gelirimiz vardı, fakat bu gittikçe geriledi. Şu anda kişi başına düşen milli gelirin 7 bin doları bulduğunu zannetmiyorum. Meyve sebze ve tahıl ürünleri, demirçelik ve filtre sektörü ile büyümeye çalışıyoruz. Katma değeri yüksek ürünler üretemediğimizden dolayı da gelişmekte olan ülkeler ile yarışamıyoruz. Orta Doğu´da yaşananlardan, dış politikadan ve yüksek gelir getiren ürünler üretemediğimizden dolayı da maalesef birinci sınıf ekonomik bir tablomuz olmadı. Bu durumun iyileşmesi için de kalkınma planı hazırlanması, üniversiteler ile işbirliği yaparak güçlü bir AR-GE merkezleri kurulması lazım' açıklamasını yaptı.
Belediye olarak çok dikkatli davrandıklarını savunan ve ellerinden geleni yaptıklarını, ilçeler ve mahallelerdeki yatırımları da imkanlar ölçüsünde hız kesmeden devam ettiklerini belirten Savaş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: 'Türkiye´nin gelmiş olduğu standartlar belli. Vergi veren insanlar gittikçe azalmakta, şirketler zayıflamakta ve işçi çıkarmakta. Hatay´da yüzde 25 oranında işsizlik var. Üniversiteden mezun olanlar da işsiz pozisyonunda. Suriyelilerin ucuz işçilik yapması ve ne iş olursa yaparım pozisyonunda olmasıyla, kırsal kesimden gelen vatandaşlar da işsiz kalmış durumda. Yerel yönetimlerin bu konuda yapacağı bir şey yok. İktidarların bu konuda çözüm üretmesi lazım. HBB olarak şu anda kredi alabilecek büyükşehirler arasındayız. EXPO´yu da kredilerle yapacağız. HATSU ise çok borçlu doğdu. Maalesef son yıllarda doğalgaz, elektrik ve petrole gelen yüksek zamlar var. HATSU bu zamlardan çok etkilendi. HATSU´daki kazancımızın yüzde 65´i elektriğe gidiyor. Bu yüzden HATSU´ a sıkıntılarımız var ama büyükşehirin borçlanma gibi bir sıkıntısı yok. Ve çok yatırım yapılması gereken bir bölgedeyiz. Kırsal kesimler hizmete oldukça aç durumda. Makro projeleri yapmak bunlarla ilgili sorunları da çözmek hükümetin işidir. Vatandaşın temel kullanım maddeleri olan doğalgaz, elektrik ve petrol gibi birçok şeyin fiyatlarını bu kadar arttırmalarının sebebini sormak lazım. Şu anda Hatay´da en az 200 bin kişi asgari ücretin altında gelir düzeyine sahip. Ve kışın ısınma problemi yaşıyor, elektrik ve su borçlarını ödeyemiyor. 17 yıllık iktidarda fakirlik diz boyu olmuş bunun çözümünü neden bulamıyorlar iktidar olarak bunu anlatsınlar.'
Sığınmacı olarak ülkemize gelen Suriyelilere vatandaşlık verilmesi hakkındaki düşüncelerini belirten HBB Başkanı Savaş, HBB´den yapılan açıklamaya göre, 'Hiçbir ülkede bu kadar kolay vatandaşlık verilmez. Kimse, minibüslerle getirilip sadece gözünü gördükleri kişilerin henüz kadın mı erkek mi olduklarını bile anlayamadan vatandaşlık vermez. Bu topraklar kolay alınmadı. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak bu kadar kolay olmamalı. Şu anda Suriyelilerin doğum oranı yüzde 60´ın üzerinde. Hesaplarımıza göre 12 yıl sonra Suriyeli nüfusu Hataylı nüfusundan daha fazla olacak. Reyhanlı da şu anda muhtarlığa Suriyeli bir aday olsa kazanırdı. Beş sene sonra diğer ilçelerimiz de sıkıntıya girebilir. Dış politikayı biz yapmıyoruz. Biz kardeşlerimizi seviyoruz, fakat aramızda 35-40 yıla yakın entelektüel fark var. Herkesin kendi yuvasında huzurlu ve mutlu olmasını istiyoruz' değerlendirmesini yaptı.
Kanal İstanbul projesini yorumladı
Kanal İstanbul Projesi hakkındaki düşüncelerini de ifade eden Savaş, açıklamaya göre şu değerlendirmeyi yaptı: 'Bu ülkeye hizmet edecekse bilim adamı ve sıradan bir vatandaş olarak bu projeye parti bakmaksızın ben de güzel bakarım. Proje ile bu coğrafya içerisindeki canlılar, ormanlar, su havzaları ve tarım arazileri yok olacak bunları düşünmek gerekir. Jeostratejik anlamda bizim güvenliğimiz ve komsularımız ile ilişkilerimizin ne durumda olacağının da düşünülmesi gerekmekte. Montrö Sözleşmesi´nin geçersiz olacağı bir şekilde kanalı yaparsanız, orada büyük gemiler ile füzesavar sistemleri kurarsınız ve bütün coğrafyayı tehdit altına alırsınız. Türkiye´de bir belediye başkanı, yaşadığı coğrafyanın yakın ve uzak tarihini bilecek. Dünya´da Amerika, Çin ve Rusya olmak üzere üç egemen güç var. Biz Türk´üz bize denge politikası lazım. Kimseyle kavga etmeyelim, ama güçlü olalım. Diyelim ki Karadeniz´e kanalı yaptık, bir devlet gelip de oraya kalıcı füze sistemlerini kurdu. Hava kalkanını dört dörtlük yaptı. Bu durumda biz de tehdit altında olacağız. O zaman gücümüzü zayıflatmış olacağız ve denge politikası bir tarafın lehine kayacak. O zaman Türkiye´nin lehine mi olacak aleyhine mi? Bu karar, ´ben yaptım´ demekle olacak bir karar değil. Olabildiğince geniş bir mutabakat ile mecliste görüşülmesi gerekir. Şu anda mecliste AKP ile MHP oyu yeterlidir ama diğer insanların da oy verdiği temsilcilerini de yok saymamak gerekir. Stratejik bir projede toplumsal mutabakatı sağlamak için adımlar atmak gerekir. ÇED raporuyla da ilgili her kafadan bir ses çıkıyor. ÇED raporunun şartları bellidir ve o şartların sağlanması gerekir. Bu karar sadece Türkiye´yi ilgilendirmiyor aynı zamanda Karadeniz´e kıyısı olan ülkeleri de ilgilendiriyor. Şimdi 60 milyar para konulması gerektirecek bir gerekçe ortaya konulması lazım. Sadece bizi değil, gelecek nesilleri ve Karadeniz´e kıyısı olan ülkeleri ilgilendiren böyle önemli bir proje geniş bir çerçevede düşünülerek, toplumsal mutabakat aranarak yapılması lazım.