Mülteci çocukların eğitim gördüğü 11 okula bu projesiyle ulaşan Zeynep Demirağ´a ilk destek ise okul yönetiminden geldi.
Hatay Genç İşadamları Derneği tarafından Antakya Şehir Kulübü´nde düzenlenen etkinlikte Zeynep Demirağ´ın plaketini Yönetim Kurulu Başkanı Zekvan Barutçu sundu. Barutçu ödülün gerekçesini şöyle açıkladı: 'Amacımız; gençlerin bulundukları toplumda farkındalığı ve duyarlılığını artırmak. Zeynep de insani yönü çok kuvvetli bu projeyle; sevgi, barış, hoşgörü kavramlarını bir kez daha hatırlatarak farkındalık yaratmış oldu. Biz de yönetim kurulu olarak Zeynep´e Ençok Gelecek Vaat Eden Öğrenci ödülü verdik” dedi.
Bir haberin sürüklediği çalışma oldu
Hikayenin, bir TV haberinin kendisinde uyandırdığı etkiyle başladığını anlatan Zeynep Demirağ ise, araştırmaya o görüntülerin ardından başladığını kaydetti. Demirağ, “O gün sahile vurmuş bir çocuk cesedi beni bu konuda duyarlı olmaya ve araştırma yapmaya itti. Sabah ilk işim ailemle bu haberi yorumlamak oldu. Bu etkiyle uzun zamandır endişeli olduğum konu hakkında, yani Suriyeli mülteci çocuklar ile ilgili bir proje yaratmak istedim” diye konuştu.
İlk destek okul yönetiminden
Okul müdürüne projesini, okulda duyuru yaparak; oyuncak, yiyecek ve giyecek toplayıp, bir günlüğüne mülteci çocukları ziyaret etmek istediğini aktardığını belirten Demirağ, ilk desteği de bu görüşme ile sağladığını söyledi. Demirağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Onlara moral ve umut olmak adına yanlarında olduğumuzu hissettirmek istediğimi söyleyince beni takdir edip tamamen arkamda olduğunu söyledi. Antakya Milli Eğitim Müdürlüğü ve Hatay Valiliği´nin iznini aldıktan sonra; 10. sınıf arkadaşlarımız, okul idarecilerimiz ve gönüllü birkaç öğretmenimizle birlikte Altınçay Mahallesi´ndeki 'Beyaz Güvercin' Suriye Okulu´nu hediyelerimizle ziyaret ettik.”
11 mülteci okuluna ulaştılar
Beyaz Güvercin, Zeynep Demirağ´ın gezdiği 11 Suriye okulundan bir tanesiydi. Demirağ, ilk izlenimlerini şöyle anlattı: “Yola çıktığımızda neyle karşılacağımı, az -çok tahmin ediyordum. İki katlı açık yeşil bir bina, etrafı iki metre boyunda dikenli çitlerle çevrili, boyası dökülmüş, yer yer yama yapılarak iyi bir görünüm sağlanmaya çalışılmış. Türk bayrağı ve Suriye bayrağı yan yana asılı... İşte dayanışmanın yaşattığı umutların en sağlam örneği... Binaya girerken pencerelerden gülücükler saçarak el sallayan çocuklar, tıpkı pencere kenarındaki çiçekler gibi rengârenkti. Savaştan kaçıp gelen, umutlarını, hayallerini başka ülkelerde yeşertmeye çalışan yaralı çocuklardı onlar. Geleceklerimizden haberleri vardı. İçeri girince bize hazırladıkları ikramlar; sevgi ve dostluk dışında bizden hiçbir beklentileri olmadığını, aslında sevgi paylaşım temelli bir yumak oluşturmak istediklerini ifade ediyordu. Hediyelerimizi bıraktık ve okulda gezmeye başladık. Işığı az ampuller, karanlık sınıflar, delik deşik sıralar, duvarlardaki Arapça ve Türkçe afişler, zorluklarla dolu bir yaşam, aynı şekilde eğitimde de devam ediyordu. Fakat gözlerde umut, yürekte sevgi meşalesi yanıyordu. Birçok acı olayın ardından umudunu kaybetmemiş, hayatta olduklarına şükreden ve gözlerinin içi gülen küçücük çocuklardan hayat dersi aldık. Çok şey öğrendik onların hikâyelerinden. Bu olaylar silsilesi aslında bir insanlık ayıbının sonuçları... Haberler, gazeteler, dünya gündemine damga vuran acımasız görüntüler. Kendilerine yaşamlarını devam ettirmek için yer arayan insanlar. Yaşlı- genç, küçük- büyük; canlarını kurtarma pahasına sokaklara savrulan insanlar… Bunlardı içimde bir şeyler yapma isteği uyandıran!'