Tarih: 01.12.2021 18:00

Tarım alanları daralıyor

Facebook Twitter Linked-in

Akın Bodur/Erzin

 Erzin´de düzenlenen 'Türkiye´de tarım nereye gidiyor? Üreticiler ne yapmalı?' konulu panelde konuşan Başkavak, 'Günümüzdeki toplumsal ve siyasal yaklaşımla bu planı değiştirme gücümüz yok' değerlendirmesini yaptı. CHP PM Üyesi ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da tarımda yaşanan sorunların temelinde siyaset bulunduğunu, ülkede 1980´lerden itibaren uygulanan temel politikaların çiftçiyi topraktan, devleti tarımdan uzaklaştırdığını söyledi.

'Pardemi, gıda üretiminin önemli olduğunu gösterdi'
Erzin belediye Nikah ve Düğün Salonunda, Emek Partisi (EMEP) Erzin İlçe Örgütü tarafından düzenlenen panelde konuşan Sedat Başkavak, pardemi sürecinin dünyada gıda üretiminin çok önemli olduğunu gösterdiğini ifade etti. Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Başkavak, 'İkinci Dünya Savaşı sonrasında sanayileşmede gelişen ülkeler, tarımda da gelişti. Türkiye´ye ´tarımdan vazgeçin´ diyen ülkeler, kendi ülkelerinde tarımı destekliyor, geliştiriyor. Türkiye, kendi kendine yeten tarım ülkesiyken, ithal eden ülke haline dönüştü. ´Biz buraya nasıl geldik?´ sorusunun cevabı, 70 yıldır uygulanan politikaların içindedir. Türkiye´de son büyükşehir uygulaması ile birlikte köyler mahalleye dönüştürüldü, kırsal alan daraltıldı. Son yapılan çiftçi anketlerinden birinde, ankete katılan köylünün yüzde 24´ü, ekim alanlarının daraldığını, yüzde 52´si tarım gelirinin azaldığını, yüzde 62´sinin ürününü tüccara sattığını belirtiyor' dedi. Doğu Akdeniz bölgesinde; Mersin, Adana ve Hatay yöresinin 1960´lı yıllardan itibaren sanayi bölgesi olarak planlandığını ifade eden EMEP Genel Başkan Yardımcısı Başkavak, günümüzdeki toplumsal ve siyasal yaklaşımla bu planı değiştirme gücünün olmadığını belirtti ve tarım sektörünün kurtuluşu için 'deneyim ve bilgiyi, bilim ve teknoloji ile buluşturmalıyız' dedi.

'Pandemide enerji ya da gazla karnını doyuran var mı?'
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE) avukatı Ümit Arif Özsoy´un moderatörlüğünü yaptığı ve Erzin belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu, CHP ve EMEP yöneticileri, sivil toplum kuruluşları ile tarım sektörünün temsilcilerinin de katıldığı panelde konuşan CHP PM Üyesi ve Bursa Milletvekili Sarıbal da, Türkiye´de 1980´lerden itibaren uygulanan temel politikaların çiftçiyi topraktan, devleti tarımdan uzaklaştırdığını ifade etti. Narenciyenin kıymetli olduğunu anlatan Sarıbal, 'Niye? Çok önemli bir besin kaynağı . Covid-19´da gösterdi ki, C vitamini önemli. Tarım ürünleri piyasada çok fazla yok ama domates, greyfurt, mandalina tarlada üreticinin elinde. İnsanoğlu var oldukça temel ihtiyaçlar ve temel haklar olacaktır. Ve bunlar kutsal haklardır. O hakları nasıl sürdüreceğiz? Beslenme, barınma hakkı, insan olmaktan kaynaklanan, yaşamı sürdürmek için gerekli olan haklardır. Ama bunlar serbest piyasada birer emtia ve eşya olarak satılıyor. Biz de bu piyasada birer müşteriyiz. Bugün yaşadığımız yoksulluk, gelir paylaşımındaki eşitsizlik, gelirler arasında uçurum ve birçok konuda farklar var. Anayasaya göre, hükümet ve devletin, halkın gıdaya ulaşmasında sorumluluğu ve görevli vardır. Onun için ´tarıma şu kadar bütçe ayırıyoruz´ yaklaşımı. hükümetlerin keyfine bırakılacak şey değildir. 21. yüzyıl dünyada enerji ve su savaşları olarak bilinir. Enerjiyi bize ´Yeni Dünya Düzeni´ dayattı ve enerji gerekçesiyle her şeye müdahale edip, bizi tarımdan uzaklaştırdılar. bize dayatılan enerji hikayesi, bizim üzerimizden para kazanmadan başka bir şey değildir. Pandemi sürecinde ağzını musluğa dayayıp, enerji ya da gazla karnını doyuran var mı? Yok. Buğday üreticisi ülkeyken ithal eder hale geldik. Rusya, Bulgaristan gibi bazı ülkeler bize buğday vermezse, fırınlarda, sofralarımızda ekmek yok, bu hale geldik' değerlendirmesini yaptı.

'Gıdada yaşanan sorunun özü, siyasidir'
CHP PM Üyesi ve Bursa Milletvekili Sarıbal konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Türkiye´nin gıdada yaşadığı bütün meselelerin özü, iktidarların liberal sisteme geçişidir. yeni sorun, siyasidir. İktidarların tarıma, gıdaya yakmalarıyla ilgilidir. Toplumun yeterli gıdaya ulaşımı için tarım ürünlerinin ucuz olmalıdır. Ürün nasıl ucuz olur? Kalkının çiftçiyle. Ya ürün ucuz olacak ya da toplumun geliri yüksek olacak. Halkın yeterli ve ucuz gıdaya ulaşımı böyle mümkün olabilir. Zarar eden çiftçi bir sürü dayanabilir ve sonra sistemden çıkar. 780 bin çitçi, sistemden çıkmıştır. Bu tesadüf olan bir şey mi? Hayır. Politik yaklaşımlar, ABD´ye, AB´ye, IMF´ye verilen sözler, çarpık ve hızlı kentleşme, çiftçinin para kazanmaması nedeniyle evini, barkını kaybetmesi ve toprağın el değiştirmesi nedeniyledir. Toprak üç yolla el değiştirir; biri savaş, ikincisi köylünün kente göçü, üçüncüsü de çiftçinin zarar edip borcunu ödeyememesi üzerine ipotekle toprağının satışı. Çiftçinin kredi olarak bankaya, kooperatif-birliğe, elektrik ve gübre nedeniyle 200 milyar lira borcu var. Bnların üzerine yaşanan doğal afetler de çiftçinin zarar etmesini getiriyor. Peki çiftçi ne yapmalı? Örgütlenmesi lazım. Sendika, kooperatif, birlik vs. olarak örgütlenmesi lazım. Örgütlenmek zorunda. AB, ABD ve Kanada´da tüm çiftçiler örgütlüdür. Ve çiftçi, orada ne ekeceğini önceden bilir. Ürünü vereceği yeri ve alacağı destek de önceden bellidir. Orada çiftçinin tek görevi vardır, o da üretim. Ülkemizde böyle mi? Hayır.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —